TBMM İçişleri Komisyonu'ndaki 13 ili Büyükşehir kapsamına alan kanun tasarısının görüşmeleri esnasında her nedense Atatürk konusu açılır. BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 'Yurtta sulh cihanda sulh' sözünün Musul örneğinden yola çıkarak bir Türk izolasyonu olduğunu iddia eder ve "bizim eski bakiyemizle ilgilenmeyeceğimizin Atatürkçe ifadesidir" yorumu ile görüşlerini tamamlar. CHP'li milletvekilleri bu açıklamalara tepki gösterince Önder, klasik bir yaklaşım sergileyerek geri adım atar ve Atatürk'ün yüzyılın gördüğü en büyük dehalardan biri olduğunu ortaya atıverir. Bunu, gerçekten böyle inandığı için mi böyle bir takviyede bulunmuş, yoksa tartışma kapansın diye 'Atatürk hakkında kerhen de olsa bir iki övücü söz söyleye vereyim bari" niyetinde mi söylemiş orasını bilmem. Ama İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Atatürk ile ilgili bu ifadeleri biraz tezat bulmuş olacak ki milletvekiline "Çevir Kazı Yanmasın'' diyerek onu daha da kışkırtır. Bu sefer BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan hemen araya girerek, arkadaşını savunurcasına "kazı çevirmeden" dobra dobra "Kimse Atatürk'ü sevmek zorunda da değil. Sever sever, sevmez sevmez'' sözleriyle mert bir duruş sergiler. Aaaa o da ne bu sefer Atatürk'çü MHP'liler devreye girer. Atatürk'ü savunmak yerine çok zekice bir müdahale yöntemine müracaat ederler. Hani uslu ve kurallara itaat etmekte kusursuz davranışlarıyla örnek olan mutî öğrenciler olur ya, nasıl ki yaramaz öğrencileri hemen öğretmenlerine şikayet ederlerse bizim MHP'li milletvekilleri de Altan Tan'ın o aykırı sözleri karşısında hemencecik komisyon başkanına psikolojik baskı uygulayarak, onu göreve davet ederler. Nasıl mı? Tabii ki şu ihtarlarla: "Sayın Başkan müdahale edin, bakınız Atatürk'e hakaret ediyor. Atatürk'ü sevmiyorsa hemen çıksın dışarıya''. Türkiye'de Atatürk tartışmaları işte trajik-komik bir tarzda tam da bu tiyatro havası ile yapılmaktadır. "Atatürk'ü seviyor musun sevmiyor musun söyle bakalım!" Eleştirdiğine göre demek ki sevmiyorsun!". Bununla kalsa yine iyi. "Sevmediğin konuşmalarından ve hatta tavırlarından belli, sevmediğine göre Ata'mıza hakaret ettin" suçlamalarıyla da muhatap olabilirsiniz. Atatürk'e hakaretten dolayı da kolayca hapse atılabilirsiniz. Anlayacağınız Atatürkçülerin elinde çok önemli bir koz ve silah var. Bu tehdit olarak size yeter de artar bile.
Atatürkçülerin Atatürk Sevdasının Dış Yansımaları
İsterseniz komisyonda yaşananları biz senaryo kurgusuyla tamamlayalım. Aslında Atatürk'çü milletvekilleri komisyonda Atatürk'e yan gözle bakan milletvekillerine şu sözlerle de tehdit edebilirlerdi: "Sayın Başkan; bu hain milletvekilleri dolaylı da olsa Atatürk'ü sevmediklerini itiraf ettiler. Bu açıkça bir hakarettir. Atatürk'e resmen hakaret ediyorlar sayın başkanım. Nasıl olur da güzel vatanımızı kurtaran ULU ÖNDERMİZE bu kişiler böyle utanmadan hakaret edebilirler. Biz Atatürkçüler olarak buna müsaade edemeyiz. Ya sevecekler ya da sevecekler. Veya ya sevecekler ya da terk edecekler. Çabucak komisyonu terk etsinler yoksa biz terk ederiz. Ama hayır biz terk etmeyiz çünkü biz Atatürk'ü çok seviyoruz. Onlar ise Atatürk'ümüzü sevmiyorlar. Atatürk'ü sevmeyenleri biz de sevmeyiz. O kadar basit. Biz Atatürk'ü sevmeyenleri hiç sevmeyiz hatta onlardan nefret ederiz. Dindar da olsalar, demokrat da olduklarını söyleseler, Kürt milliyetçisi de olduğunu iddia etseler veya liberal olduklarını da vurgulasalar hiç fark etmez, gözümüzde hepsi birdir. Biz burada kalacağız. Bu vatan bizim, bu meclis bizim. Asıl Atatürk düşmanları bu komisyonu terk etmelidirler, hem millet meclisini hem de bu vatanı. Atatürk Türkiye'sinde Atatürk'ü sevmeyenlere yer yok. Kusura bakmasınlar. Madem ki Türkiye'de yaşıyorlar o zaman bu Cumhuriyeti kurmuş olan Atatürk'ü de sevmek zorundadırlar, yani mecburdurlar. Bu Cumhuriyetin kurulması ve ebediyen yaşaması için ne kadar kanlar döküldü. Bunlar hep boşuna mıydı?! İstiklal Mahkemelerini zamanında boşuna mı kurduk. Orada kelleler boşuna mı kopartıldı. Yani şimdi aynı yöntemlere yeniden mi başvurularım ve başları ezelim?! Yapmayın artık yahu, artık kabul edin… ne demek çoğulculuk, fikir özgürlüğü, eleştiri hakkı, resmi ideoloji, resmi tarih. Biz aptal mıyız, bu demokratik çıkışlarınızla siz aslında Atatürk'e hakaret etmek istiyorsunuz. Ne demek Atatürk'ün siyasî ve insanî boyutunu sadece tartışıyoruz…Hayır efendim, Atatürk'ümüzün ne siyasî ne de insanî boyutunu tartışabilirsiniz. O her alanda bir dahî idi. Tabii onun insanî yönünü ortaya koyarak, şahsî zaaflarını deşifre etmek ve bütün karizmasını beş paralık etmek istiyorsunuz, bilmem içkisine, sigarasına karışıyorsanız, size ne lan…size mi düşmüş bunları kurcalamak. Şimdi de Dersim olayları diyorsunuz, toplu katliam diyorsunuz, İstiklal Mahkemelerinin zulmünden bahsediyorsunuz… ne var bunda tartışılacak yahu,..bütün bunlar devrimlerin oturması ve ulus devletin inşası için şarttı…kafanız halen basmıyor mu?! Devrimleri baltalamaya çalışanların kafasını kırmak vaciptir, farzdır…ne demek devrimleri kabul etmemek…böyle bir hakkınız yok…devrimlere karşı olan mürtecidir…mürtecileri nasıl astık unuttunuz mu? Gerekirse biz başbakanları bile asarız…Atatürkçülük adına her türlü tedbiri almak mübahtır hatta şarttır…Asmak, kesmek, Türk olmayanları asimile etmek, Türkçe ezan okumak, Türkçe namaz kılmak, laik olmak ve Atatürkçü olmak devrimlerin tabii bir sonucudur. Her devirim gibi Atatürk devrimleri de tabii ki kanlı olacaktı. Bu kaçınılmazdı. Üstelik mürtecilerle ancak böyle mücadele edilebilirdi. Yoksa siz de mürtecisiniz?! Bakın halen anlayamadınız. Atatürk devrimlerine karşı çıkmak, Atatürk'e karşı çıkmaktır, Atatürk'e karşı çıkmak onu sevmemek anlamına gelir, onu sevmemek demek ona hakaret etmek demektir. Ona hakaret edenin her türlü medenî hakkı elinden alınır".Değerli okuyucularım; Türk Genelkurmay Başkanlığı'nın 27 Nisan 2007 tarihli resmî basın açıklamasında dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıtözetle ne demişti: "Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün, "Ne mutlu Türküm diyene!" anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır". Büyükanıt bu sözlerle ne söylemek istiyor? Çok açık. Atatürk'ün devrimlerini ve ilkelerini benimsemeyenler, Atatürk'ü sevmeyenlerdir, Atatürk'e hakaret edenlerdir ve dolayısıyla Türkiye'nin ebedî düşmanlarıdır. Öyle ise Türkiye devletinin düşmanı olmak istemiyorsanız ve başınıza bir belanın gelmesini arzu etmiyorsanız ve dışlanmayı da göze alamıyorsanız lütfen Atatürk için, millet için, devlet için, Sakarya için, kendi geleceğiniz için Allah rızası için Atatürk'ü seviniz. Ya da en azından onu seviyormuş gibi görünün.





