Her gün ortalama yüz insan öldüren bir psikopat düşünün. Ve ona kimse itiraz edemiyor ve haddini bildiremiyor. Çünkü sermayeyi, medyayı ve silah sanayisini tekelinde tutan emperyalist güçler bu psikopatı destekliyor.

Dünya işte böyle acımasız bir yere dönüştü.

Siyasetçiler zenginleşme derdinde, bürokratlar suskun, gazeteciler basit meselelerin peşinde, sivil toplum iflas etti, sanat ve iş dünyası kendi derdinde ve toplum yozlaşmanın tam eşiğinde.

Huxley'in Cesur Yeni Dünya'sında edebiyat, bilimsel ve felsefi düşünce yıkıcı olduğu için yasaklanırken koşullandırma, sosyal tabular ve düşük eğitim seviyesi ile eleştirel düşünme engellemeye çalışılır.

Aynı şekilde, bireysellik, bağımsızlık ve ahlak ifadeleri de kaba ve anormal olarak görülür.

Bugün bunu yaşıyoruz. Aklın, erdemin, ahlakın ve vicdanın rafa kaldırıldığı, namussuzluğun ve düzenbazlığın makbul gördüğü tuhaf bir ortamın içinde debelenip duruyoruz.

Kimse geçmişte olduğu gibi bugün de yeni bir karanlık çağa doğru sürüklendiğimizi fark edemiyor.

Emperyalist batılı güçlerin geçmişte kendileri gibi olmayan insanlara topyekûn soykırım uyguladığını bugün de aynı vahşilikle bunu devam ettirdiklerini göremiyoruz.

Örneğin bizim ders kitaplarında anlatıldığı gibi 1492 tarihi, Kolomb'un Amerika kıtasını keşfettiği tarihin adı değildir. Bu tarih bir soykırımın tarihidir.

Çünkü o tarihten itibaren 1886 yılına kadar süren katliamda, 70 milyon Kızılderili ortadan kaldırıldı. 1950'den bu yana, Bangladeş, Kamboçya, Ruanda ve daha birçok yerde soykırımlar yapıldı.

5 Şubat 1885'te Belçika Kralı II. Leopold, Kongo Özgür Devleti'ni kendi kişisel mülkü olarak kurduğunda geride milyonlarca insan ölüsü bırakmıştı.

İslam coğrafyası da paramparça edildi. Müslümanlar 200 yıldır aralıksız Yeni Dünya Düzeni kisvesi altında katlediliyor. Üstelik kimsenin Sünni, Şii, Alevi, laik, ilerici, İslamcı vs olduğuyla ilgilenmediler.

Amerika Irak’ta bir milyondan fazla insanı katletti. Mermilerin içine Uranyum-235 koyarak yaptılar bunu.

Bugün o bölgenin suyunu içen, havasını teneffüs eden, toprağında yetişen gıdayı tüken kadınların genetik yapıları bozuluyor. Ve çocuklar da genetik hasta olarak doğuyor.

Bu mermileri Afganistan’da, Bosna Hersek’te, Kosova’da, Somali’de ve Suriye’de de kullandılar.

Demem o ki Gazze münferit bir vaka değildir. Bu psikopatlar insanoğlunu yeryüzünden kazımak için yıllardır katliam yapıyor.

Filistin’de 50 binden fazla insan katledildi, bunların yüzde 70'i kadın ve çocuk. Yirmi dört saatte 400 çocuk öldüren korkunç bir vahşilikle karşı karşıyayız.

Roma'nın yıkılmasından sonra karanlığa gömülen Avrupa, Müslüman bilim adamlarının tercümeleriyle Rönesans'ı başlattı. Başlattı başlamasına ama oradan da eskiyi aratamayacak korkunç ve acımasız bir devri yeniden başlattı.

Öyle ki 1.​Dünya Savaşı, imparatorlukların tasfiye edildiği (İngiltere hariç) bir savaştı. II. Dünya Savaşı sonucunda da İsrail’i kurdular.

Kısacası I. ve II. Dünya Savaşlarıyla İsrail devletinin temelleri atılmıştı. Şimdi III. Dünya Savaşı ile büyük İsrail devletini kurmak niyetindeler. Ve bunun için ne insafsız anlaşmalar yapılıyor. Kendi dininden ve inancından olan insanları satma pahasına emperyalizmin emeline hizmet ediyorlar.

Bugün yeni karanlık çağın enstrümanları; silahların yanı sıra, kitlesel gözetleme, yapay zekâ, insansız hava araçları, militarizasyon, covid aşıları ve toplumsal yozlaşma…

Dünyanın tüm vicdanlı insanları buna direnmelidir. Unutmayalım, olan bitenin farkında olmak bile bir direnme yöntemidir.