Gıybet'in Anlamı ve Tarifi

Gıybet duyduğu zaman insanın hoşuna gitmeyen, gıyabında yapılan konuşmadır. Söylemiş olduğun şey, ister bedeninde, ister nesebinde, ister ahlakında, ister fiilinde, ister zihninde, ister bün-yesinde olsun hiçbir fark yoktur. Hatta elbisesinde, evinde ve bineğinde bile hoşuna gitmeyen bir eksikliği belirtsen yine gıybet olur.
Bedene gelince, gözündeki zayıflığı, şaşılığı, başındaki kelliği, boyunun kısa veya uzunluğunu, renginin siyahlığı ve sarılığını belirtmek gibidir. Nasıl olursa olsun, kişinin kendisiyle vasıflanabileceği düşünülen ve söylenildiği takdirde hoşuna gitmeyen her söz gıybete dahildir.

Nesebe gelince, 'Babası Nebtî (çiftçi, ziraatçı) veya Hindli'dir' veya 'hasis' veya 'ayakkabı tamircisi' veya 'çöpçü' gibi kişinin hoşuna gitmeyen herhangi bir vasfını söylemendir.

Ahlaka gelince, 'O kötü ahlaklıdır, cimridir, gururludur, riyakardır. Fazla öfkeli, korkak, aciz, zayıf kalpli, mütehevvir ve benzeri ahlaklıdır!' demek de gıybettir.

Dil ile ilgili fiillerine gelince, 'O hırsız, yalancı, içkici, hain, zalim, namaz hususunda gevşek, zekat hususunda küstah veya güzel rükû yapmaz, güzel secde etmez, necasetlerden korunmaz veya anne ve babasına karşı itaatkar değildir veya zekatı yerine sarfetmiyor veya zekatı güzelce taksim etmeyi beceremiyor veya orucunu kadınlarla müstehcen konuşmaktan, gıybet yapmaktan, halkın namusuna saldırmaktan korumuyor' demek de gıybettir.

Dünya ile ilgili fiiline gelince, 'O az edeplidir. Halk hakkında küstahtır veya hiç kin senin kendi üzerinde hakkı olduğunu görmediği gibi, kendi nefsinin herkeste hakkı olduğunu sanar veya fazla konuşur. Fazla er, fazla uyur. Uyku vakti olmayan vakitlerde uyur, uygun olmayan yerlerde oturur' demek de gıybettir. Elbisesinde ise 'Onun yenleri pek geniştir. Eteği uzun, elbisesi kir-lidir' demek de gıybettir. Bir grup 'Din hususunda gıybet yoktur. Çünkü din hususunda başkasını kötüleyen bir kimse Allah'ın kötülediğini kötülüyor demektir. Bu bakımdan başkasını günahlarıyla zikredip o günahlarından dolayı kötülemek caizdir' demişler ve delil olarak şu rivayeti öne sürmüşlerdir: Hz. Peygamber'e (s.a) bir kadından sözedilerek onun fazla saliha ve fazla oruç tutan olduğu söylendi. Fakat 'kadın diliyle komşularına eziyet veriyor' da denildi. Hz. Peygamber de cevap olarak şöyle buyurdu:
O ateştedir.219

Yine Hz. Peygamber'in yanında başka bir kadından söz edilerek, onun cimri olduğu söylendi. Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurdu:
Böyle olduktan sonra onun hayrı nerede kalır?220

Bu (kadının cimri olduğuna dair) söz, bozuk bir sözdür. Çünkü ashab-ı kiram, Hz, Peygamber'den ahkamı sormaya muhtaç olduklarından dolayı gelip Hz. Peygamber'e böyle şeyleri soruyorlardı. Onların gayeleri sözü edilen adamı tenkid değildi ve Hz. Peygamberin meclisinden başka bir mecliste de böyle bir şeye ihtiyaç yoktu. Bizim elimizdeki delil, ümmetin icmaıdır. Ümmet, başkasını, hoşuna gitmeyecek bir vasıfla anan kimsenin gıybetçi olduğunda ittifak etmiştir. Çünkü böyle bir kimse Hz. Peygamberin gıybet tarifinde belirttiği hükme dahil olur. Bütün bu konularda doğru olduğu halde gıybet eden bir kimse gıybetçidir, rabbine isyan etmiştir ve kardeşinin etini yemiş gibidir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

-Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?

-Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.

-Gıybet kardeşinin hoşuna gitmediği bir vasıfla onu zikretmendir.

-Acaba benim dediğim kardeşimde varsa?

-Eğer senin dediğin kardeşinde varsa, onun gıybetini yapmış olursun. Eğer dediğin kendisinde yoksa ona iftira etmiş olursun.221

Muaz b. Cebel şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber'in yanında bir kişinin bahsi geçti. Ashab 'O çok aciz bir kimsedir!' dedi. Buna karşılık Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

-Siz kardeşinizin gıybetini yaptınız!

-Biz onda olanı söyledik!

-Eğer onda olmayanı söyleseydiniz kendisine iftira etmiş olurdunuz.222

Huzeyfe Hz. Âişe'nin şöyle dediğini rivayet eder: Hz. Âişe, Hz, Peygamber'in yanında bir kadından bahsetti ve dedi ki: 'O kısa boyludur'. Bunun üzerine Hz. Peygamber Âişe ye şöyle dedi:
Sen onun gıybetini yapmış oldun!223

Hasan Basrî şöyle demiştir: Başkasından bahsetmek üç kısma ayrılır:
1.Gıybet
2.Bühtan
3.İfk (iftira)

Bunların hepsi Allah'ın Kitabı'nda zikredilmiştir. Bu bakımdan gıybet; kişide olanı söylemendir, bühtan kişide olmayanı söylemendir. İfk ise, kulağa geleni söylemendir!

İbn Şîrîn bir kişiden bahsederken şöyle demiştir: 'O siyah kişi...' Sonra Allah'tan bağışlanma diledi ve 'Ben gıybet yapmış olduğum kanaatindeyim' dedi. İbn Şîrîn, İbrahim Nehaî'den bahsederken elini gözünün üzerine koyup öyle konuştu, kör İbrahim demedi.

Hz. Âişe şöyle demiştir: 'Sakın hiçbiriniz başkasının gıybetini yapmasın! Çünkü ben bir ara Hz. Peygamber'in yanında iken bir kadın için 'Şu kadın ne kadar da uzun etekli imiş!' dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber bana dedi ki: 'At, at!' Ben ağzımdan bir çiğnem et parçası çıkardım.224

219)İbn Hibban, Hakim
220)Haraitî, {Mürsel olarak)
221)Müslim
222)Taberanî
223)İmam Ahmed, Ebu Davud, Tirmizî
224)İbn Ebî Dünya, İbn Merduveyh

Muhabir: Yazar Silinmiş