0

Eylülün adı her ne kadar isyana yatkın olsa da ekim de bir tarafından soğuk yüzüyle isyanın kardeşi sayılır. Teyakkuz halimiz her zamanki gibi diri olarak devam edecek.

Son zamanlarda fark ettiyseniz sohbet kültürümüz gelişmeye başladı. Hararetli sohbetler tekrar dost meclislerini süslüyor. Birkaç kişi bir araya gelince hemen gündemden, dünden, bugünden, yarından konuşmaya başlıyor.

Herkes gündemi yorumluyor, olup biten hakkında derin tahliller yapıyor, kısacası herkes artık sosyal bilim uzmanı.

Bir de sessiz gruplar var ki onlar tam garantici. Bir kenarda bekleyip ortamın durulmasını beklerler ya da biri çıkıp da bir şeyler söylese de onu tasdiklesek derler. Bahsedilen o bir kişi son yıllarda değişmeyen şekilde hep Recep Tayyip Erdoğan oldu. Hem Başbakanken hem de Cumhurbaşkanı olduktan sonra Recep Tayyip Erdoğan konuşana kadar ağzını açmayanlar, Erdoğan konuşmaya başlar başlamaz tasdik makamı kıvamında yorumcu olmayı tercih ediyorlar.

Fetö'nün devlet kurumlarından tasfiyesinde neden geç kalındığının cevabı da burada yatıyor aslında. Cumhurbaşkanı'nın sözlerini sadece çılgınca alkışlayarak onaylayanlar ne yazık ki fiiliyata geçmede bir darbenin sarsıcı etkisini beklemek zorunda kaldılar.

İdrak denen, akıl fikir denen melekelerini çalıştırmayınca insanlar kafaların karışması da kaçınılmaz oluyor. Biraz geriye gidelim. Hani milat olarak belirlenen 17 Aralık tarihine. Her şeyi unutun, bir kenara bırakın. Polisin bir eve baskın yapmaya giderken yanında para sayma makinesi götürdüğü nerede görülmüştür? Sadece bu sahneyi düşünmek bile bir kurgunun ortasına düştüğümüzün göstergesidir. Kafaların karışmasına gerek yok yani.

15 Temmuz'a kadar yaprak kıpırdamayan kurumlar vardı. Darbe girişiminden sonra açığa almalar, tutuklamalar, soruşturmalar ardı ardına gelince her şeyi akışına bırakmış olanlar bir anda büyük bir kuşatmanın altında olduklarının ancak farkına varabildiler. Bu yoğun hal elbette birilerinin kafasını da karıştırdı.

Şimdi de Lozan Anlaşması gündemimizin tam ortasına düştü. Yıllardır tarih kitapları ne diyorsa onu telaffuz edenler şimdi Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarından hareketle Lozan uzmanı edasına büründüler bile.

Kafaların karışmasına gerek yok. Vatan toprağı belli, yapılan mücadeleler yüzyıllardır ortada. Kim düşman, kim dost zamanla ortaya çıkıyor. Duruşu sağlam olanlar doğrunun yanında olmaya devam ederlerse her şeyin düzelmesinin vakti yaklaştı diyebiliriz.

Günübirlik tavırlar takınmamak gerek. Yenikapı mitinginden sonra nerdeyse profil fotoğrafını Kılıçdaroğlu yapmaya varan tavırlar sergileyenler şimdi ne durumdalar acaba? Kılıçdaroğlu'nun değişmeyeceğini hiçbir zaman unutmamak gerek.

Tavrımız, doğrumuz, eğrimiz net olsun. Değişmez kurallarımıza sımsıkı sarılalım. İşte o zaman kafaların karışması gibi bir durum ortaya çıkmaz.

Fetö'nün yaptığı her şey ortada. Bunu darbe girişiminde bulunanlar bile inkar etmezken darbecilere destek verenlerin cezalandırılması hakkında kafalarda şüphe olmasını anlamak mümkün değil.

Ekim geldi, mevsimler iyice değişiyor. Dünya kendi ritminde dönmeye devam ediyor. Aklımıza, ruhumuza, sağlığımıza mukayyet olalım.