CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM Grup toplantısında görevden affını isteyerek ayrılan Hazine ve Maliye Eski Bakanı Berat Albayrak’a ilişkin iddiaları ekonomik göstergeleri etkiledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın damadını savunması AK Parti’nin 24 Mart’taki 7.Olağan Büyük Kongresi sonrasında Berat Albayrak’a yeni görev verileceği yorumlarını beraberinde getirdi.

Ortaya çıkan fırsatlar üzerinden kendilerine imkân devşireceğini düşünen kişilerin, kulisleri hareketlendiren iddialarını satın alan piyasalar ekonomi yönetimindeki duruşun değişme ihtimaline yatırım yaptı.

ABD tahvil faizlerinin yükselmesine “denk gelen” bu durum Türkiye’nin faiz politikasında bir değişikliğe gideceği “yorumunu” beraberinde getirince dolar ve altın yükselişe geçti.

Pandemiden kaynaklanan sorunlarla ekonominin iyice hassaslaştığı bir dönemde “ekmek” derdine düşen “esnaf ve vatandaşı” iyice zora sokan bu durumun “zamansız” şekilde polemik başlatan muhalefete fatura edileceğini söyleyenler var.

İktidarı yıpratmak için gerekirse “vatandaşı bile” umursamayacağını gösteren muhalefet cephesinin “zamansız” her türlü polemiğe gireceği “açıkça” görülmüş oldu.

Bir yandan da...

Türkiye’nin büyümesi, gelişmesi ve insanlarının iş sahibi olması için daha iyi politikalar ürettiği iddiasındaki siyasi partilerin Maltepe Belediyesi’nde çöp toplama işini vatandaşa bırakmış olması birçokları tarafından “gülünç” olarak yorumlandı.

Bence burada sendikal hareketin merkezi olan “SOL”un sendika taleplerini göz ardı edememesi durumu hâkim...

İçerideki bu duruma rağmen dışarıda tablo çok daha başka...

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın parasal sıkı duruş yönünde ortaya koyduğu iradeyi esnetmemesini “itibarlı” bulan uluslararası kuruluşlar 2021 yılı için Türkiye’nin büyüme tahminlerini ardı ardına revize ediyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF), G-20 Gözetim Notunda Türkiye’nin 2021 yılı için yüzde 5 olarak yaptığı büyüme tahminini yüzde 6'ya yükseltmesi önemli bir örnek...

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s ise G20 Ekonomik Görünüm raporunda 2020 yılı için Türkiye ekonomisinin büyüme tahminini yüzde 1,1’e yükseltmesine rağmen yine de tutturamadı.

TÜİK’in açıkladığı verilere bakıldığında son çeyrekte 5,9 büyüme oranını yakalayan Türkiye 2020 yılı için yüzde 1,8 büyümüş oldu.

Şüphesiz bu büyüme oranlarında ucuz maliyetli kredilerin etkisi var.

Faizin yüzde 17’e yükseltilmesi sonrasında artan risklerin bir miktar daha yükseleceğini düşünerek 200-300 baz puan aralığında bir “faiz artışı” olacağını öngörmüştüm.

Merkez Bankası, zorunlu karşılıklarda 1,3,6,12 ve 24 ay vadelerdeki faiz oranlarında 200 baz puan artışa giderek yaptığı parasal sıkılaştırma ile öngörümü gerçekleştirmiş oldu.

Bundan sonraki aşama artık halkın dolara olan talebini kırmak olacak.

Dolarizasyon olarak tanımlanan bu durumu ters dolarizasyon sürecine çevirmek kolay değil.

Naci Ağbal ile birlikte gelen “Merkez Bankasındaki döviz rezervlerini artırma” iradesi şüphesiz ki turizmden gelecek kaynağa muhtaç durumda...

Geçen yıl yüzde önceki yıllardaki ziyaretin yüzde 15’ine kadar düşen turist sayısının 2021 itibarıyla yüzde 30’a çıkarılması hedefi var.

Bana sorarsanız tüm dünya piyasalarının zorda olduğu bir dönemde ihracat yoluyla döviz artırmaktansa zaten kısıtlamalardan dolayı bunalmış olan halkların ilk gevşetmelerde başvuracağı turizme odaklanmak mantıklı bir strateji olacaktır.

Bu bağlamda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “Aşılamada tedarik ve planlama sorunumuz yok.” açıklaması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Seyahat kısıtlamalarını kaldıran veya hafifleten her yerde, ülkemize yönelik rezervasyonlarda adeta patlama yaşanıyor." ifadesi oldukça anlamlı bir hale geliyor.

Türkiye’nin koronavirüse karşı geliştirdiği yerli inaktif aşı ERUCOV-VAC’ın Faz-3 çalışmalarına başlamış olması sürecin haziran ayından önce sonuçlanacağı anlamını taşıyor.

Türkiye’nin yaklaşan yaz dönemine ilişkin en iyi politikası “Hem Tatil Hem Aşı” olacak gibi...

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in çok konuşulan aşı pasaportu konusunda yaptığı “AB liderleri, elektronik aşı sertifikasına ihtiyaç olduğu konusunda anlaştı” açıklaması yerli aşının en büyük imtihanın AB onayı almak olacağını gösteriyor.