0

Ak Parti'ye yeniden heyecan geldi.

Büyük Kongre'de bu havayı gördük.

24 Haziran seçimlerinden önce gayet sıkıntılı bir görüntü arz eden…

Seçimde çok daha büyük oy kayıplarına uğramaktan da, Sayın Erdoğan'ın olağanüstü gayretleri sayesinde kurtulabilen AK Parti, "Ekonomik Darbe Girişimi"ni de püskürtmüş olmanın "pozitif" etkisiyle toparlandı.

Salona girer girmez bu havayı aldık, kitle yeniden motive olmuş, özlenen "ruh" bir ölçüde geri gelmiş.

Sayın Erdoğan'ın konuşmasının son bölümündeki "dua"ya katılım gerçekten etkileyiciydi.

Amin, Amin, Amin.

*****

Şer odakları, korkunç hatalar yapmak suretiyle, AK Parti'nin büyük kayıplara uğramasını engelliyor, farkında olmaksızın "Yerli ve Milli Hamlelere" destek veriyor…

AK Parti'ye destek veren de, saldıran da "Yeni Türkiye"ye katkı sağlıyor!..

Bu nasıl oluyor?..

Nasıl oluyor da, her darbe girişiminden sonra biraz daha güçleniyor memleket?..

Ve dahi…

Dünya zemininin böylesine kaygan hale geldiği bir süreçte, bunca saldırılara maruz kalan bir siyasi parti, hem de yaklaşık 20 yıldır tek başına iktidarda bulunduğu halde nasıl "dimdik" ayakta kalabiliyor?..

Bugünkü "katı, milletin inancından kopuk, millete tepeden bakan muhalefet zihniyeti"nin bunu anlamlandırabilmesi mümkün değil…

"Şapkasını" bile "kutsal" bildikleri "tek dişi kalmış canavar"a karşı çıkmayı, kafa tutmayı "olmayacak şey" olarak görüyorlar.

"Batı mukallidi" zihniyet böyle kodlanmış, değişmesi elbette kolay olmuyor.

"Ontolojik" problemleri olan irili, ufaklı muhalefet partilerinde, özellikle de CHP'de, olan biteni "komplo teorileriyle" açıklama çabası dikkat çekiyor ki buranın üzerinde özellikle durmak lazım…

Niçin mi?..

Devam edelim, söyleriz.

*****

BAK, BAK, BAK!.. BU DA "KONTROLLÜ"YMÜŞ!..

15 Temmuz Darbe Girişimi'nin, "Kontrollü" bir operasyon olduğunu öne sürebilen…

Yani…

"Olan biteni Erdoğan'ın ayarladığını" söyleyebilecek kadar "aklı devre dışına itebilen" Kılıçdaroğlu…

Şimdi de…

"Ekonomik Darbe Girişimi de Kontrollüydü" yollu zırvalarla gündemin bir kenarına yapışmaya çalışıyor.

"7'den dolar bozduranlar açıklansın!"

Buradan yola çıkarak öyle şeyler söylüyor ki…

Akıllara ziyan!

Söylediklerinin gittiği yer orası ki, Erdoğan ile Trump bu işte ortak hareket etmiş!..

Hatta ve hatta, Erdoğan'ın yanında yer alıyormuş ve karşı çıkıyormuş gibi görünenlerin hepsi "projenin ortakları" imiş!..

Böylesine büyük bir oyunu kurmuş Recep Tayyip Erdoğan, "yandaş zenginleri" daha da zengin edebilmek için!..

Bir "Lider" tarifi yapıyor ki Kılıçdaroğlu, bütün dünyayı parmaklarının ucunda oynatabilen bir "Lider"

ABD, İsrail, Rusya, Çin, Almanya, Fransa…

Erdoğan'ın "ürettiği" projelerde birer "figüran", dünyada kim varsa!..

Aman Allah'ım, "Erdoğan takıntısı" bunları ne hallere getirmiş böyle!..

Geleneksel siyasetlerinin merkezine "Tarihteki Bir Şahsiyeti Putlaştırmayı" oturtan zihniyet, farkında olmaksızın o "Tarihi Şahsiyet"ten çok daha büyük bir "Deha"ya işaret etmiş oluyor.

ABD ve diğer büyük güçlerle anlaşıp "bu kadar yaman operasyonlar" yaptırabilen bir "Lider"e tabi olası gelir CHP seçmeninin!..

Matrak mevzular, böyle bir Ana Muhalefet!..

*****

"KÖTÜ MUHALEFET İYİ BİR ŞEY" MİDİR?..

Ana Muhalefet ağırlıklı ulu orta, hesapsız kitapsız "saçmalamalar"ın "ti"ye alınmaya müstahak taraflarına gülebilir, moralinizi düzeltebilirsiniz…

Hatta…

Memleketin ileriye gitmesini arzu eden vatan evlatları olarak, "Bunların bu kadar zayıf durumda kalmaları Türkiye'nin işine gelir" de diyebilirsiniz…

"Yenilmeye adeta ant içmiş bir muhalefet bloğu, bundan iyisi Şam'da kayısı!" diye düşünmek iyi gelebilir.

Hayır, ben böyle bakmam duruma.

Rekabet iyidir, sıkı rakip iyidir, sıkı rakip güç verir, enerji verir, motivasyon sağlar, hataların azalmasına yardımcı olur.

"Katı Muhalefet"in, "vizyonsuz"luk, "beceriksiz"lik ve haliyle de "çaresizlik"ten dolayı habire saçmalaması hiç de iyi bir şey değildir.

Bu memleketin düşünen insanlarının "yönetime" katkısını, "ortak aklın" oluşmasını sınırlandıran bir faktördür.

Şöyle ki…

Memleket için büyük hizmetler üreten Ak Parti'nin de hataları var elbette…

Kimi vakit Ak Parti de yanıltılabiliyor, elbette Ak Parti'de de "işaret edilmesi gereken" olumsuz gelişmeler olabiliyor…

İkaz etmek görevdir kimi vakit, "İnsanî, İslamî ve Millî" bir görev.

Tam da bunu yapmaya davrandığı zaman "samimi" vatan evlatları…

Muhalefetten birileri öyle zırvalıyor öyle zırvalıyor ki…

Memleketin çıkarlarına öyle saldırıyor, öyle saldırıyor ki…

Bu zihniyetle "aynı noktaya" gelmemek, bu zihniyetin "değirmenine su taşıyor" hallere düşmemek için "susmaktan" başka yol kalmıyor.

CHP ve benzerleri, bir CHP ağır topunun Meclis'te ifade ettiği gibi "İktidar memleket için iyi olanı yapsa da karşı çıkmayı" görev biliyor ve bundan dolayı da vatandaşın kahir ekseriyeti tarafından fazla ciddiye alınmıyor.

Dahası…

Bu durum, vatandaşı her meselede "kategorik" düşünmeye ve tavır almaya itiyor.

Ne söylendiğine değil, kimin söylediğine ve kime söylediğine bakılıyor çoğu vakit…

Bundan dolayı da…

"Bazı uyarılar" güme gidiyor, hatta "Ne yapmak istiyorsun, eleştirmenin sırası mı?" yollu karşı çıkışlarla boğuluyor…

"Yanlış anlaşılma" endişesi ağır basıyor!..

Hiç şüphe yok ki…

Sayın Erdoğan ve diğer Ak Parti yöneticileri, karşılarında şöyle doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen…

"Hayra motor, şerre fren" olmayı ilke edinmiş…

Sağlam, aklı başında, çalışkan, üretken muhalefet partilerinin olmasını ister.

Sayın Erdoğan, bir vakitler "Milli Görüş" partilerinin ne sağlam muhalefet yaptıklarını çok iyi bilir.

Rahmetli Erbakan'la birlikte çalıştıkları dönemde, zamanın iktidar partilerine sıkı eleştiriler yöneltirlerdi.

Bunu yaparken de nezaketi elden bırakmazlardı.

Onlar, hiçbir zaman Türkiye karşıtı operasyonların yanında yer almazlardı.

Onlar her zaman, memleketin daha ileriye gitmesi için projeler üretir, tekliflerde bulunurlardı.

Bunun için de gece gündüz çalışırlardı.

Bu tempo, çok güç şartlar altında siyaset yapmaya çalışan Milli Görüş'ün partilerini ve o kaynaktan gelen AK Parti'yi iktidara taşıdı.

Sayın Erdoğan gibi bir Büyük Lider, o kaynaktan yetişti.

Bu Büyük Lider'e en büyük destek de, davanın "sefasına" değil "cefasına" talip olan Milli Görüşçülerden geldi ve gelmekte…

Uzun lafın kısası, Ak Parti'de Kongre günüydü dün.

Biz…

Ekonomik Darbe Girişimi'ne karşı çıkışın coşturduğu salonu izlerken…

Sürekli olarak kendisini yenilemeyi başarmış, aktif, dinamik bir iktidar partisine sahip memleketimizin…

Şöyle…

Ne yaptığını, ne söylediğini bilen bir "Ana Muhalefet Partisi"ne olan ihtiyacının ne kadar büyük olduğunu düşündük…

Liglerinde güçlü takımların bulunduğu ülkeler, "futbolda" daha başarılı oluyor, misal!..