15 Temmuz'u FETÖ'ye vurulmuş bir darbe olarak görenler pek yakında yine yanıldıklarını anladığında iş işten geçmiş olacak.

15 Temmuz, FETÖ'nün deşifre olmasından öte 250 yıllık sinsi İngiliz işgalinin suçüstü olmuş halidir.

İslam ümmetini topla tüfekle dağıtıp kontrol altına alamayacağını anlayan ehli salip Hindistan'ın işgalinden itibaren İslam ümmetini çökertmek ve etkisiz kılma adına bir çok araştırma yaptı ve tedbirler aldı.

Nihayet 1700'lü yıllarda Müslümanlarla onlara güç ve kuvvet veren, birliklerini sağlayan Kur'an ile aralarını açmadıktan sonra galip gelmenin imkansızlığını fark etti.

Bu uğurda İngiliz liderliğinde haçlı batı danışıklı bir şekilde İslam ümmetini çökertecek bilimsel araştırmalara girişti.

Kürsüler kurdu.

Antropoloji denen bilim dalı işte bu bilimsel çalışmaların ürünü olarak ortaya çıktı.

Özellikle İngilizlerin liderliğini yaptığı bu çalışmaların merkezinde her zaman olduğu gibi Kilise ve sömürge faaliyetlerine alet edilen bilim el ele verdi.

Ve tarihin en etkin fitne hareketi İslam topraklarında ağır ağır kök salmaya başladı.

Oryantalist adı verilen papazlar küçük yaşlarda İslam topraklarında özel bir eğitim ve öğretimle yetiştirilmeye başlandı.

Yetiştirilen bu papazlar İslam'ın künhüne vakıf, Kur'an ve Hadis konusunda uzman olduğu gibi içinde yetiştiği toplumun örf ve adetlerine de oldukça hakimdi.

Oryantalistlerin liderliğini yaptığı bu cemaatler başkasıyla değil sadece Müslümanlarla savaşır şekilde yoluna devam etti.

Öylesine bir propaganda yapıyorlardı ki görüntüde düşmanları İngiliz, Fransız, İtalyan haçlı güçleri idi. Lakin işgalci güçler sözde hedef gösterilirken Osmanlı hanedanlığı ve daha sonraki süreçte batının çıkarlarına alet olmayan her yönetim bu cemaatlerin hedefi haline geldi.

Görüntü gavur düşmanlığı ile oluşturulmuş ise de işlevsel olarak bu cemaatlerin tamamı, kendi devletinin haini ve İslam düşmanı idi.

Batının çıkarlarına hizmet eden hükümetler döneminde "Aman! Cemaat zarar görmesin. Kazanımlarımız yok olmasın…" deyip milletin direncini kırılırken, İslam'a hizmet eden hükümetleri ise "Kur'an düşmanı! Dini siyasete alet ediyor. Bakmayın bunların Müslüman geçindiğine! Hepsi haçlı maşası…" gibi yaftalarla müntesiplerinin gözünde aşağılamaktan geri durmuyorlardı.

En büyük düşmanları ilim ehli olan İmam Hatip, İlahiyat ve Diyanet camiası idi.

Kim Kur'an'a ve ona tabi ve uygun olan sahih sünneti savunuyor, millete gerçekleri anlatıyor, ümmetin birliğine çalışıyorsa bu hainler, sahip oldukları medya gücü ve geniş kadroları ile o kimseyi bir anda "Kur'ancı, mealci, vehhabi, selefi, modernist, reformcu…" yaftaları ile susturup pasivize ediyordu.

Algı operasyonunda bu İngiliz cemaatleri o derece mahirlerdi ki bir Müslüman'ın tek ve biricik kaynağı Kur'an'ı Kerim'e çağırmasını dahi fitne olarak niteleyebiliyorlardı.

Kendileri gırtlaklarına kadar bid'at ve hurafeye batmışken ümmetin dışladığı bir elin beş parmağını geçmeyen birkaç akademisyenden hareketle Kur'an'a çağıran herkesi hadis inkarcısı ilan etmekten geri durmuyorlardı.

İşte bu sürecin bir parçası olarak FETÖ ortaya çıktı. Lakin diğer İngiliz cemaatleri hala ayakta ve etkin konumdalar.

Kardeşleri olan FETÖ'nün deşifre olması ile görüntüde FETÖ'ye vurur gibi yapsalar da ilke ve işlevde aynı cemaatler hala ümmetin himmet ve çocuklarını telef etmeye devam ediyor.

Senei devriyesini yaşadığımız bu gün Müslümanlar hala büyük bir oyuna alet olduklarının farkında bile değiller.

FETÖ ile meşgul edilen Müslümanlar, FETÖ'nün kardeş cemaatlerinin yaptıkları güçlü propaganda ile diğer İngiliz cemaatlerini İslam'ın hamisi olarak görme ve gösterme eğilimindedirler.

Din Allah'ındır. Ve bu dinin emanetçisi biz Müslümanlar ümmet şuuru ile donatılmayan, ümmeti parçalayan ve bunu yaparken de olabildiğince Kur'an'dan uzak duran sözde Hadisçi bu cemaatlere karşı bilinçlenmek zorundayız.

Bu cemaatlerin tuzağına düşmemek için Müslümanlar öncelikle Kur'an ve sünneti birbirinin alternatifi görmeden kavli ve kevni ayetleri bir arada ilmi bir akılla algılamalıdır.

Seyretme ve duymaya dayalı dini yaşantıyı bırakıp "Oku" emrine dayalı, düşünme ve araştırmaya dayalı bir dini, hayatımıza hakim kılmak zorundayız.

Muhabir: Yazar Silinmiş