İhlas suresi Kuranı Kerim'de 112. sıradadır. Kuranı Kerimin son surelerinden olmasına karşın İhlas suresi iniş sırasına göre 22. suredir. İhlas suresi Mekke döneminde nazil olan surelerdendir. İhlas suresi 4 ayeti kerimedir. İhlas dine içtenlikle bağlanmak anlamına geliyor. İşte İhlas suresi hakkında bilgiler ve İhlas suresinin okunuşu ve anlamı...
İhlas suresi, Mekke döneminde nüzul olmuştur. İhlas suresi, 4 ayettir. İhlas, samimi olmak, dine içtenlikle bağlanmak demektir. Allah'a bu sûrede anlatıldığı şekilde inanan, tevhit inancını tam anlamıyla benimsemiş ihlaslı bir mü'min olacağı için sûre bu adla anılmaktadır.
İHLAS SURESİ HAKKINDA BİLGİLER
İhlas sûresi Mekke'de nazil olmuştur. 4 ayettir. İsmini, İslam dininin esasını teşkil eden tevhîd akîdesinin veciz bir ifadesi olan "İhlas" sözünde alır. "İhlas", dini halis yapmak, şirk bulaşıklarından temizlemek ve sadece Allah'a kulluk etmek demektir. Surenin kaynaklarda tespit edilen yirmiden fazla ismi vardır. Yaygın isimlerinden biri (Kul hüvellahü ehad)dır. Ayrıca (Samed), (Tevhîd), (Esas), (Tecrîd), (Necat), (Velayet), (Mukaşkışe), (Muavvize) isimleriyle de anılır. Mushaf tertîbine göre 112, iniş sırasına göre ise 22. sûredir.
İhlas Suresi Konusu
Cenab-ı Hakk'ın birliği ve en mühim sıfatları gayet veciz bir şekilde beyan edilir.
İhlas Suresi Ne Zaman Ve Nerede Nuzül Olmuştur?
Mushaftaki sıralamada yüz on ikinci, iniş sırasına göre yirmi ikinci sûredir. Nas sûresinden sonra, Necm sûresinden önce Mekke'de inmiştir. Medine'de indiğine dair rivayet de vardır. Mekke'de indiğini söyleyenler Mekkeli müşriklerin Hz. Peygamber'e gelerek "Bize rabbinin soyunu anlat" dediklerini, bunun üzerine bu sûrenin indiğini bildiren rivayetleri delil getirirler (Müsned, V, 133-134). Medine'de indiğini söyleyenler ise yahudilerle hıristiyanların Hz. Peygamber'e yönelttikleri Allah hakkındaki sorulara bir cevap olmak üzere Cebrail'in Hz. Peygamber'e gelip "Kul hüvellahü ehad" sûresini okuduğunu bildiren rivayetleri delil göstermişlerdir (Taberî, XXX, 221-222; Razî, XXXII, 175). Ancak sûrenin üslûp ve içeriği Mekke döneminde indiği izlenimini vermektedir.
İhlas Suresi Fazileti
Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurur:
"Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki bu sûre Kur'an'ın üçte birine denktir." (Buharî, Tevhid 1; Müslim, Misafirîn 259)
Kur'an-ı Kerîm'in muhtevasını "tevhid ve marifetullah", "ahiret bilgisi" ve "doğru yol bilgisi" diye üçe ayırırsak, İhlas sûresi bunların birincisini ele aldığı için, bu yönüyle Kur'an'ın üçte birine denk olduğu anlaşılabilir.
Resûlullah (s.a.s.) sahabîlerden birini bir seriyyenin başında kumandan olarak göndermişti. O mübarek sahabî, arkadaşlarına namaz kıldırıyor, ancak kıraatini her defasında İhlas sûresi ile bitiriyordu. Medine-i Münevvere'ye döndüklerinde, durumu Allah Resûlü'ne haber verdiler. Efendimiz:
"–Ona, niçin böyle yaptığını sorun!" buyurdu. Arkadaşları bunun sebebini sorduklarında sahabî:
"–Bu sûre, Rahman'ın vasıflarını anlatmaktadır. Bu yüzden, onu okumayı seviyorum." cevabını verdi.
Bunu öğrenen Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu:
"–Ona söyleyin, Allah Teala da onu seviyor." (Buharî, Tevhîd 1)
Yine Peygamberimiz (s.a.s.), sevdiği için bu sureyi her namazda okuyan bir sahabîye:
"Onu sevmen seni cennete götürür" müjdesini vermiştir. (Tirmizî, Fezailü'l-Kur'an 11)
İhlas Suresi Nüzul Sebebi
Müşriklerin, Resûlullah (s.a.s.)'e:
"Rabbinin nesebini söyle" demeleri üzerine Cenab-ı Hak, kendini tanıtmak üzere bu sûreyi indirdi. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 133-134)
Araplarda bir yabancıyı tanımak istediğinde "Onun nesebi nedir?" diye sormak adetti. Çünkü onlarda bir kimseyi tanımanın ilk şartı, nesebinin ne olduğu ve hangi kabileden geldiğinin açıklanmasıydı. Bu sebeple, Rabbinin kim olduğunu öğrenmek için Peygamber Efendimize de O'nun nesebini sormuşlardı.
İhlas Suresi Arapça Okunuşu
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ ﴿١﴾ اَللّٰهُ الصَّمَدُۚ ﴿٢﴾ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ ﴿٣﴾ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ ﴿٤
İhlas Suresinin Türkçe Yazılışı ve Okunuşu
-Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahîm.
1- Gul huvallahu ehad.
2- Allahu's-samed.
3- Lem yelid ve lem yûled.
4- Ve lem yekun lehû kufuven ahad.
İhlas Suresinin Anlamı, Meali
-Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
1- De ki: O Allah birdir.
2- Allah samed (her şey O'na muhtaç, O kimseye muhtaç değil)'dir.
3- O doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.
4- Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.
Hakkında
Mekke döneminde inmiştir. 4 ayettir. İhlas, samimi olmak, dine içtenlikle bağlanmak demektir. Allah'a bu sûrede anlatıldığı şekilde inanan, tevhit inancını tam anlamıyla benimsemiş ihlaslı bir mü'min olacağı için sûre bu adla anılmaktadır.
Nuzül
Mushaftaki sıralamada yüz on ikinci, iniş sırasına göre yirmi ikinci sûredir. Nas sûresinden sonra, Necm sûresinden önce Mekke'de inmiştir. Medine'de indiğine dair rivayet de vardır. Mekke'de indiğini söyleyenler Mekkeli müşriklerin Hz. Peygamber'e gelerek "Bize rabbinin soyunu anlat" dediklerini, bunun üzerine bu sûrenin indiğini bildiren rivayetleri delil getirirler (Müsned, V, 133-134). Medine'de indiğini söyleyenler ise yahudilerle hıristiyanların Hz. Peygamber'e yönelttikleri Allah hakkındaki sorulara bir cevap olmak üzere Cebrail'in Hz. Peygamber'e gelip "Kul hüvellahü ehad" sûresini okuduğunu bildiren rivayetleri delil göstermişlerdir (Taberî, XXX, 221-222; Razî, XXXII, 175). Ancak sûrenin üslûp ve içeriği Mekke döneminde indiği izlenimini vermektedir.
Konusu
Sûrede Allah Teala'nın bazı sıfatları veciz bir şekilde ifade edilmiştir
Fazileti
Hz. Peygamber bu sûrenin önemi ve fazileti hakkında söyle buyurmuştur: "Varlığım elinde olan Allah'a yemin ederim ki bu sûre Kur'an'ın üçte birine denktir" (Buharî, "Tevhîd", 1). Yine Hz. Peygamber, sevdiği için bu sûreyi her namazda okuyan bir sahabîye, "Onu sevmen seni cennete götürür" müjdesini vermiştir (Tirmizî, "Fezailü'l-Kur'an", 11, "Tefsîr", 93; diğer hadisler için bk. İbn Kesîr, VIII, 539-546).
İhlas Suresi Tefsiri
İhlas sûresi, İslam'ın esası olan tevhid (Allah'ın birliği) ilkesini özlü bir şekilde ifade ettiği ve Allah Teala'yı tanıttığı için Hz. Peygamber tarafından Kur'an'ın üçte birine denk olduğu ifade buyurulmuştur. Kelamın akışı ve konunun Allah'ın nesebini (hangi soydan geldiğini) soranlara verilen cevapla ilgili olması dikkate alındığında 1. ayetteki "O" diye çevirdiğimiz "hüve" zamirinin Allah'a ait olduğu açıkça anlaşılır. Allah ismi, varlığı ezelî, ebedî, zarurî ve kendinden olup her şeyi yaratan, her şeyin maliki ve mukadderatının hakimi, her şeyi bilen ve herşeye kadir olan... Yüce Mevla'nın öz (has) ismidir (bk. Bakara 2/255).
Müfessirler bu sûrede ağırlıklı olarak Allah'ın birliğini ifade eden ahad terimi ile var oluş bakımından kimseye muhtaç olmadığını anlatan "samed" terimi üzerinde durmuşlardır. "Tektir" diye çevirdiğimiz "ahad" kelimesi, "birlik" anlamına gelen vahd veya vahdet kökünden türetilmiş bir isimdir (Ebû Hayyan, VIII, 528); sıfat olarak Allah'a nisbet edildiğinde O'nun birliğini, tekliğini ve eşsizliğini ifade eder; bu sûrede doğrudan doğruya, Beled sûresinde (90/ 5, 7) dolaylı olarak Allah'a nisbet edilmiştir; bu anlamıyla tenzihî veya selbî (Allah'ın ne olmadığını belirten) sıfatları da içerir. Nitekim devamındaki ayetler de bu manadaki birliği vurgular. Bu sebeple "ahad" sıfatının bazı istisnalar dışında Allah'tan başkasına nisbet edilemeyeceği düşünülmüştür. Aynı kökten gelen vahid ise "bölünmesi ve sayısının artması mümkün olmayan bir, tek, yegane varlık" anlamında Allah'ın sıfatı olmakla birlikte Allah'tan başka varlıkların sayısal anlamda birliğini ifade etmek için de kullanılmaktadır. Türkçe'de de "bir" (vahid) ile "tek" (ahad) arasında fark vardır. Bir, genellikle "aynı türden birçok varlığın biri" anlamında da kullanılır. "Tek" ise "türdeşi olmayan, zatında ve sıfatlarında eşi benzeri olmayan tek varlık" manasına gelir. İşte Allah, bu anlamda birdir, tektir. Ahad ile vahid sıfatları arasındaki diğer farklar ise şöyle açıklanmıştır: Ahad, Allah'ın zatı bakımından, vahid ise sıfatları bakımından bir olduğunu gösterir. Ahad ile vahidin her biri "ezeliyet ve ebediyet" manalarını da ihtiva etmekle birlikte, bazı alimler ahadı "ezeliyet", vahidi de "ebediyet" manasına tahsis etmişlerdir. Allah'ın sıfatı olarak her ikisi de hadislerde geçmektedir





