Mehmet Ali Tekin
12 Eylül Askeri darbesi, yakın tarihimizin önemli kırılma noktalarından birisidir.
Emperyalist Batı ve ABD, 12 Eylül öncesinde gençlik kesimini birbirine kırdırmak için, çok fazla uğraş vermedi…
Yerli uşakları vasıtasıyla gençlik, sağ ve sol olarak ikiye bölünmüş; sağcılar solcuları, Komünizmin uşağı olmakla; solcular da sağcıları, ABD uşağı olmakla suçluyordu…
İslamcılar da, her iki tarafı, batılın uşaklığını yaptıklarını söyleyerek; oyuna gelmemek için, olaylara pek karışmıyordu.
Fakat zaman zaman, hem sağcı ülkücülerin, hem de solcu Komünistlerin, saldırılarına maruz kalıyorlar ve kendilerini savunmak için, yer yer de olsa, olaylara karışıyorlardı…
İslamcılar Filistin'de, Filipinler ve Moro'da, Eritre'de, Keşmir'de mücadele veren Müslümanların seslerini, Türkiye kamuoyuna duyurmak için de, gayret gösteriyorlardı…
27 Nisan 1978'de, Afganistan'da Komünistler darbe yaparak, Muhammed Davut Han'ı ve ailesini öldürdüler…
Darbeci subaylar, daha önce Davut Han tarafından hapse atılan Nur Muhammed Taraki'yi Devlet Başkanlığına getirdiler ve ülkenin adını da, Afganistan Demokratik Cumhuriyeti olarak değiştirdiler…
Taraki, ilk iş olarak Sovyetler Birliği ile bir dostluk anlaşması imzaladı…
Bu darbenin ardından, Afganistan'daki Müslüman halkın bir kısmı, özellikle de Nuristan bölgesinde, Taraki'ye karşı ayaklandı…
Taraki'nin Afganistan'da darbe ile başa geçmesinden sonra Afganistan, Türkiye Müslümanlarının gündemine girmeye başladı.
16 Eylül 1979 tarihinde, Taraki'nin yardımcılarından Hafizullah Amin, Taraki'ye karşı bir darbe yaptı ve Taraki'yi idam etti…
Hafizullah Amin de ,Müslüman halkın ayaklanmasını durduramadı…
Taraki döneminde imzalanan anlaşmaya dayanarak, Sovyetler Birliği 1979 yılı Aralık ayında, Afganistan'ı işgal etti ve Hafizullah Amin'i idam ederek, yerine Babrak Karmal'ı devlet başkanlığına getirdi…
Afganistan'ın Sovyetler tarafından işgali, Müslüman ülkelerin halklarının ilgisini, buraya yöneltti…
Türkiye İslamcı gençliğinin de, tüm dikkatlerinin, Afganistan üzerine yöneldiğini gördük…
Birçok İslamcı genç için Afganistan'a gidip cihad etme, bir hülya haline geldi…
Afganistan cihadı, gençlerin rüyalarına girmeye başladı…
Binlerce genç, Afganistan'a gitmek için arayışlara girdi…
12 Eylül darbesinin gerçekleşmesiyle, bu gençlerin birçoğu tutuklanıp hapishanelere atıldılar…
Birçokları da, abondone olmuş boksör gibi savruldular…
Parantez içinde bir hatırlatma…
Mavera Dergisi yöneticilerinden Erdem Beyazıd ve Ahmet Beyazıd, Yücel Çakmaklı, Şenol Demiröz, Necdet Taşçıoğlu ve kameraman Çetin Tunca'dan oluşan bir ekip 1981 Temmuz ayında Afganistan'a belgesel çekimi için gittiler… Ve 4 aylık bir çalışmadan sonra, Türkiye'ye döndüler…
Erdem Beyazıt, bu yolculuğu Mavera Dergisi'nde yayınladı…
Bu savrulmalardan bir iki yıl sonra, ilk toparlananlar İran üzerinden Afganistan cihadına katıldılar…
Afganistan cihadına katılan ve ilk şehid olan kardeşlerimiz şunlardır:
BİLAL YALDIZCI -25 Ekim 1987 Afganistan
TEKİNER TAYFUR-10 Ocak 1988 Afganistan
RECEP ŞAHİN-29 Eylül 1989 Afganistan
FUAT ÇAĞLAR-1994 Tacikistan
Bilal Yaldızcı, 1967 yılında İzmir'in Ödemiş İlçesinde dünyaya geldi. İki kızkardeşi vardı ve ailenin erkek tek çocuğuydu.
O dönemde her Müslüman genç gibi O da, Afganistan'a gidip cihad etmeyi hayal ediyordu…
Bilal şehid olduktan sonra, kız kardeşi Zuhal Yaldızcı şunları anlatacaktı:
"Bir gün eve gece yarısı geldi. Hepimiz merak içinde onu bekliyorduk. O ise gayet rahatlıkla, içeriye girdi. Zaten meraktan iyice yorgun düşen annem, ağabeyimi sorularla boğdu. Biz, başına bir şey gelmesinden korkuyorduk. Fakat hiç ummadığımız bir cevapla karşılaştık. "Anneciğim şu anda kabristandan geliyorum. Bu yaptığım şeyi, altı aydır sürekli yapıyorum. Amacım içimdeki ölüm korkusunu yenebilmekti. Gördüm ki, doktoru, avukatı, zengini, fakiri hepsi orada ses çıkarmadan yatıyor." diyordu…
Ağabeyimin şehid olduğu haberi geldikten sonra, müdürlük yaptığı kursun masasında, küçük bir not bulundu: 'Allah'a şükür ölüm korkusunu yendim' diye…"
Tüm şehidlerimizin ruhuna El Fatiha…
