Ahiret dünyadan sonra gidilecek son ve asıl mekanımızdır. Ebedi alemin adıdır. Ahiret hayatının 12 evresi vardır. Bunlar; Ba's (Diriliş), Havz, Haşr ve mahşer, Peygamber Efendimiz'in şefaati, Sema ehlinin yeryüzüne inmesi, Cenab-ı Hakk'ın tecellî etmesi, Hesapsız cennete girecek olanlar, Hesapsız cehenneme girecek olanlar, Amel defterlerinin açılması, Hesap, Mizan, Sırat. Peki ahirette Haşr ve maheşer nasıl olacak? Haşr ve mahşer ne demek? Kuran'ı Kerim Haşr ve mahşer hakında ne söylüyor? İşte ayrıntılar...

HAŞR VE MAHŞER

Cenab-ı Hak, ölümlerinden sonra dirilteceği bütün mahlûkatı, hesap ve mîzan için Mahşer meydanında toplayacaktır. Nitekim bu hakîkat, ayet-i kerîmelerde şöyle ifade buyrulmaktadır:

"Ey Rabbimiz! Gelmesinde şüphe edilmeyen bir günde, insanları mutlaka toplayacak olan Sen'sin. Allah asla sözünden dönmez." (Âl-i İmran, 9. Bkz. el-Kehf, 99)

"O günde Sûr'a üflenir ve Biz o zaman günahkarları, gözleri (korkudan) gömgök bir halde Mahşer'de toplarız." (Taha, 102)

"Rabbine andolsun ki, muhakkak sûrette onları (o insanları) şeytanlarla birlikte Mahşer'de toplayacağız; sonra onları diz üstü çökmüş vaziyette Cehennem'in çevresinde hazır bulunduracağız." (Meryem, 68)

"O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için darmadağınık geri dönüp gelirler." (ez-Zilzal, 6)

Mahşer Yeri Nasıl Olacak?

Bir hadîs-i şerîflerinde Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-, insanların toplanacağı Mahşer meydanını şöyle tasvir etmişlerdir:

"Kıyamet günü insanlar; beyaz, du­ru ve kepekten arınmış undan yapılan çörek gibi bir saha üzerinde toplanırlar."

Hadîsin ravîlerinden biri, şu açıklamayı yapmıştır:

"O sahada, hiç kimse için bir şeye delalet edecek, yol gösterecek (dağ-taş gibi) herhangi bir ala­met yoktur!" (Buharî, Rikāk, 44)

Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de, Sûr'a üflendiği zaman dağların un ufak olup savrulacağı, yerlerinin dümdüz ve bomboş kalacağı, herhangi bir iniş veya yokuşun bulunmayacağı bildirilmektedir.[13]

Mahşer meydanına toplanacak insanlar, dünyadaki manevî durumlarına göre farklı hallerde oraya geleceklerdir. Bu hususta da Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-:

"Kıyamet günü sizler yaya olarak, binitli olarak ve yüzüstü sürünerek Mahşer yerine toplanacaksınız."[14] buyurmuşlardır.

Mahşer meydanına yüzüstü sürünerek gelecek olanlar, İslam'ın hidayet nûrundan uzak duran gafillerdir.

Bu hakîkat, ayet-i kerîmelerde şöyle bildirilmektedir:

"Allah kime hidayet verirse, işte doğru yolu bulan odur. Kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık onlara, Allah'tan başka dostlar bulamazsın. Kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzükoyun haşrederiz. Onların varacağı ve kalacağı yer Cehennem'dir ki, ateşi yavaşladıkça onun alevini artırırız." (el-İsra, 97)

"Yüzükoyun Cehennem'e (sürülüp) toplanacak olanlar; işte onlar, yerleri en kötü, yolları en sapık olanlardır." (el-Furkan, 34)

Enes bin Malik -radıyallahu anh- şöyle anlatır:

"Bir kişi gelip:

«‒Ey Allah'ın Rasûlü! Kafir kıyamet günü yüzü üzerinde nasıl haşrolunur?» diye sordu.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

«‒Dünyada onu iki ayağı üzerinde yürüten Allah, kıyamet gü­nünde yüzü üzerinde yürütmeye kadir değil midir?» diye cevap ver­diler."

Bu hadîsi rivayet eden Katade -radıyallahu anh- sonunda şöyle der:

"‒Evet, Rabbimiz'in izzetine yemin ederim ki, kadirdir!" (Buharî, Rikāk, 45; Müslim, Münafikûn, 54)

Mahşer meydanında vukū bulacak hadiselerden biri de Güneş'in insanlara yaklaştırılmasıdır. Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bu husustaki hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuşlardır:

"Güneş, kıyamet günü insanlara bir mil[15] mesafe kalıncaya kadar yaklaştırılır. İnsanlar, işledikleri kötü amelleri kadar tere batarlar. Kimi topuklarına, kimi dizlerine, kimi de kuşak yerlerine kadar ter içinde kalır; bazılarının da ter adeta ağızlarına gem vurur." (Müslim, Cennet, 62; Tirmizî, Kıyamet, 2/2421)

"Kıyamet günü insanlar Mahşer yerinde (sıkışma, şiddet ve Güneş'in yaklaşması sebebiyle) terleyecektir. Öyle ki; dökülen ter, yetmiş ziraʻ derinliğinde yere geçe­cek, daha sonra yükselerek ağızlarını gemleyecek ve hatta kulaklarına ula­şacaktır." (Buharî, Rikāk, 47)

"«O gün insanlar Âlemlerin Rabbi için ayağa kalka­caklar!»[16] Onlardan biri, kulaklarının yarısına kadar ulaşmış olan teri içinde ayağa kalkacaktır." (Buharî, Rikāk, 47; Müslim, Cennet, 60)

Yeri gelmişken, berzah ve ahiret hayatının kendine has şart ve imkanlarının, bu dünyadaki hayat şartlarından çok farklı olacağını ifade etmek lazımdır. Mesela bu dünyada Güneş yeryüzüne yaklaştırılacak olsa bütün her şey yanar ve kül olur. Yine büyük bir tûfan sebebiyle bu cihanın her tarafı sular altında kalsa, bütün insanlar ölür. Lakin ahirette ise bu gibi şeyler, herkesin kendi haline göre tecellî edeceğinden, kıyamet günü Güneş'in yaklaştırılmasıyla bir günahkar çok büyük azap hissedecek, fakat asla ölmeyecektir. Çünkü orada ölüm yoktur.

Yine Güneş'in hararetinden Mahşer ahalisi terlediğinde, herkes kendi teri içine gark olacak, fakat kendi teri yanındakilere asla zarar vermeyecektir. Bu aynen, kıyamet gününde herkesin kendi ışığında yürüyeceği hakîkati gibidir.

Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyrulmaktadır:

"Mü'min erkeklerle mü'min kadınları, önlerinden ve sağlarından, (amellerinin) nurları aydınlatıp giderken gördüğün günde (onlara);

«‒Bugün müjdeniz, zemininden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacağınız Cennetlerdir.» denilir. İşte büyük kurtuluş budur.

Münafık erkeklerle münafık kadınların, mü'minlere;

«‒Bizi bekleyin, nûrunuzdan bir parça ışık alalım!» diyeceği günde kendilerine;

«‒Arkanıza dönün de bir ışık arayın!» denilir. Nihayet onların arasına; içinde rahmet, dışında (münafıklar tarafında) azap bulunan ve kapısı olan bir sur çekilir." (el-Hadîd, 12-13)

O dehşetli günde her insanın nûru, ancak kendine yetecek kadar olup başkasına fayda vermeyecektir. İşte bu husus, kıyamet gününün farklı ve harikulade hallerinden biridir.

Dünyada bunun misali, şuna benzemektedir:

Mü'min bir kimse, îmanının ışığında yürür, yanındaki kafir de küfrünün karanlığı içinde kalır ve îman nûrundan hiç istifade edemez. Keza, ama biri de gözü gören birinin yanında yürür, ancak o gören kimsenin gözünün nûrundan istifade edemez.

İmam Şaranî Hazretleri, Mahşer günü insanların dökeceği müthiş ter hususunda şöyle demektedir:

"Şu muhakkaktır ki o gün terleyen insanlar, dünyada iken Aziz ve Celil olan Allah'ın rızası uğrunda cihad etmek, hacca gitmek, oruç tutmak, namaz kılmak, müslümanların işlerini görmek, insanlar suyundan içsinler diye kuyular kazmak gibi amel-i salihlerde ve hayır işlerinde ter dökmemişlerdir. (Bunlardan uzak kalmışlardır.) Bu sebeple Mahşer meydanında terlere batarlar. Bunun yanında Mahşer meydanında beklerken hissettikleri haya, korku ve endişe sebebiyle de ter dökerler." (İmam Şaranî, Ölüm Kıyamet Âhiret, sf. 159)

Velhasıl, Mahşer gününün o kadar dehşet verici korkuları vardır ki, kabrinde Cennet'e gideceği müjdelenen insanlara dahî, bu ilahî rahmet ve mağfireti unutturacak hallerin yaşanacağı haber verilmiştir. Bütün bu korkulardan Cenab-ı Hakk'a sığınırız…

Havz ne demek? Ahirette havz nasıl olacak?

Ahirette diriliş (Ba's) nasıl olacak?

Ahiret hayatının aşamaları

Muhabir: Yazar Silinmiş