Yazar Yusuf Kaplan, bir yazısında ABD başkanı Trump’un Arap ülkeleri ziyaretinde özellikle karşılama töreninde beyaz elbise giymiş kadınların başörtülerini açmış bir vaziyette saçlarını sağa sola çevirmelerine dikkat çekmiştir. Kaplan, Arap kadınlarının bu hâli ve hele yabancı bir erkeğin karşısında saçlarını açmasına içerlenmişti. Yazar, gördüğü manzarayı şu cümlelerle ifade etmişti.
“Araplar hızla İslam’ı terk edecekler, diyordum. Şu rezilliğe bakın… Birleşmiş Arap Emirlikleri, uşağı olduğu Trump’ı nasıl karşılıyor. Kadınlarını bu kadar aşağılık duruma düşüren bir toplum iflah olmaz.”
Yusuf Kaplan’ın Araplara yönelik eleştirisi aslında bütün Araplara yapılan bir eleştiri olmasa gerek. Şayet kendisi öyle düşünüyorsa ona “Kral Çıplak” hikâyesini yeniden okuyup yorumlamasını tavsiye edebilirim. Bugün Gazze dışında, Biraz da Yemen’i de başkaldırısından dolayı hesaba katarsak dünyanın bütün geri kalan kısmının tutsak ve esir olduğu ortadadır. Şapka elimizdedir. Önümüze bakmaktan başka çareler düşünmeliyiz. Düşünürler, fikir adamları zor zamanlarda elini taşın altına koyması gereken insanlardır.
Yusuf Kaplan’a nispet olacak ama bugün dünya Gazze’nin şahsında, Filistin’in şahsında hızlı bir şekilde İslam’a geçiyor. Doğrusu da budur. İslamiyet kimsenin tekelinde değil. Okuduğumuz efsaneler, dinlediğimiz masallar bize atalar dinini çağırsa da biz İslam’ın evrensel çağırısını yinelemeliyiz. Bir Arap atasözünde Kuran-ı Kerim; Hicaz’da indi, Mısır’da okundu ve İstanbul’da yazıldı sözü meşhurdur.
Batılı sosyologlar İslam’ın, dünyada en hızla yayılan bir din olmasını şu nedene bağlıyor. İşgal edilmiş İslam topraklarında zorunlu göçe tabi tutulan insanlar ve bunların doğurganlık oranlarının fazla olmasına bağlıyor. Bu bilgi kısmen doğrudur. Ama Batılı sosyologların görmediği bir şey daha vardır. O da yukarıda belirttiğimiz gibi Batılıların özellikle Amerika’da, Avrupa’da insanların Filistinlilerin şahsında İslam’a geçiyor olmasıdır.
Buna bir somut örnek verelim. Yakın zamanda ABD'de yaşayan ve bu ülkenin vatandaşı olan Nefertari Moonn, İsrail'in iki yıldır Gazze'ye yaptığı saldırılara karşılık Filistinlilerin inançlarına bağlılığı ve duruşundan etkilenip Müslüman olmuş binlerce Amerikalıdan birisidir. Nefertari Moonn "Filistinlilerin yaşadığı tüm bu yıkıma, işgale, soykırıma rağmen hâlâ Allah'a inandığını, yakardığını ve gülerek dualar ettiğini görünce Müslüman oldum diyor. (Amerikalı deyince biz de Yusuf Kaplan’ın hatasına düştük. ABD ile Amerika bir değil. Brezilya ve Venezuela’yı aynı kıtada bulunuyor diye ABD ile bir tutamayız. Tıpkı BEA gibi. )
Gelelim saçını başını açmış bu Arap kadınlarına… Kimilerine göre BEA’li kadınların Trump’ı karşılama töreni Araplar’da Cahiliye döneminin bir seremonisidir. Kimilerine göre bu kadınlar, Trump için saçımızı sana süpürge ediyoruz, demektedir. Çağrı filminde de buna benzer bir seremoni vardı. Ama bu manzarayı arşivleri tarayanlar bilirler. Bu manzara bana, 1932’de ülkemizde yapılan güzellik yarışmasında “Keriman Halis’in Türkiye güzeli seçildiği olayı hatırlattı. O zamanlardan bu zamanlara. Başörtüsünden başını açan Avrupa güzellerine ne diyeceğiz. Allah’tan bu Batıseverciler, başörtülü birini güzellik kraliçesi seçmediler. Farkında olsalar bunu da yaparlar. Allah ıslah etsin.
Şimdi sözüm Yusuf Kaplan’ın şahsında ülkemizdeki düşünürleredir. Siz Arapların hızlı bir şekilde İslam’dan uzaklaşacaklarını, İslam’ı terk edeceklerini söylüyorsunuz. Oysa bunların İslam’ı terk edebilmeleri için önce Müslüman olmaları gerekmez mi? (Yusuf Kaplan'ın bahsettiği Araplar)
Şimdi Trump, Azerbaycan’a gitse aynı senaryo orada da olacak. Nitekim İsrail Cumhurbaşkanı oraya gitti. Bizim kendimize yakın gördüğümüz Macaristan öyle değil mi. İsrail başbakanını ağırladı. Trump; Özbekistan’a gitse, Kazakistan’a gitse buralardaki gibi manzara ile karşılaşmayacak mıyız?
İstanbul’a gelemedi Trump. Bir bilek güreşimiz devam ediyor onunla, onlarla. İsrail’in tasmasını bağla öyle gel dediğimiz için gelmedi, gelemedi.