İslam'da şeytan; gözle görülmeyen fakat varlığı kesin olan, azgınlık ve kötülükte çok ileri giden, kibirli, asi, insanları saptırmaya çalışan cin demektir. Peki şeytan insanın içine girebilir mi? İşte cevabı...

Ali bin Hüseyin'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem Efendimiz'in muhterem zevcesi Safiyye binti Huyey ona şöyle haber vermiştir:

Nebî, Mescid'de itikafa girmişti. Hanımları ziyaretine gittiler. Bir müddet sonra yanından ayrılmak istediler. Efendimiz Safiyye binti Huyey'e:

"–Sen acele etme, ben de seninle geleyim" buyurdu.

Çünkü o, (biraz uzakta bulunan ve) daha sonra Üsame bin Zeyd'e verilen evde oturuyordu. Nebiyy-i Ekrem, evine götürmek için onunla birlikte dışarı çıktı. O esnada Ensar'dan iki kişiyle karşılaştı. Onlar Peygamber Efendimiz'e baktılar, (ailesinin yanında olduğunu görünce biraz hızlanarak) geçip gittiler.

Nebiyy-i Ekrem onlara:

"–Yavaş olun, bu kadın Safiyye bint-i Huyey'dir" buyurdu.

Onlar da:

"–Sübhanellah, ey Allah'ın Resûlü! (Sizin hakkınızda nasıl yanlış şeyler düşünebiliriz)" dediler.

Resûlullah de onlara:

"–Şeytan insanın vücudunda kanın akışı gibi dolaşır. Onun sizin kalbinize bir şüphe atmasından korktum"buyurdu. (Buharî, İ'tikaf, 11. Ayrıca bkz. Buharî, Bed'ü'l-Halk, 11; Ahkam, 21; Müslim, Selam, 23-25; Ebû Davûd, Savm, 79; Edeb, 81; İbn-i Mace, Sıyam, 65)

ŞEYTAN İNSANIN İÇİNE GİREBİLİR Mİ?

Yukarıdaki hadisimizde, şeytanın damardaki kan gibi insanın içinde dolaştığı, yani onu aldatma ve tesiri altına alma imkanına sahip olduğu ve bunun için çok çalışarak her türlü fırsatı değerlendirdiği haber verilmektedir. Ancak bu durum, onun her istediğini yapabileceği anlamına gelmez. Cenab-ı Hak her ne kadar imtihan îcabı ona mühlet ve bazı imkanlar vermişse de sınırsız bir kuvvet ve salahiyet vermemiştir. Aslında onun tuzakları çok zayıftır. Ancak insan nefsi günahlara heves ettiği için, onlara kendiliğinden kapılıp gider. Şeytan sadece günahları süslü gösterip davet eder, insan da çoğu zaman yanlışlığını bilerek onlara düşer.

Hadisimizde şeytanın boş durmayıp her fırsatta vesvese verdiği anlatılmak istenmektedir. Bu sebeple insanın bu ezelî düşmanına karşı dikkatli ve uyanık olması îcab eder. Bir mü'min, insanların yanlış anlayacağı davranışlardan sakınmalı ve töhmet mahallerinde bulunmamaya îtina göstermelidir. Bununla birlikte kendisi de insanların bazı hareketleri sebebiyle hemen zanna kapılmamalı, işin aslını iyice öğrenmeden karar vermemelidir. Yanlış anlaşılmaya müsait hususlarda açıklama yapmalı ve dikkatli davranmalıdır. Efendimiz bu hususta bizlere çok güzel bir usûl ve metod talim etmiştir.

Şeytanı ağlatıp uzaklaştıran amel

Muhabir: Yazar Silinmiş