Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Buradan Meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isterim: Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz.
Bu meyanda bazı muhalefet partilerinin tahrikleriyle zihinlerinde soru işareti oluşan vatandaşlarımız varsa, hepsi müsterih olsun. Özellikle şehitlerimizin muhterem aileleri ve gazilerimiz bilsinler ki, onların aziz hatıralarına gölge düşürecek hiçbir adımın atılmasına ne hükümet olarak biz, ne Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi, ne de bu Yüce Meclis müsaade edecektir.
Hedefimiz terörün bitmesi, kardeşliğin kuvvetlendirilmesidir. Adımlarımızı sadece ve sadece bu hedefe yönelik atıyoruz. Terörsüz Türkiye idealimizin en önemli merkezi hiç kuşku yok ki burası, yani Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Meclis çatısı altında Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu siyasi partilerimizin kahir ekseriyetinin temsilcileri ile çalışmalarına başlamış, şu ana kadar da 12 toplantı yapmıştır. Komisyon çalışmalarını tamamladığında şüphesiz elimizde çok önemli doneler olacaktır. Komisyonda dile getirilen önerilerin istişare ve uzlaşma neticesinde hayata geçirilmesi bir sonraki aşamayı teşkil edecektir.
Burada mühim olan, Türkiye'nin yerli, milli, çözüm odaklı siyasi partilerinin böyle hayati bir mesele için yük alması, aynı komisyon çatısı altında buluşması, konuşması, birbirini saygıyla dinlemesi, istişareler yapmasıdır. Bu, ülkemiz demokrasisi adına umutlarımızı büyüten çok müstesna bir kazanımdır.
Bu komisyonda göstermiştir ki silahla çözüm olmaz. Sıkılı yumruklarla musafaha yapılmaz. Her şey saygı çerçevesinde konuşulabilir, tartışılabilir, istişare edilebilir. Komisyonun toplanıp her konuyu açıklıkla ve açık yüreklilikle istişare etmesi, Türkiye'nin zararına değil, hiç tartışmasız yararınadır. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonumuz işte bu olgunluğu sergilemiş, Türkiye'nin de bu olgunluğa eriştiğinin en güzel delili olmuştur.
Bu vesileyle komisyonumuzun değerli üyelerine, çalışanlarına da teşekkür ediyor, bundan sonraki oturumlarında başarılar diliyorum.
Değerli milletvekillerimiz, Türkiye oluşan bu huzur ve güvenlik iklimini en güçlü şekilde muhafaza edecektir. 86 milyonun bir, beraber ve kardeş olduğu bir Türkiye enerjisini terörle mücadele için değil, refah için seferber edecektir. Her alanda elde edilen başarılar terörsüz Türkiye ortamında pekişecek, kuvvetlenecek, inşallah yeni atılımlara fırsat oluşturacaktır.
Şu hususun altını özellikle çizmekte fayda görüyorum: Türkiye'nin güvenliği ile yakından alakalı meselelerde atacağımız adımlar, oluşan huzur ve kardeşlik ikliminden tamamen ayrı tutulmalıdır. Türkiye, Türkiye içindeki Kürtlerin anavatanı olduğu kadar Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerin de en büyük, en samimi, en güvenilir hamisidir, kardeşidir, son günlerde kapısı çalınan ilk sığınağıdır. Bu, yüzyıllardır olduğu gibi bugün de, yarın da böyledir. İnşallah hiçbir zaman değişmeyecektir.
Sınırlarımızın ötesindeki Kürt kardeşlerimizin, bir takım terör örgütlerinin baskılarıyla Türk, Kürt, Arap, genel olarak Müslüman düşmanı bir takım ülke ve odaklar tarafından istismar edilmesine asla rıza göstermeyiz. En başından itibaren Suriye’nin toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bugün de Suriye'nin bölünme planlarının en güçlü şekilde karşısındayız.
Gerek Suriye'nin toprak bütünlüğünü temin etmek, gerekse sınırlarımızın ötesinde herhangi bir terör oluşumunu engellemek amacıyla diplomasinin tüm kanallarını devreye almış durumdayız. Bu kanalları kullanmayı sabırla, samimiyetle ve sağduyuyla sürdürüyoruz. Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa Türkiye'nin pozisyonu da, politikası da bellidir. Türkiye, Suriye'de bir dejavu yaşanmasına izin vermeyecektir.
'Her sorunu çözer, her oyunu bozarız'
Bu irkeli tavrımız, Kürt kardeşlerimiz dâhil, Suriye halkının aleyhine değil; tam tersine onların lehinedir. Bölgemizi terör belasından kurtarmaya dönük bir tavırdır. Tekrar altını çizerek söylüyorum: Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Nusayri… Etnik köken, dil, mezhep ayrımı yapmadan hepimiz ortak bir geleceğin yolcularıyız. Bu yolculukta bizim ezeli ve ebedi kardeşliğimiz, evelallah her türlü engeli aşacak kudrettedir.
Aklıselim ile hareket edildiğinde, bin yıllık ortak maziden beslenen bir gelecek tasavvuruyla yaklaşıldığında evelallah her sorunu çözer, her oyunu bozarız. Biz birbirimize bir duvarın tuğlaları gibi kenetlendiğimizde, bölgedeki sıkıntılar tek tek çözülecek, bölge kalıcı barış ve huzura kavuşacaktır. Aramıza simsarların girmesine göz yumduğumuzda ise coğrafyamızda kan, gözyaşı, çatışma, zulüm eksik olmayacaktır.
Nasıl ki Türk, Kürt, Arap Sultan Alparslan'ın, Selahaddin Eyyubi'nin, Sultan Fatih'in ordusunda omuz omuza verip zaferler kazandıysa; nasıl ki Çanakkale'de Türk, Kürt, Arap birlikte İslam toprağını kahramanca savunduysa; inşallah yarın da ebediyen Türk-Kürt-Arap ittifakı coğrafyanın barışını, huzurunu, kalkınmasını, refahını birlikte temin ve tahkim edecektir.




