0

Bir garip hikayeydi asırlardır süregelen, bir anlamı olmalıydı gönülleri derya eden, evren kadar zengin, kainatın hissi kadar engin, o sözcüğün bir anlamı, bir anlamı olmalı bin mabet kadar, gönüllerde mukaddes tebessümler açan açtıran o sözcüğün bir anlamı…

Bin yıl beklenen, kalp sızısına sebep olan bir misafirin ayak seslerine, ayakkabı seslerine ricacı olabilecek kadar, 'lütfen daha hızlı' der gibi bir heyecanın sancısının azabı ve mutluluğuyla… O sözcük… Bütün tümlenemez, tamlanamaz, tanımlanamaz, anlamlandırılamaz bir kararsızlığın dayanılmaz yüceliğinin ilanı azabı…

Bütün cesaretin korku ve heyecan ürkekliğiyle ümide meylin yüceliği… Söyle söyle,

Her yandan kalbi saran sarmaşık sanatı neylesin, han nerde hancı kim, o gözlerdeki yüce mahcubiyeti kim neylesin, sıcaklığın esintisi, çeyiz yadigarı, dünya darı neylesin, neylesin gözlerdeki nemin uğurlu seferi, güneşin namı, ağacın gölgesi, zamanın ihtiyacı, hayretin sanatı neylesin, neylesin seherin serinliği, evlat ve mülk, dünyalık güven, güce takat, hırkanın yünü, varlığın zarı, yaratılış çekirdeği neylesin…

Ne etsin kim etsin o sözcüğün akıbetini ve hikmetini aramayan, kendinde yanmayan yanmayı bilmeyen, yangın yakmayı bilmeyen ne etsin neylesin…

Bereketli sohbetlerin riyasız hevesi, en mümtaz tutkunun alacakaranlıkta muazzam bir inkılap neşesiyle güle neşredilmesi, kilitlerin, mühürlerin, gizlerin, esrarın ifşası ansınız, bir beklentidir, diz titreten ağır vaka, kalp presleyen, gönül hafifliğinin mutmain sanatı, kamburlaştıran ama taşınabilen yük, ceylan namıyla nesillere hayal kurduran, bütün çağlara bir çırpıda süzülen, çağların koynunda demlenen, demlenen nemlenen…

Yaratılış senfonisinin makam nakaratı, dertli mihmandara hayalhane, okyanus yatağının bereket şurubu, ruhun hilm hasreti, umudun melikesi o, o sözcük zarfında toplanan ahenk…

Ah aşk… Kendinde kendine hasret… Hicranda selamına vuslat… Bakışlarda yükselerek yücelen o mana… Hissettiğin anda bir çiçeğin yaprağında, kuruyan toprakta neşredilen duayı… Suladığın gönüllerde sebep çiçekleri emzirmeyi… Buketlerin zarafetini hekimlerde değil… Onda, ona, o…

Aniden… İçten içe munis bir iç çekiş… Yorgunluğun bütün emarelerine sırt çevirip, imkansızlığa berrak bir imanla nazar edip, şefkat huyuyla bulutlanan tebessümün izahı…

Serpilir mağdur ömür, kader kırsalında karşılığına aşk, aşk nakşedilen duygusal mushaf, hissiyatında ümit membaı hayret hastalığı mı, artık bilmelisin bilinmez diye bildirilen, bilmelisin hayat hastalığının aşkla şifaya ereceğini… Ömre nakşedilen kaderdir yozlaşmayı engelleyen aşk sevinci… Bir duman yak aşıklar bilsin menzilini… Nüzledilen o nakaratta göreceksin maşuka meyli…

Durmadan ruhu güncelleyen ve bütün güncelleme kodlarını etkisiz bırakan, esaret geçişgenliğinde hürriyet himmeti sunan, ateşte tazelenmek, suda yanmanın faslı, insan olmanın aslı… Aşk…

Aşk…

………………………………..

Söyle o rüzgarlara bir daha dalmasınlar gönül haneme,