0
Türkiye'de devlet aklı hala tam olarak ne olmak istediğine karar verebilmiş değil. Bazen imparatorluk bakiyesi olduğunu hatırlayıp, Balkanlar'da, Ortadoğu'da söz sahibi yada en azından söz sahiplerinden biri olmak istiyor, bazen bütün geçmişini inkar edip hatta bu geçmişe lanet edip ne Balkanlarla nede Ortadoğu ile işi olduğunu söylüyor. Bu kafa karışıklığı içerisinde Irak ve Suriye'deki Türkmen kardeşlerimiz söylemi ilginç olagelmiştir her zaman. Özellikle bazı kesimlerde Türkmen hassasiyeti -sözde- en üst seviyede. Elbette buna bir itirazımız olamaz. Dünyanın neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar Türkmenlerin canı, malı Türkiye'nin garantisi altında olmalı. Ben bir Kürt olarak bin senedir işbirliği yaptığım Türkmeni her zaman savunmak zorundayım. Mesele dış Kürtler için neler hissettiğimizle ilgili. Hem Kürtlerin bu ülkenin sahibi, kardeşlerimiz olduğunu söyleyeceğiz hemde Türkiye sınırları dışında yaşayan Kürtlere Türkiye dışında yaşayan Türkmenlere gösterdiğimiz hassasiyeti göstermeyeceğiz. Hele problem Türkmenler ile Kürtler arasında ise Türkmenlere sahip çıkarken Kürtlere karşı düşmanca bir üslup kullanacağız. Devlet-i Aliyye-i Osmaniye tercihe zorlandığında herzaman Kürtlerin tarafını tutarak büyük devlet olmayı başardı. Dışişleri bakanlığında Ahmet Davutoğlu, MİT'te Hakan Fidan'la başlayan bir anlayış değişimi vardı. "Kürtler bu ülkenin kurucu halkıdır, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar Kürtlerin canı malı bizim garantimiz altındadır" anlayışı idi bu. Güçlü bir ülke olmak arzusundaysanız bundan başka seçeneğiniz de yoktu zaten. Bu anlayışın henüz tam olarak oturmadığı anlaşılıyor. Türkiye'de devlet aklının, aklını başına almasının zamanı çoktan geldi. Türkmenler sizin kardeşiniz olduğu gibi Kürtler de sizin kardeşiniz. Bugün size yabancı gelen bu insanlar daha 100 sene önce sizin vatandaşlarınızdı. Sizin için savaşıp ölüyorlardı. Ve sizi hiç satmadılar. Onları büyük Britanya'ya üç kuruşa satan Ittihat ve Terakki oldu. Dışişlerine çöreklenmiş CHP MHP zihniyetininde 13 senelik Ak parti hükümeti boyunca hala varlığını sürdürüyor olmasıda manidar.
Bugün devletin zirvesinde görev yapan epey sayıda Kürt var; Beşir Atalay, Mehdi Eker, Mehmet Şimşek, Cevdet Yılmaz, Mehmet Metiner… Bunlar neden Türkiye dışında yaşayan Kürtlerin sorunları üzerinde hiç fikir beyan etmezler bilinmez. Siz sorundan bahsetmeyince sorun ortadan kalkıyor değil. Ve bu sorun sizi gelip çok kötü vuracak onunda az çok farkındasınız sanırım. Türkiye ne zaman büyük düşünen insanların devleti olacak merak ediyorum. Biraz Mevlana da mı okumuyorsunuz siz?
Çankaya köşkü'nün statükocular için önemi?
Doğrusunu söylemek gerekirse yeni cumhurbaşkanlığı binası üzerinde estirilen polemiğin kısa sürede sona ereceğini öngörmüştüm. Yakında alışırlar, unutulur gider diye düşünüyordum. Feci şekilde yanılmışım. Karşımızda ne yaptığını ve ne istediğini çok iyi bilen bir topluluk var. Kararlı faşist bir topluluk bu. Çankaya Köşkü sadece bir bina değilmiş sevgili faşistlerimiz için. Bu binanın onlar için manevi değeri çok yücelerdeymiş ve ben bunu kaçırmışım.
Evet itiraf ediyorum! sizler ne yaptığını çok iyi bilen soğuk kanlı katillermişsiniz, ben ise sizin yanınızda daha dünkü çocukmuşum...
Çankaya Köşkü'nün gerçek sahibi Ermeni Kasapyan ailesi. Kasapyanlar fırtınanın nerden eseceği belli olmayan yıllarda Ankara'dan apar topar göçe zorlanan yüzlerce Ermeni ve Rum aileden biri. Kasapyan ailesinin sahip olduğu bu Köşk'e sonradan cumhurbaşkanlığı binası yapılmak üzere Ittihat ve Terakki çetesi çöker. Keçiören'deki diğer bağ evine ise Vehbi Koç... Bu arada yıllardır bize anlatılan bir ticaret dehası Vehbi Koç efsaneside çökmüş oluyor. Ülkeyi terk etmeye zorlanan insanların mallarına mülklerine konarak yeni bir sınıf yaratılmıştı. Gezi faşist ayaklanmasının besleyicisi Koç holding de bu sınıfın sembol ismi.
Başka bina yokmuş gibi yada yeni bir bina yapılamazmış gibi kovulan bir Ermeni ailenin Köşkü'nden koskoca devlet yönetiliyordu. Nasıl bir ruh hali içinde olduklarını anlayabilmek epey güç. Derin analizler gerektiriyor.
Bugün yeni cumhurbaşkalığı binası üzerinden koparılan fırtınaya bakacak olursak, Çankaya'daki binanın son derece bilinçli bir şekilde seçildiği apaçık ortada. Bunlar aslında yeni Cumhurbaşkanlığı binasına karşı değillermiş. Çankaya Köşkü'nün terkedilmesine, bir anlayışın, bir sembolün terkedilmesine karşılarmış. Sırf bu yüzden Tayyip Erdoğan'ın ayakta alkışlanması gerekmekte oysa. "Bir Ermeni vatandaşın, el koyduğunuz evinden ben devleti yönetmem" demek ölümlerden ölüm beğen demekmiş meğer.
Ben bir adım daha ileri gidilmesinden yanayım. Çankaya Köşk'ü başbakanlık olarak da kullanılmasın. Türkiye Cumhuriyetine yakışır görkemli yeni bir başbakanlık binası inşa edilsin. Çankaya Köşk'ü ise yeni Türkiye'nin nişanesi olarak asıl sahibi olan Ermeni vatandaşa yada varislerine iade edilsin. Tabiki bu bize kaç "faşist gezi ayaklanmasına" yada "yolsuzluk operasyonuna" mal olur kestirmekte zorluk çekiyorum.
Suriye'de kurulacak Kürdistan Türkiye'nin çıkarlarına uygun
Yıllarca, Irak'ta bir Kürt federasyonunun kurulmasının Türkiye için tehlike arzettiği yalanı pompalandı. Bu gün geldiğimiz noktada ise Kürtler, Türkiye için sağlam bir müttefik ve Türkiye, Irak Kürdistan'ının bağımsızlığını destekler durumda. "Suriye'de bundan farklı bir durum söz konusu, PKK'nin güdümündeki PYD'nin kontrolünde bir devlet kurulmak isteniyor" diyenlerin ben çokta sağlam bilgilere dayanarak fikir beyan ettiklerini düşünmüyorum. Yıllarca Kürtlere gaz veren, eski Türkiye'ye ise fahiş fiyatta silah satan Gladyo'nun, yeni Türkiye ile beraber Erdoğan'a karşı çekinceli de olsa PKK PYD çizgisine destek vermek istediği bir gerçek. Fakat sonuçta Kürt Kürt'tür ...Yüzü Türkiye'ye dönüktür ve bu coğrafyanın insanıdır. Gladyo bir taraftan İŞİD isimli bir örgütü bölgenin başına bela ederken, diğer taraftan Erdoğan'a karşı, Kürtlere yakınlaşmaya çalışıyor, hangi Kürde güvenip hangi Kürde güvenemiyeceği konusunda epey kaygılı olsa da... Selahaddin Eyyubi'nin torunlarına güvenmek zor bir olay sonuçta.
Söylenmese eksik kalırdı
"Yên ku rê li ber serxwebûnên neteweyên din digirin, ew jî zû gereng wê azadîya xwe winda bikin."
"Başka ulusları özgürlüklerinden edenler, er geç kendileri de özgürlüklerinden olurlar" -Abraham Lincoln-