İşte Çelik'in açıklamalarından satır başları:

Sumud filosu ile ilgili olarak vatandaşlarımız İsrail tarafından hukuksuz bir şekilde alıkonulan vatandaşlarımız ülkemize getirildi. Bunların karşı karşıya kaldığı muamele uluslararası hukuk açısından suçtur. Ve bu Netanyahu hükümetinin barbarlığının, hukuk tanımazlığının bir göstergesi olarak bir kere daha kayda geçmiştir. Bunların her alanda zorbalık, barbarlık, katliam dışında bir iş bilmediği, bütün insanlığın önüne bu ajandayı dayakla çalıştığı bir kere daha görüldü.

Vakıflar Kanunu Resmi Gazete'de
Vakıflar Kanunu Resmi Gazete'de
İçeriği Görüntüle

Dünyanın çeşitli milletlerinden kendi vatandaşlarımızın da içinde olduğu bu filo, Gazze'ye açlığı bir soykırım olarak dayatan bu insanlık dışı muameleye karşı insani değerleri, insan haysiyetini korumak üzere ortaya çıkmış bir iradedir. Günün sonunda fiziken engellenseler de Gazze'nin mesajını tüm dünyaya duyurarak, Gazze'nin mesajını Akdeniz'den tüm dünyaya yayarak amacına ulaşan bir eylem yapmışlardır. Şimdi benzer şekilde, biz İnsanlık İttifakı'nın parçası olarak Gazze'deki çocuklara, kadınlara, orada mahrum bırakılmışlara elimizi uzatmaktan hiç vazgeçmeyeceğiz diyerek, yoluna devam eden özgürlük filosuna da benzer bir İsrail barbarlığının saldırısı gerçekleşti.

Burada Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesiz değerli milletvekillerimizi, vatandaşlarımızı, dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş değerli aktivistleri, İsrail her zamanki barbarlığıyla kaçırdı, alıkoyuyor. Bunu bir kere daha buradan AK Parti Genel Merkezi'nden en güçlü şekilde lanetliyoruz. Bu bir kere daha hukuksuzluğun ilanıdır. Bir kere daha Netanyahu Hükümeti'nin insani olan, medeni olan her şeye karşı düşmanlığının ilanıdır. Sayın milletvekillerimizi, vatandaşlarımızı ve o filoda bulunan İnsanlık İttifakı'nın bütün üyelerini derhal serbest bırakmalıdırlar.

Bu işledikleri suçların hepsi eninde sonunda hesabı sorulacak suçlardır. Burada haksız ve hukuksuz bir şekilde, şiddet uygulayarak, tutukladıkları, alıkoydukları aktivistleri açlığa mahkum ederek, kötü koşullara mahkum ederek, bir kere daha aslında insanlık dışı karakterlerini göstermiş oluyorlar. Sumit Filosu'nun üyelerinin anlattıkları, ortada bulunan şeyin, birilerinin İsrail'in güvenliği diye sunmaya çalıştığı şeyin, aslında insanlığın bütün değerlerine düşman bir yaklaşım olduğunu bir kere daha göstermiştir.

O sebeple bir an evvel hızlıca onların serbest bırakılması gerekiyor, bu hukuksuzlukların hepsi kayda geçiyor ve günün sonunda bütün kurumlarımız, Cumhurbaşkanımızın talimatıyla milletvekillerimizin, vatandaşlarımızın ve diğer ülkelerden aktivistlerin oradan çıkarılması için gereken iradeyi gösteriyorlar. Sumit Filosu'nun da olduğu gibi gönderdiğimiz uçak pek çok milletten aktivisti Türkiye'ye getirdi ve buradan ülkelerine gittiler. Şimdi de bir kere daha onlara en güçlü şekilde sahip çıkacağız. Tabi bu Birleşmiş Milletler toplantısında da görüldüğü üzere artık İsrail'in yanında durmak, İsrail ile ilgili bir cümle sarf etmek gibi bir yaklaşım, kim yaparsa onun için bir utanç vesilesidir. Birileri, bazı ülkeler dün 7 Ekim'in yıl dönümünde İsrail ile dayanışma adı altında İsrail bayrağı dalgalandırarak veya İsrail'e destek mesajları açıklayarak maalesef tarihten hiç ders almayan, tarihe ve insanlığa dair hassasiyetler konusunda ne kadar zayıf olduklarını gösteren bir yaklaşım saygıladılar.

Bunların hepsi aslında soykırılım sürecine destek veren imzalar olarak tarihe düşürmüş notlardır. Ama bunun karşısında Cumhurbaşkanımızın aylardır, yıllardır yaptığı çağrıyla mutabık bir şekilde Filistin Devleti'ni tanıyan, Filistin Devleti'nin bağımsız, hür, başkenti Doğu Kudüs toprak bütünlüğüne sahip bir şekilde var olması gerektiğini ifade eden devletlerin sayısının atması da büyük bir sevinç kaynağıdır. Bu giderek artan bir noktaya gelmiştir. Bunun daha da ileri noktalara taşınacağını değerlendiriyoruz.

Filistin'i Filistinliler yönetmeli. Filistinlilerin sürgün edilmesi kabul edilemez. Netanyahu barış girişimini sabote etme fırsatını kolluyor.

Bugün iyi gelişmeler olabilir. Ateşkese hızlıca ulaşılması yardımların önünü açacaktır.

Bugün Mısır'da bir toplantı var biliyorsunuz. Burada Başkan Trump'ın planı çerçevesinde ateşkesin sağlanması, daha sonra da kalıcı barışa geçilmesiyle ilgili sürecin yol haritası üzerine çalışılıyor. Türkiye'de o toplantıda. Burada bu plan ortaya çıktığı andan itibaren Hamas'ın barış odaklı ve diplomasi boyutu son derece güçlü ve incelikli cevabının takdire şayan olduğunu ifade etmek isteriz. Başkan Trump'ın ateşkesin sağlanması ve barışın sağlanması ile ilgili başlattığı girişim çerçevesinde Hamas barıştan yana olduğunu, ateşkesten yana olduğunu, diplomasiden yana olduğunu hem bu soykırım katliamının bitmesi gerektiğini hem de bu çatışmaların bitmesi gerektiğini ifade eden gayet iyi kademelendirilmiş, iyi enerjisi iyi kurgulanmış, işçiliği üzerinde iyi çalışılmış bir cevap yayınları.

Şimdi bunun hayata geçmesi için fırsat verilmesi gerekiyor. Ama Hamas'ın evet cevabından hemen sonra, İsrail'in Gazze'ye en yoğun bombardımanları gerçekleştirerek daha çok sayıda çocuk ve kadını öldürmesi aslında Netanyahu'nun barışa ve ateşkese düşman bir tutum içerisinde olduğunu bir kere daha gösterdi. Netanyahu kendi kişisel kaderini daha çok katliam yapmaya bağlamış bir figür olarak hareket ediyor. Maalesef bu çerçevede uluslararası siyasetteki her barış gelişimini sabote etme konusunda da çeşitli fırsatlar üretmeye, kendince katliamcı fırsatlar üretmeye kalkıyor. Buna da hiçbir şekilde uluslararası toplumun müsaade etmemesi gerekir.

Muhabir: Zülal Ceylan