Arslan, İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası'na ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, sendikaların sadece hak mücadelesi değil, aynı zamanda iş sağlığı ve güvenliği açısından da kritik bir rol üstlendiğini belirtti.

Sendikal örgütlülüğün bulunduğu iş yerlerinde, toplu iş sözleşmeleri sayesinde yasal düzenlemelere ek olarak iş yerine özel koruyucu önlemlerin ve kuralların hayata geçirildiğini vurgulayan Arslan, bu durumun işçilerin çalışma koşullarını doğrudan iyileştirdiğini kaydetti.

Arslan, sendikalı iş yerlerindeki iş kazalarında ölüm oranının sendikasız iş yerlerine göre daha düşük seviyede olduğuna dikkati çekerek, "Bu da sendikalı iş yerlerinde alınan önlemlerin ve denetimlerin daha etkili olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Ancak bu tabloyu değiştirmek örgütlü iş yeri, bilinçli işçi, sorumlu işveren ve etkin denetim mekanizmalarıyla mümkündür diyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Arslan, iş sağlığı ve güvenliği alanında şeffaflığın sağlanabilmesi için verilerin düzenli ve kamuya açık şekilde paylaşılmasının büyük önem taşıdığının altını çizdi.

Hacılar, Osmanlı yadigarı Medine Tren İstasyonu Müzesi'ni ziyaret etti Hacılar, Osmanlı yadigarı Medine Tren İstasyonu Müzesi'ni ziyaret etti

 "İş kazalarının yüzde 98'i, meslek hastalıklarının yüzde 100'ü önlenebilir"

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından beklentilerinin her yıl sonunda, iş sağlığı ve güvenliği politikalarına dair hedeflerin ve elde edilen sonuçların kamuoyuna açıklanması olduğunu aktaran Arslan, şu ifadeleri kullandı:

"Aynı şekilde, o yıla ait iş kazaları ve meslek hastalıklarına ilişkin verilerin de düzenli bir biçimde paylaşılması, sendikalı iş yerine ait detaylı ve güncel iş kazası verilerinin hem kamu denetimi hem de önleyici politika geliştirilmesi açısından kritik bir ihtiyaç olduğunu ifade ediyoruz. İş sağlığı ve güvenliği sadece bir yasal zorunluluk değil, aynı zamanda her çalışanın evine sağ salim dönmesini sağlayan toplumsal bir sorumluluktur. Bu alan, çok disiplinli yapısıyla riskler oluşmadan önce önlem almayı yani tedbiri ve proaktif yaklaşımı esas almaktadır."

Arslan, 50'den az çalışanı olan "az tehlikeli" sınıftaki iş yerlerinde uzun yıllardır ertelenen iş yeri hekimi ve güvenliği uzmanı hizmeti alma zorunluluğunun uygulanmaya başlanmasını memnuniyetle karşıladıklarını bildirdi.

İş kazalarının yüzde 98'inin ve meslek hastalıklarının yüzde 100'ünün önlenebildiğine işaret eden Arslan, şunları kaydetti:

"Bu da her tedbirin, yalnızca bir kazayı değil, bir hayatı kurtarmak anlamına geldiğini göstermektedir. Çünkü her iş kazası, sadece çalışanı değil, arkasında bıraktığı ailesini de derinden sarsmaktadır. Bu nedenle başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız olmak üzere, tüm tarafların daha güçlü bir işbirliği içinde hareket etmesi gerekmektedir. Sosyal diyalog mekanizmaları etkin şekilde işletilmeli, güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları hep birlikte sağlanmalıdır."

Arslan, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi'nin yeniden toplanarak çalışmalarına başlamasının hem mevcut uygulamaların değerlendirilmesi hem de geleceğe yönelik politikaların şekillendirilmesi açısından önemli olduğunu savundu.

"Sağlıklı bir iş kültürü oluşturabileceğimize inanıyoruz"

"Son dönemlerde meydana gelen otel yangınları gibi kamuoyunu derinden sarsan kazaların bu alanda alınacak önlemlerin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır." ifadeleri kullanan Arslan, şöyle devam etti:

"Yangın güvenliği de dahil olmak üzere iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili tüm konuların bütüncül bir yaklaşımla ele alınması, risklerin azaltılmasına ve daha güvenli çalışma ortamlarının oluşmasına katkı sağlayacaktır. Bu nedenle, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi'nin yeniden toplanması, sektörel olarak çalışma grupları oluşturulması, kamu kurumları, işverenler, çalışanlar ve sendikaların bir araya gelerek ortak çözümler üretebilmesi için güçlü bir fırsat sunmaktadır. Her adımda insan hayatını önceleyen, önleyici ve kapsayıcı politikalarla daha sağlıklı bir iş kültürü oluşturabileceğimize inanıyoruz."

Kaynak: AA