Kuranı Kerimde 114 sure bulunuyor. Son mukaddes kitap Kuran'ın surelerinden biri de Hac suresidir. Hac suresi Kuranı Kerimin 22. suresidir. 78 ayeti kerime olan Hac suresi Medine döneminde nazil olmuştur. Hac suresinde cihad hac ve kurban ibadetleri anlatılmaktadır. İşte Hac suresi, Hac suresinin okunuşu ve anlamı

Kur'an-ı kerîmin yirmi ikinci sûresi. Nûr sûresinden sonra, Münafikun sûresinden önce inmiştir.Hac sûresi Medîne'de nazil oldu (indi). Yetmiş sekiz ayet-i kerîmedir. Sûrede, hac ibadetinin ilk önce İbrahim aleyhisselam tarafından yapıldığından ve Peygamber efendimizle devam ettirildiğinden bahsedildiği için Sûret-ül-Hac denilmiştir. Hac sûresi nde; îman, tevhîd, Allahü tealanın birliği akîdesi (inancı), kıyametin alametleri ve dehşeti, öldükten sonra dirilme, Allah yolunda cihad, hac ve kurbandan bahsedilmektedir.

Fazileti : Kim Hac sûresini okursa, hac yapanın hac sevabı, ömre yapanın ömre sevabı, gelmiş ve gelecek hac ve ömre yapanların sevabı kadar sevab verilir. (Hadîs-i şerîf-Kadı Beydavî Tefsîri)

HAC SURESİNİN OKUNUŞU VE ANLAMI

Hac 1 (Mealleri Karşılaştır): Ya eyyuhen nasuttekû rabbekum, inne zelzeletes saati şey'un azîm(azîmun).
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱتَّقُوا۟ رَبَّكُمْ ۚ إِنَّ زَلْزَلَةَ ٱلسَّاعَةِ شَىْءٌ عَظِيمٌ
Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir.

Hac 2 (Mealleri Karşılaştır): Yevme teravneha tezhelu kullu murdıatin amma erdaat ve tedau kullu zati hamlin hamleha ve teren nase sukara ve ma hum bi sukara ve lakinne azaballahi şedîd(şedîdun).
يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّآ أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى ٱلنَّاسَ سُكَٰرَىٰ وَمَا هُم بِسُكَٰرَىٰ وَلَٰكِنَّ عَذَابَ ٱللَّهِ شَدِيدٌ
Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirmekte olduğu çocuğundan geçer ve her hamile kadın da karnındaki çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün; halbuki onlar sarhoş değillerdir. Ne var ki Allah'ın azabı çok şiddetlidir.

Hac 3 (Mealleri Karşılaştır): Ve minen nasi men yucadilu fîllahi bi gayri ilmin ve yettebiu kulle şeytanin merîd(merîdin).
وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُجَٰدِلُ فِى ٱللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَٰنٍ مَّرِيدٍ
İnsanlardan kimi vardır ki, hiçbir bilgisi olmadığı halde, Allah hakkında tartışmaya girer ve her azgın şeytanın ardına düşer.

Hac 4 (Mealleri Karşılaştır): Kutibe aleyhi ennehu men tevellahu fe ennehu yudılluhu ve yehdîhi ila azabis saîr(saîri).
كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُۥ مَن تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُۥ يُضِلُّهُۥ وَيَهْدِيهِ إِلَىٰ عَذَابِ ٱلسَّعِيرِ
Şeytan hakkında, "Her kim onu dost edinirse, mutlaka o kimseyi saptırır ve onu cehennem azabına sürükler" diye yazılmıştır.

Hac 5 (Mealleri Karşılaştır): Ya eyyuhen nasu in kuntum fî raybin minel ba'si fe inna halaknakum min turabin summe min nutfetin summe min alakatin summe min mudgatin muhallekatin ve gayri muhallekatin li nubeyyine lekum, ve nukırru fîl erhami ma neşau ila ecelin musemmen summe nuhricukum tıflen summe li teblugû eşuddekum ve minkum men yuteveffa ve minkum men yuraddu ila erzelil umuri li keyla ya'leme min ba'di ilmin şey'a(şey'an), ve terel arda hamideten fe iza enzelna aleyhel maehtezzet ve rabet ve enbetet min kulli zevcin behîc(behîcin).
يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ إِن كُنتُمْ فِى رَيْبٍ مِّنَ ٱلْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَٰكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِن مُّضْغَةٍ مُّخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِّنُبَيِّنَ لَكُمْ ۚ وَنُقِرُّ فِى ٱلْأَرْحَامِ مَا نَشَآءُ إِلَىٰٓ أَجَلٍ مُّسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوٓا۟ أَشُدَّكُمْ ۖ وَمِنكُم مَّن يُتَوَفَّىٰ وَمِنكُم مَّن يُرَدُّ إِلَىٰٓ أَرْذَلِ ٱلْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنۢ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْـًٔا ۚ وَتَرَى ٱلْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَآ أَنزَلْنَا عَلَيْهَا ٱلْمَآءَ ٱهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنۢبَتَتْ مِن كُلِّ زَوْجٍۭ بَهِيجٍ
Ey insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz (düşünün ki) hiç şüphesiz biz sizi topraktan, sonra az bir sudan (meniden), sonra bir "alaka"dan , sonra da yaratılışı belli belirsiz bir "mudga"dan yarattık ki size (kudretimizi) apaçık anlatalım. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da (akıl, temyiz ve kuvvette) tam gücünüze ulaşmanız için (sizi kemale erdiriyoruz.) İçinizden ölenler olur. Yine içinizden bir kısmı da ömrün en düşkün çağına ulaştırılır ki, bilirken hiçbir şey bilmez hale gelsin. Yeryüzünü de ölü, kupkuru görürsün. Biz, onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman kıpırdar, kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler bitirir.

Hac 6 (Mealleri Karşılaştır): Zalike bi ennallahe huvel hakku ve ennehu yuhyil mevta ve ennehu ala kulli şey'in kadîr(kadîrun).
ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلْحَقُّ وَأَنَّهُۥ يُحْىِ ٱلْمَوْتَىٰ وَأَنَّهُۥ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
Bu böyle. Çünkü Allah, hakkın ta kendisidir. Şüphesiz O, ölüleri diriltir ve O, her şeye hakkıyla kadirdir.

Hac 7 (Mealleri Karşılaştır): Ve ennes saate atiyetun la raybe fîha ve ennallahe yeb'asu men fîl kubûr(kubûri).
وَأَنَّ ٱلسَّاعَةَ ءَاتِيَةٌ لَّا رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ ٱللَّهَ يَبْعَثُ مَن فِى ٱلْقُبُورِ
Çünkü kıyamet muhakkak gelecektir. Onda hiçbir şüphe yoktur ve şüphesiz Allah, kabirlerdeki kimseleri diriltecektir.

Hac 8 (Mealleri Karşılaştır): Ve minen nasi men yucadilu fîllahi bi gayri ilmin ve la huden ve la kitabin munîr(munîrin).
وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُجَٰدِلُ فِى ٱللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَٰبٍ مُّنِيرٍ
(8-9) İnsanlardan öylesi de vardır ki, bir ilmi, bir yol göstericisi, aydınlatıcı bir kitabı olmadığı halde kibirlenerek insanları Allah'ın yolundan saptırmak için, Allah hakkında tartışmaya kalkar. Ona dünyada bir rezillik vardır. Ona kıyamet gününde de yangın azabını tattıracağız.

Hac 9 (Mealleri Karşılaştır): Saniye ıtfihî li yudılle an sebîlillah(sebîlillahi), lehu fid dunya hızyun ve nuzîkuhu yevmel kıyameti azabel harîk(harîkı).
ثَانِىَ عِطْفِهِۦ لِيُضِلَّ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ ۖ لَهُۥ فِى ٱلدُّنْيَا خِزْىٌ ۖ وَنُذِيقُهُۥ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ عَذَابَ ٱلْحَرِيقِ
(8-9) İnsanlardan öylesi de vardır ki, bir ilmi, bir yol göstericisi, aydınlatıcı bir kitabı olmadığı halde kibirlenerek insanları Allah'ın yolundan saptırmak için, Allah hakkında tartışmaya kalkar. Ona dünyada bir rezillik vardır. Ona kıyamet gününde de yangın azabını tattıracağız.

Hac 10 (Mealleri Karşılaştır): Zalike bima kaddemet yedake ve ennallahe leyse bi zallamin lil abîd(abîdi).
ذَٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ ٱللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّٰمٍ لِّلْعَبِيدِ
(Ona), "İşte bu kendi ellerinin önceden işledikleri yüzündendir. Allah, kesinlikle kullara zulmedici değildir" (denir.)

Hac 11 (Mealleri Karşılaştır): Ve minen nasi men ya'budullahe ala harf(harfın), fe in asabehu hayrunıtmeenne bih(bihî), ve in asabethu fitnetuninkalebe ala vechihî, hasired dunya vel ahıreh(ahırete), zalike huvel husranul mubîn(mubînu).
وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَعْبُدُ ٱللَّهَ عَلَىٰ حَرْفٍ ۖ فَإِنْ أَصَابَهُۥ خَيْرٌ ٱطْمَأَنَّ بِهِۦ ۖ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ ٱنقَلَبَ عَلَىٰ وَجْهِهِۦ خَسِرَ ٱلدُّنْيَا وَٱلْءَاخِرَةَ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلْخُسْرَانُ ٱلْمُبِينُ
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şayet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir.

Hac 12 (Mealleri Karşılaştır): Yed'û min dûnillahi ma la yedurruhû ve ma la yenfeuh(yenfeuhu), zalike huved dalalul baîd(baîdu).
يَدْعُوا۟ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُۥ وَمَا لَا يَنفَعُهُۥ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلضَّلَٰلُ ٱلْبَعِيدُ
O, Allah'ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. Bu da derin sapıklığın ta kendisidir.

Hac 13 (Mealleri Karşılaştır): Yed'û le men darruhû akrabu min nef'ıh(nef'ıhî), le bi'sel mevla ve le bi'sel aşîr(aşîru).
يَدْعُوا۟ لَمَن ضَرُّهُۥٓ أَقْرَبُ مِن نَّفْعِهِۦ ۚ لَبِئْسَ ٱلْمَوْلَىٰ وَلَبِئْسَ ٱلْعَشِيرُ
Zararı faydasından daha yakın olana tapar. O (taptığı) ne kötü yardımcı, ne fena yoldaştır!

Hac 14 (Mealleri Karşılaştır): İnnallahe yudhılullezîne amenû ve amilûs salihati cennatin tecrî min tahtihel enhar(enharu), innallahe yef'alu ma yurîd(yurîdu).
إِنَّ ٱللَّهَ يُدْخِلُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ جَنَّٰتٍ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ
Muhakkak ki Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.

Hac 15 (Mealleri Karşılaştır): Men kane yezunnu en len yensurehullahu fîd dunya vel ahıreti felyemdud bi sebebin iles semai summel yakta' felyenzur hel yuzhibennekeyduhu ma yagîz(yagîzu).
مَن كَانَ يَظُنُّ أَن لَّن يَنصُرَهُ ٱللَّهُ فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْءَاخِرَةِ فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ إِلَى ٱلسَّمَآءِ ثُمَّ لْيَقْطَعْ فَلْيَنظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُۥ مَا يَغِيظُ
Her kim ona (Muhammed'e) Allah'ın dünyada ve ahirette asla yardım etmeyeceğini zannediyorsa hemen tavana bir ip çeksin, sonra kendini assın da bir baksın; başvurduğu (bu yöntem), öfkelendiği şeyi giderecek mi?

Hac 16 (Mealleri Karşılaştır): Ve kezalike enzelnahu ayatin beyyinatin ve ennallahe yehdî men yurîd(yurîdu).
وَكَذَٰلِكَ أَنزَلْنَٰهُ ءَايَٰتٍۭ بَيِّنَٰتٍ وَأَنَّ ٱللَّهَ يَهْدِى مَن يُرِيدُ
Böylece biz Kur'an'ı apaçık ayetler halinde indirdik. Şüphesiz Allah, dilediğini doğru yola iletir.

Hac 17 (Mealleri Karşılaştır): İnnellezîne amenû vellezîne hadû ves sabiîne ven nasara vel mecûse vellezîne eşrekû innallahe yafsılu beynehum yevmel kıyameh(kıyameti), innallahe ala kulli şey'in şehîd(şehîdun).
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَٱلَّذِينَ هَادُوا۟ وَٱلصَّٰبِـِٔينَ وَٱلنَّصَٰرَىٰ وَٱلْمَجُوسَ وَٱلَّذِينَ أَشْرَكُوٓا۟ إِنَّ ٱللَّهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ شَهِيدٌ
Şüphesiz, iman edenler, Yahudiler, Sabiîler, Hıristiyanlar, Mecûsiler ve Allah'a ortak koşanlar var ya; Allah, kıyamet günü onların aralarında mutlaka hüküm verecektir. Çünkü Allah, her şeye şahittir.

Hac 18 (Mealleri Karşılaştır): E lem tera ennallahe yescudu lehu men fis semavati ve men fîl ardı veş şemsu vel kameru ven nucûmu vel cibalu veş şeceru ved devabbu ve kesîrun minen nas(nasi), ve kesîrun hakka aleyhil azab(azabu), ve men yuhinillahu fe ma lehu min mukrim(mukrimin), innallahe yef'alu ma yeşa'(yeşau).(SECDE ÂYETİ)
أَلَمْ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يَسْجُدُ لَهُۥ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِى ٱلْأَرْضِ وَٱلشَّمْسُ وَٱلْقَمَرُ وَٱلنُّجُومُ وَٱلْجِبَالُ وَٱلشَّجَرُ وَٱلدَّوَآبُّ وَكَثِيرٌ مِّنَ ٱلنَّاسِ ۖ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ ٱلْعَذَابُ ۗ وَمَن يُهِنِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِن مُّكْرِمٍ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَآءُ ۩
Görmedin mi ki şüphesiz, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah'a secde etmektedir. Birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah, kimi alçaltırsa ona saygınlık kazandıracak hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.

Hac 19 (Mealleri Karşılaştır): Hazani hasmanihtesamû fî rabbihim fellezîne keferû kuttıat lehum siyabun min nar(narin), yusabbu min fevkı ruûsihumul hamîm(hamîmu).
۞ هَٰذَانِ خَصْمَانِ ٱخْتَصَمُوا۟ فِى رَبِّهِمْ ۖ فَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِّن نَّارٍ يُصَبُّ مِن فَوْقِ رُءُوسِهِمُ ٱلْحَمِيمُ
İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir. Bunlardan inkar edenler için ateşten giysiler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür.

Hac 20 (Mealleri Karşılaştır): Yusheru bihî ma fî butûnihim vel culûd(culûdu).
يُصْهَرُ بِهِۦ مَا فِى بُطُونِهِمْ وَٱلْجُلُودُ
Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir.

Hac 21 (Mealleri Karşılaştır): Ve lehum makamıu min hadîd(hadîdin).
وَلَهُم مَّقَٰمِعُ مِنْ حَدِيدٍ
Onlar için bir de demirden topuzlar vardır.

Hac 22 (Mealleri Karşılaştır): Kullema eradû en yahrucû minha min gammin uîdû fîha ve zûkû azabel harîk(harîkı).
كُلَّمَآ أَرَادُوٓا۟ أَن يَخْرُجُوا۟ مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا۟ فِيهَا وَذُوقُوا۟ عَذَابَ ٱلْحَرِيقِ
Her ne zaman cehennemden, o ızdıraptan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara, "Tadın yangın azabını" denilir.

Hac 23 (Mealleri Karşılaştır): İnnallahe yudhılullezîne amenû ve amilus salihati cennatin tecrî min tahtihel enharu yuhallevne fîha min esavira min zehebin ve lu'lua(lu'luen), ve libasuhum fîha harîr(harîrun).
إِنَّ ٱللَّهَ يُدْخِلُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ جَنَّٰتٍ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا ۖ وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا حَرِيرٌ
Şüphesiz Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir.

Hac 24 (Mealleri Karşılaştır): Ve hudû ilet tayyibî minel kavli ve hudû ila sıratıl hamîd(hamîdi).
وَهُدُوٓا۟ إِلَى ٱلطَّيِّبِ مِنَ ٱلْقَوْلِ وَهُدُوٓا۟ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلْحَمِيدِ
Onlar hem sözün hoş olanına ulaştırılmışlar, hem de övgüye layık olan Allah'ın yoluna iletilmişlerdir.

Hac 25 (Mealleri Karşılaştır): İnnellezîne keferû ve yasuddûne an sebîlillahi vel mescidil haramillezî cealnahu lin nasi sevaenil akıfu fîhi vel bad(badı), ve men yurid fîhi bi ilhadin bi zulmin nuzıkhu min azabin elîm(elîmin).
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱلْمَسْجِدِ ٱلْحَرَامِ ٱلَّذِى جَعَلْنَٰهُ لِلنَّاسِ سَوَآءً ٱلْعَٰكِفُ فِيهِ وَٱلْبَادِ ۚ وَمَن يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍۭ بِظُلْمٍ نُّذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ
İnkar edenler ile Allah'ın yolundan ve içinde, yerli, misafir bütün insanları eşit kıldığımız Mescid-i Haram'dan alıkoyanlar (azabı hak etmişlerdir.) Kim de orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona elem dolu bir azaptan tattıracağız.

Hac 26 (Mealleri Karşılaştır): Ve iz bevve'na li ibrahîme mekanel beyti en la tuşrik bî şey'en ve tahhir beytiye lit taifîne vel kaimîne ver rukkais sucûd(sucûdi).
وَإِذْ بَوَّأْنَا لِإِبْرَٰهِيمَ مَكَانَ ٱلْبَيْتِ أَن لَّا تُشْرِكْ بِى شَيْـًٔا وَطَهِّرْ بَيْتِىَ لِلطَّآئِفِينَ وَٱلْقَآئِمِينَ وَٱلرُّكَّعِ ٱلسُّجُودِ
Hani biz İbrahim'e, Kabe'nin yerini, "Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle" diye belirlemiştik.

Hac 27 (Mealleri Karşılaştır): Ve ezzin fîn nasi bil hacci ye'tûke ricalen ve ala kulli damirin ye'tîne min kulli feccin amîk(amîkın).
وَأَذِّن فِى ٱلنَّاسِ بِٱلْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَىٰ كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِن كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ
İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.

Hac 28 (Mealleri Karşılaştır): Li yeşhedû menafia lehum ve yezkurusmallahi fî eyyamin ma'lûmatin ala ma rezakahum min behîmetil en'am(en'ami), fe kulû minha ve at'ımul baisel fakîr(fakîre).
لِّيَشْهَدُوا۟ مَنَٰفِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا۟ ٱسْمَ ٱللَّهِ فِىٓ أَيَّامٍ مَّعْلُومَٰتٍ عَلَىٰ مَا رَزَقَهُم مِّنۢ بَهِيمَةِ ٱلْأَنْعَٰمِ ۖ فَكُلُوا۟ مِنْهَا وَأَطْعِمُوا۟ ٱلْبَآئِسَ ٱلْفَقِيرَ
Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah'ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.

Hac 29 (Mealleri Karşılaştır): Summel yakdû tefesehum vel yûfû nuzûrahum vel yettavvefû bil beytil atîk(atîkı).
ثُمَّ لْيَقْضُوا۟ تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا۟ نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا۟ بِٱلْبَيْتِ ٱلْعَتِيقِ
Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik'i (Kabe'yi) tavaf etsinler.

Hac 30 (Mealleri Karşılaştır): Zalike ve men yuazzım hurumatillahi fe huve hayrun lehu inde rabbih(rabbihî), ve uhıllet lekumul en'amu illa ma yutla aleykum fectenibûr ricse minel evsani vectenibû kavlez zûr(zûri).
ذَٰلِكَ وَمَن يُعَظِّمْ حُرُمَٰتِ ٱللَّهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَّهُۥ عِندَ رَبِّهِۦ ۗ وَأُحِلَّتْ لَكُمُ ٱلْأَنْعَٰمُ إِلَّا مَا يُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ ۖ فَٱجْتَنِبُوا۟ ٱلرِّجْسَ مِنَ ٱلْأَوْثَٰنِ وَٱجْتَنِبُوا۟ قَوْلَ ٱلزُّورِ
Bu böyle. Kim Allah'ın hükümlerine saygı gösterirse, bu, Rabbi katında kendisi için bir hayırdır. Haramlığı size okunanların (bildirilenlerin) dışında bütün hayvanlar size helal kılındı. Artık putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının.

Hac 31 (Mealleri Karşılaştır): Hunefae lillahi gayre muşrikîne bih(bihî), ve men yuşrik billahi fe ke ennema harre mines semai fe tahtafuhut tayru ev tehvî bihir rîhu fî mekanin sahîk(sahîkın).
حُنَفَآءَ لِ

Muhabir: Yazar Silinmiş