13 Şubat'ta vizyona giren "Kod Adı. K.O.Z" sinema filmi bu bağlamda adından çok söz ettireceğe benziyor. Zira filmin yönetmeni Celal Çimen'in "Film, devlet düşmanlarının iç yüzünü ortaya çıkarmayı amaçlıyor" demesi filmin bu mücadeleyi konu ettiğini baştan seyircilere aktarıyor. Filmi izledikten sonra "Kod Adı: K.O.Z." filminin amacına kısmen de olsa ulaştığını söyleyebilir miyiz bilemem. Çünkü anlatacak daha çok şey var. Son bir buçuk yıldır ülke gündemini meşgul eden meşhur adıyla "Paralel Devlet"in devlet içerisine yerleşerek nasıl geliştiğini anlatmaya bir film yetmez. Zira filmde sahnelenen her olaydan bir sinema filmi çıkabileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Baştan söyleyeyim bende yönetmenle hem fikir olduğum için "Kod Adı: K.O.Z." filminin analizini yaparken tarafsız olamayarak klasik bir sinema eleştirisinde bulunmayacağım.

Siz bakmayın "bir sinema filmi gibi olmamış, dizi film gibi olmuş, Kurtlar Vadisi'ndeki bir bölümü seyreder gibi seyrettik" veya "bu kadar propagandist bir film olmaz" diyenlere. Bir sanat filmi izleme niyetiyle gitmediğim bir filmden muhteşemlik beklemiyordum. Gönül isterdi ki hepsi bir arada olsun. Hem sanatsal hem kurgusal hem de teknik yönden mükemmel olsun. Tabi ki filmin hataları var. Özellikle kurguda hatalar var. Gerçek hayatta olayları yakından takip ettiğim için filmdeki sahne geçişlerini yerli yerine oturtmada bir zorluk çekmedim. Ama olayları (7 Şubat, 17-25 Aralık darbe girişimleri) hiç bilmeyen kişilere anlatır gibi zaman sıralamasına göre bir anlatım ve kurgu olsaydı çok daha güzel olurdu. Ama sinema yapmayı öğreneceğiz inşallah deyip bu konuya nokta koyuyorum.

Film hakkında acımasız eleştirileri! yapanlar, zaten devlet umurlarında olmadığı gibi bugüne kadar devlet, din, millet düşmanı olan en propagandist Yeşilçam filmlerini göklere çıkarmayı ihmal etmezler. Ayrıca Hollywood sinema sektörünün insanları eğlendirmek için mi kurulduğunu veya sanat için mi her yıl milyonlarca dolar harcayarak film çektiğini sanıyorsunuz. Bir Steven Spielberg olmasaydı Yahudi soykırımını bütün dünya nasıl bilecekti. Bir "Piyanist" filmi, bir "Schindler'in Listesi" kadar etkili bir film varmı, nazilerin Yahudilere yaptığını anlatan. Keza Yeşilçam da öyle. "Yol", Sürü", "Devrim Arabaları", "Zincirbozan", hatta bütün Kemal Sunal filmleri bile buram buram propagandadır. Bu yüzden "Kod Adı: K.O.Z" filminin aşırı! propagandist bulup itibarsızlaştırmaya çalışmak filme haksızlık olur.

Gelelim filme… Her şey devletin en gizli kurumu olan istihbarat biriminin başında olan kişinin Başbakan tarafından değiştirilmesiyle başlar. Devletin bütün kurumlarına -emniyet, yargı, borsa, finans, üniversite ve diğer eğitim kurumları- yerleşmiş ve örümcek ağı gibi masonik bir yapılaşma şeklinde gelişerek paralel bir devlet yapısı oluşturmuş bir şebeke söz konusudur. Bu şebekenin kuruluşu çok eskiye dayanmaktadır. 60 yıllık bir yapılanmadan söz edilmektedir. Bu yapılanmaTürkiye'deki yapılaşmasını tamamladığını düşünerek dünyaya açılmaya karar verir. Ama bu dış yapılanmasının bir bedeli olacaktır. Bu bedel Büyük Britanya'nın emri üzerine Türkiye'de bulunan bütün kurumları ellerine geçirmekten ve onların hizmetine sunmaktan geçmektedir. İlk iş İstanbul Borsa'sının yerli yazılımı yerine İngilizlerin oluşturduğu ve Türk ekonomisini çökertmeyi amaçlayan bir yazılımı yerleştirmektir. Buna "Faiz Lobisi" deniyor. Bunu reddeden borsacı ve iş adamlarına ise eline şantaj dolu yeşil dosyalar verip istediklerini yaptırıyorlar. Yani anlayacağınız şebekeyi yöneten Mehdi denilen zatın emirlerini yerine getirmek için her yol mübahtır! Hatta bu yolda abiler ve ablalar ne emredilirse uymak zorundadırlar.

Dünyanın hemen hemen her yerinde okullar açar paralel yapı. Ama bu okullar aslında bir maskedir. Mehdi ve adamları –imamları!- din kisvesi altında halktan büyük paralar toplayıp finansını sağlayıp bu yolda her türlü hile, desise, takiyye yapmaktan geri durmaz. Kendi yolunda engel olarak gördüğü emniyet müdürü, yargıç, hakim, gazeteci, parti başkanı -ki filmde bir helikopter kazası organize edilip suikasta kurban gitme sahnesi var- kim varsa öldürmekten veya şantajla susturmaktan çekinmez. Yetmiyor ülkede kaos yaratıp marjinal gruplara eylem yaptırıp halkı hükümete karşı kışkırtmaktan geri durmuyor. Hatta Gezi Olaylarında polislere çadırları yakın talimatı verip yasadışı örgütlerin şehre girmesini sağlıyor. Emniyetin mehdi yanlısı polisleri tarafından ele geçirildiğini farkeden vatansever polisler arasında bir karşılaşma bir hesaplaşma sahnesi varki görülmeye değer. Mehdi diye adlandırılan kişiye olan bağlılık o kadar güçlüdür ki emniyetteki karşıt görüşlü polislerinin birbirlerine nasıl silah çekme durumuna geldiğini görüyoruz filmde...

Dünyada "Arap Baharı" denilen ama aslında "Azap Baharı" na dönen ayaklanmaların benzeri Türkiye üzerinde denenmiş ama tutmamıştır. Bir slayt gösterisinde diğer ülkelerdeki kargaşa ve kaos gösterilirken Türkiye'de neden başarıya ulaşamadığına kızan Büyük Britanya ise bu duruma çok sinirlenip iyice sıkıştırdığı Mehdi'nin has adamlarını daha fazla olay çıkarması için yönlendirirken okullarını kapatmakla tehdit etmekten geri durmaz. Düzmece bir ifade alma oyunuyla istihbarat başkanını tutuklamaya kalkan Mehdi'nin emniyet imamı, Başbakan'ın ameliyat olduğu esnada bunu gerçekleştirmek üzereyken Başbakanlığa ait emniyet güçleri tarafından püskürtülür. "Korkaklar ölmemek için emir alır cesurlar ise ölmek için" diyen istihbarat başkanı ise son noktayı koyar.

Aileleri paramparça eden, kardeşi kardeşe vurduran, devletin en hassas noktalarını çalışmaz duruma getirmeye çalışan paralel ihanet çetesi durmayıp yeni planların peşine düşmüştür. Film Başbakan'a düzenlenen gerçekleşip gerçekleşmediği belli olmayan bir suikast sahnesiyle son bulur. Buradan yola çıkarak ülkeyi bu kadar hezimete sürükleyen bir hocanın! Mehdi mi Deccal mi olduğu sorusunu kendinize sormadan edemiyorsunuz. Aslında bir film değil yakın tarihimize ait adeta bir belgesel izleyeceğinizi ve anlatılanları değil gerçekleri öğreneceğiniz bir film olmuş kanımca "Kod Adı K.O.Z." Ve biz bu filmi hala izlemeye devam ediyoruz. ki aranan Deccal yok olana dek...

Muhabir: Yazar Silinmiş