Peygamber Efendimiz ' ümmetimi en faziletli ibadeti kuran okumaktır' diye buyurmuştur. Peki Meryem suresini okunuşu nasıldır? Meryem suresinin meali nasıldır? Meryem suresinin faziletleri nelerdir? İşte Meryem suresinin okunuşu, manası ve faziletleri...
Hz. Peygamber (sav); "Ümmetimin en faziletli ibadeti, Kur'an okumaktır? buyurdu. Bizde elimizden geldikçe Kur'anı Kerim sürelerini ayetlerini okumaya gayret edeceğiz inşaallah.
Kur'an-ı kerîmin on dokuzuncu sûresi.
Meryem sûresi, Mekke-i mükerremede nazil oldu (indi). Doksan sekiz ayet-i kerîmedir. Hazret-i Meryem ve onun Îsa aleyhisselamı dünyaya getirmesi anlatıldığından, sûre bu ismi almıştır. Sûrede; Îsa aleyhisselamın, hazret-i Meryem'den babasız olarak dü nyaya gelmesi kıssası, Mûsa, İsmail, İdrîs peygamberlerin aleyhimüsselam medhi ve bunlardan sonra gelen bazı kavimlerin kötülükleri, inkarcıların kıyamet günü uğrayacakları azab bildirilmektedir. (İbn-i Abbas, Senaullah Dehlevî, Muhammed bin Hamza)
MERYEM SÛRESİ'NİN FAZİLETİ VE YARARLARI
Resulullah (Sallallahü Aleyhçi ve Sellem) buyurdu ki: "Her kim bu sureyi okursa, Zekeriyya, Yahya, İsa, Musa, Harun, İbrahim, İshak, Yakup ve İsmail (Allah'ın selmamı onların hepsinin üzerine olsun)'in peygamberliğine iman edenlerin sayısınca on sevap verilir." (Ebu Suud Efendi, Ebu Suud Tefsiri (İrşadü Aklis-Selim), 5/284)
İmam Sadık'tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Bu sureyi okuma noktasında süreklilik gösteren her kes, bu surenin bereketi sayesinde evlat, mal ve can bakımından tamamen ihtiyaçsız olmadığı sürece bu dünyadan göçmez. [ Mekarim Şirazi, Bergozide-i Tefsir-i Numune, h.ş 1382, c 3, s 77.]
Meryem Suresi'nin Sırları Hakkında Rivayetler
✿ Bu Sure yazılır ve bir su içine konulur, daha sonra korkmuş bir kişiye içirilirse, Allah'ın izniyle korkusu gider.
✿ Bu sureyi 41 kere okuyan kimse fakirlikten kurtulur.
✿ Hamile kalamayıp düşük yapan kişiler için , Meryem suresinin 5-15. ayetleri yazılıp zemzem suyuna konulur, yazılar o suda silininceye kadar bekletilir ve o sudan bu ayetler okunarak içilirse Bi-iznillah murad gerçekleşir.
✿ Bir kadın hamile kalmak isterse, hayızdan yıkandığı zaman Meryem Suresi 19,21 ve 22. ayetleri ile Yasin Suresinin 82-83 ayeti kerimelerini yazar, zemzem suyunda yazılar çıkıncaya kadar bekletir ve o suyun şifa vereceğini Allah' Teladan ümit ederek içerse,
Allah'ın izni ile hamile kalır.
✿ Kolay doğum yapmak isteyen hamile bir kadının, bu sureyi çokça okuması ile bi-iznillah doğumu kolay geçer..
MERYEM SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
Ahmed ve Buharî, İbni Abbas'm şöyle dediğini rivayet ederler. Rasulullah (s.a.) Hz. Cebrail'e: "Bizi daha sık ziyaret etmene engel olan nedir?" diye sorunca şu: "Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz" ayet-i kerimesi nazil oldu.
İbni Ebî Hatim de, İkrime'nin şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Hz. Cebrail kırk gün vahiy getirmekte gecikti…" şeklinde yukardakine benzer bir rivayet nakletmektedir.
İbni İshak da, İbni Abbas'm şöyle dediğini nakleder: Kureyşliler Ashab-ı Kehf e dair Rasulullah (s.a.)'a soru sorunca on beş gün beklediği halde Yüce Allah bu hususta ona bir vahiy indirmedi. Hz. Cebrail inince ona: "Geciktin!" dedi.
İbni Abbas'tan da rivayet edildiğine göre Hz. Cebrail Ashab-ı Kehf, Zül-karneyn kıssası ile ruha dair Hz. Peygambere soru sorulunca bir kaç gün vahiy getirmekte gecikti. Hz. Peygamber de nasıl cevap vereceğini bilemiyordu. O bakımdan üzüldü ve bu ona çok ağır geldi. Müşrikler de: "Rabbi ondan uzaklaştı ve onu terk etti." dediler. Cebrail gelince Peygamber (s.a.): "Ey Cebrail!" dedi. "Bana gelmekte o kadar geciktin ki olumsuz şeyler düşünmeye başladım ve seni özledim." Cebrail (a.s.) şöyle dedi: "Şüphesiz ben seni daha çok özledim, fakat ben bir emir kuluyum. Gönderilirsem inerim, alıkonulursam gelemem." İşte bunun üzerine Yüce Allah bu ayet-i kerimeyi indirdi. [85] Bununla birlikte olayların ve nüzul sebeplerinin bir kaç defa tekrarlanmış olmasına bir mani yoktur. [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü'l-Münir, Risale Yayınları: 8/374.]
"İnsan der ki…" buyruğunun nüzulü ile ilgili olarak el-Kelbî şöyle der: Bu ayet-i kerime eliyle ufaladığı çürümüş kemikleri alan Übeyy b. Halef hakkında nazil olmuştur. O kemikleri ufalayarak: "Muhammed, sizlere öldükten sonra diriltileceğinizi vaad etmektedir." diyordu.
İbni Abbas ise ayet-i kerimenin el-Velid b. Muğire ile arkadaşları hakkında nazil olduğunu söylemektedir. [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü'l-Münir, Risale Yayınları: 8/378-379.]
Aralarında Ahmed, Buharî, Müslim, Tirmizî ve İbni Hıbban'm da bulunduğu hadis imamlarının Habbab b. el-Eret'ten rivayet ettiklerine göre o şöyle demiş: Ben bir demirci idim. As b. Vail'den bir alacağım vardı. Borcunu istemek üzere yanma gittim. Bana: "Hayır, Allah'a yemin ederim, Muhammed (s.a.)'i inkar edinceye kadar alacağını ödemeyeceğim!" dedi. Ben de: "Allah'a yemin ederim, sen ölünceye, sonra da diriltilinceye kadar bir zaman geçse dahi Muhammed'i inkar etmeyeceğim." dedim. As: "Şayet ben ölür ve sonra da diriltilecek olursam, sen de yanıma gelecek olursan benim orada malım ve evladım olacaktır; o vakit borcumu öderim." dedi. Bunun üzerine Yüce Allah'ın şu: "Ayetlerimizi inkar eden… ve diyeni gördün mü?" buyruğu nazil oldu. [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü'l-Münir, Risale Yayınları: 8/391.]
İbni Merdüveyh ve ed-Deylemî, el-Bera'nın şöyle söylediğini rivayet ederler: Rasulullah (s.a.) Ali (k.v.)'ye dedi ki: "Allahım! Benim için katında bir ahit bulundur. Müminlerin kalbinde benim için bir sevgi yarat." Bunun üzerine Yüce Allah bu ayet-i kerimeyi indirdi." [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü'l-Münir, Risale Yayınları: 8/404]
Hakkında
Mekke döneminde inmiştir. 98 ayettir. Bazı tefsir bilginlerine göre 58 ve 71. ayetler Medine döneminde inmiştir. Sûre, Meryem'in, oğlu İsa'yı nasıl dünyaya getirdiğini anlattığı için bu adla anılmıştır. Sûre de başlıca, tevhit inancını yerleştirmek amacıyla bazı peygamberlerin kıssaları ve kıyamet sahneleri konu edilmektedir.
Nuzül
Mushaftaki sıralamada on dokuzuncu, iniş sırasına göre kırk dördüncü sûredir. Fatır sûresinden sonra, Taha sûresinden önce, Mekke döneminin 4. yılında inmiştir. 58 ve 71. ayetlerinin Medine'de indiğine dair rivayet de vardır (İbn Âşûr, XVI, 57-58).
Konusu
Sûre genel olarak tevhid inancının doğruluğunu ve peygamberlik müessesesinin gerçekliğini ispatlamayı hedeflemektedir. Bu cümleden olarak sûrede yahudilerin Hz. Meryem ve oğlu Hz. Îsa hakkındaki iftiralarının reddedilmesi, Zekeriyya aleyhisselama –ihtiyar olmasına rağmen– oğlu Yahya'nın verilmesi, Hz. Meryem'in –Allah'ın bir mûcizesi olarak– Hz. Îsa'yı babasız dünyaya getirmesi, Hz. İbrahim, Hz. Mûsa, Hz. Harûn ve diğer bazı peygamberlerin hak dine davet yolunda harcadıkları çaba dile getirilmektedir.
MERYEM SURESİNİN OKUNUŞU VE ANLAMI
Meryem 1 (Mealleri Karşılaştır): Kaf, ha, ya, ayn, sad.
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ كٓهيعٓصٓ
Kaf Ha Ya Ayn Sad.
Meryem 2 (Mealleri Karşılaştır): Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya.
ذِكْرُ رَحْمَتِ رَبِّكَ عَبْدَهُۥ زَكَرِيَّآ
Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır.
Meryem 3 (Mealleri Karşılaştır): İz nada rabbehu nidaen hafiyya(hafiyyen).
إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُۥ نِدَآءً خَفِيًّا
Hani o, Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı.
Meryem 4 (Mealleri Karşılaştır): Kale rabbî innî ve henel azmu minnî veştealer re'su şeyben ve lem ekun bi duaike rabbî şakıyya(şakıyyen).
قَالَ رَبِّ إِنِّى وَهَنَ ٱلْعَظْمُ مِنِّى وَٱشْتَعَلَ ٱلرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُنۢ بِدُعَآئِكَ رَبِّ شَقِيًّا
O, şöyle demişti: "Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım."
Meryem 5 (Mealleri Karşılaştır): Ve innî hıftul mevaliye min veraî ve kanetimreetî akıran feheb lî min ledunke veliyya(veliyyen).
وَإِنِّى خِفْتُ ٱلْمَوَٰلِىَ مِن وَرَآءِى وَكَانَتِ ٱمْرَأَتِى عَاقِرًا فَهَبْ لِى مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا
(5-6) "Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankar olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!"
Meryem 6 (Mealleri Karşılaştır): Yerisunî ve yerisu min ali ya'kûbe vec'alhu rabbî radıyya(radıyyen).
يَرِثُنِى وَيَرِثُ مِنْ ءَالِ يَعْقُوبَ ۖ وَٱجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا
(5-6) "Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankar olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!"
Meryem 7 (Mealleri Karşılaştır): Ya zekeriyya inna nubeşşiruke bi gulaminismuhu yahya lem nec'al lehu min kablu semiyya(semiyyen).
يَٰزَكَرِيَّآ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَٰمٍ ٱسْمُهُۥ يَحْيَىٰ لَمْ نَجْعَل لَّهُۥ مِن قَبْلُ سَمِيًّا
(Allah, şöyle dedi:) "Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik."
Meryem 8 (Mealleri Karşılaştır): Kale rabbî enna yekûnu lî gulamun ve kanetimreetî akıran ve kad belagtu minel kiberi ıtiyya(ıtiyyen).
قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِى غُلَٰمٌ وَكَانَتِ ٱمْرَأَتِى عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ ٱلْكِبَرِ عِتِيًّا
Zekeriyya, "Rabbim!" "Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?" dedi.
Meryem 9 (Mealleri Karşılaştır): Kale kezalik(kezalike), kale rabbuke huve aleyye heyyinun ve kad halaktuke min kablu ve lem teku şey'a(şey'en).
قَالَ كَذَٰلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَىَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِن قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْـًٔا
(Vahiy meleği) dedi ki: Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: "Bu, bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım."
Meryem 10 (Mealleri Karşılaştır): Kale rabbic'al lî ayeh(ayeten), kale ayetuke ella tukellimen nase selase leyalin seviyya(seviyyen).
قَالَ رَبِّ ٱجْعَل لِّىٓ ءَايَةً ۚ قَالَ ءَايَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ ٱلنَّاسَ ثَلَٰثَ لَيَالٍ سَوِيًّا
Zekeriyya, "Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına) bir işaret ver", dedi. Allah da, "Senin işaretin, sapasağlam olduğun halde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır" dedi.
Meryem 11 (Mealleri Karşılaştır): Fe harece ala kavmihî minel mihrabi fe evha ileyhim en sebbihû bukreten ve aşiyya(aşiyyen).
فَخَرَجَ عَلَىٰ قَوْمِهِۦ مِنَ ٱلْمِحْرَابِ فَأَوْحَىٰٓ إِلَيْهِمْ أَن سَبِّحُوا۟ بُكْرَةً وَعَشِيًّا
Derken Zekeriya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara "Sabah akşam Allah'ı tespih edin" diye işaret etti.
Meryem 12 (Mealleri Karşılaştır): Ya yahya huzil kitabe bi kuvveh(kuvvetin), ve ateynahul hukme sabiyya(sabiyyen).
يَٰيَحْيَىٰ خُذِ ٱلْكِتَٰبَ بِقُوَّةٍ ۖ وَءَاتَيْنَٰهُ ٱلْحُكْمَ صَبِيًّا
(12-14) (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) "Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl" dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah'tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.
Meryem 13 (Mealleri Karşılaştır): Ve hananen min ledunna ve zekah(zekaten), ve kane tekıyya(tekıyyen).
وَحَنَانًا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَوٰةً ۖ وَكَانَ تَقِيًّا
(12-14) (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) "Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl" dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah'tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.
Meryem 14 (Mealleri Karşılaştır): Ve berren bi valideyhi ve lem yekun cebbaren asıyya(asıyyen).
وَبَرًّۢا بِوَٰلِدَيْهِ وَلَمْ يَكُن جَبَّارًا عَصِيًّا
(12-14) (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) "Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl" dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah'tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.
Meryem 15 (Mealleri Karşılaştır): Ve selamun aleyhi yevme vulide ve yevme yemûtu ve yevme yub'asu hayya(hayyen).
وَسَلَٰمٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا
Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün ona selam olsun!
Meryem 16 (Mealleri Karşılaştır): Vezkur fil kitabı meryem(meryeme), izintebezet min ehliha mekanen şarkıyya(şarkıyyen).
وَٱذْكُرْ فِى ٱلْكِتَٰبِ مَرْيَمَ إِذِ ٱنتَبَذَتْ مِنْ أَهْلِهَا مَكَانًا شَرْقِيًّا
(16-17) (Ey Muhammed!) Kitap'ta (Kur'an'da) Meryem'i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü.
Meryem 17 (Mealleri Karşılaştır): Fettehazet min dûnihim hicaben fe erselna ileyha rûhana fe temessele leha beşeren seviyya(seviyyen).
فَٱتَّخَذَتْ مِن دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَآ إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا
(16-17) (Ey Muhammed!) Kitap'ta (Kur'an'da) Meryem'i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü.
Meryem 18 (Mealleri Karşılaştır): Kalet innî eûzu bir rahmani minke in kunte tekıyya(tekıyyen).
قَالَتْ إِنِّىٓ أَعُوذُ بِٱلرَّحْمَٰنِ مِنكَ إِن كُنتَ تَقِيًّا
Meryem, "Senden, Rahman'a sığınırım. Eğer Allah'tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)" dedi.
Meryem 19 (Mealleri Karşılaştır): Kale innema ene resûlu rabbiki li ehebe leki gulamen zekiyya(zekiyyen).
قَالَ إِنَّمَآ أَنَا۠ رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَٰمًا زَكِيًّا
Cebrail, "Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim" dedi.
Meryem 20 (Mealleri Karşılaştır): Kalet enna yekûnu lî gulamun ve lem yemsesnî beşerun ve lem eku bagıyya(bagıyyen).
قَالَتْ أَنَّىٰ يَكُونُ لِى غُلَٰمٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِى بَشَرٌ وَلَمْ أَكُ بَغِيًّا
Meryem, "Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?" dedi.
Meryem 21 (Mealleri Karşılaştır): Kale kezalik(kezaliki), kale rabbuki huve aleyye heyyin(heyyinun), ve li nec'alehû ayeten lin nasi ve rahmeten minna, ve kane emren makdıyya(makdıyyen).
قَالَ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَىَّ هَيِّنٌ ۖ وَلِنَجْعَلَهُۥٓ ءَايَةً لِّلنَّاسِ وَرَحْمَةً مِّنَّا ۚ وَكَانَ أَمْرًا مَّقْضِيًّا
Cebrail, "Evet, öyle. Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu, zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir" dedi.
Meryem 22 (Mealleri Karşılaştır): Fe hamelethu fentebezet bihî mekanen kasıyya(kasıyyen).
۞ فَحَمَلَتْهُ فَٱنتَبَذَتْ بِهِۦ مَكَانًا قَصِيًّا
Böylece Meryem, çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi.
Meryem 23 (Mealleri Karşılaştır): Fe ecae hel mehadû ila ciz'ın nahleh(nahleti), kalet ya leytenî mittu kable haza ve kuntu nesyen mensiyya(mensiyyen).
فَأَجَآءَهَا ٱلْمَخَاضُ إِلَىٰ جِذْعِ ٱلنَّخْلَةِ قَالَتْ يَٰلَيْتَنِى مِتُّ قَبْلَ هَٰذَا وَكُنتُ نَسْيًا مَّنسِيًّا
Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. "Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!" dedi.
Meryem 24 (Mealleri Karşılaştır): Fe nadaha min tahtiha ella tahzenî kad ceale rabbuki tahteki seriyya(seriyyen).
فَنَادَىٰهَا مِن تَحْتِهَآ أَلَّا تَحْزَنِى قَدْ جَعَلَ رَبُّكِ تَحْتَكِ سَرِيًّا
Bunun üzerine (Cebrail) ağacın altından ona şöyle seslendi: "Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı."
Meryem 25 (Mealleri Karşılaştır): Ve huzzî ileyki bi ciz'ın nahleti tusakıt aleyki rutaben ceniyya(ceniyyen).
وَهُزِّىٓ إِلَيْكِ بِجِذْعِ ٱلنَّخْلَةِ تُسَٰقِطْ عَلَيْكِ رُطَبًا جَنِيًّا
"Hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün."
Meryem 26 (Mealleri Karşılaştır): Fe kulî veşrabî ve karrî ayna(aynen), fe imma terayinne minel beşeri ehaden fe kûlî innî nezertu lir rahmani savmen fe len ukellimel yevme insiyya(insiyyen).
فَكُلِى وَٱشْرَبِى وَقَرِّى عَيْنًا ۖ فَإِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ ٱلْبَشَرِ أَحَدًا فَقُولِىٓ إِنِّى نَذَرْتُ لِلرَّحْمَٰنِ صَوْمًا فَلَنْ أُكَلِّمَ ٱلْيَوْمَ إِنسِيًّا
"Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, "Şüphesiz ben Rahman'a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım" de.
Meryem 27 (Mealleri Karşılaştır): Fe etet bihî kavmeha tahmiluh(tahmiluhu), kalû ya meryemu lekad ci'ti şey'en feriyya(feriyyen).
فَأَتَتْ بِهِۦ قَوْمَهَا تَحْمِلُهُۥ ۖ قَالُوا۟ يَٰمَرْيَمُ لَقَدْ جِئْتِ شَيْـًٔا فَرِيًّا
Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: "Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!"
Meryem 28 (Mealleri Karşılaştır): Ya uhte harûne ma kane ebûkimrae sev'in ve ma kanet ummuki begıyya(begıyyen).
يَٰٓأُخْتَ هَٰرُونَ مَا كَانَ أَبُوكِ ٱمْرَأَ سَوْءٍ وَمَا كَانَتْ أُمُّكِ بَغِيًّا
"Ey Harûn'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi."
Meryem 29 (Mealleri Karşılaştır): Fe eşaret ileyh(ileyhi), kalû keyfe nukellimu men kane fîl mehdi sabiyya(sabiyyen).
فَأَشَارَتْ إِلَيْهِ ۖ قَالُوا۟ كَيْفَ نُكَلِّمُ مَن كَانَ فِى ٱلْمَهْدِ صَبِيًّا
Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. "Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?" dediler.
Meryem 30 (Mealleri Karşılaştır): Kale innî abdullah(abdullahi), ataniyel kitabe ve cealenî nebiyya(nebiyyen).
قَالَ إِنِّى عَبْدُ ٱللَّهِ ءَاتَىٰنِىَ ٱلْكِتَٰبَ وَجَعَلَنِى نَبِيًّا
Bebek şöyle konuştu: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Bana kitabı (İncil'i) verdi ve beni bir peygamber yaptı."
Meryem 31 (Mealleri Karşılaştır): Ve cealenî mubareken eyne ma kuntu ve evsanî bis salati vez zekati ma dumtu hayya(hayyen).
وَجَعَلَنِى مُبَارَكًا أَيْنَ مَا كُنتُ وَأَوْصَٰنِى بِٱلصَّلَوٰةِ وَٱلزَّكَوٰةِ مَا دُمْتُ حَيًّا
"Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekatı emretti."
Meryem 32 (Mealleri Karşılaştır): Ve berren bi validetî ve lem yec'alnî cebbaren şakıyya(şakıyyen).
وَبَرًّۢا بِوَٰلِدَتِى وَلَمْ يَجْعَلْنِى جَبَّارًا شَقِيًّا
"Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı."
Meryem 33 (Mealleri Karşılaştır): Ves selamu aleyye yevme vulidtu ve yevme emûtu ve yevme ub'asu hayya(hayyen).
وَٱلسَّلَٰمُ عَلَىَّ يَوْمَ وُلِدتُّ وَيَوْمَ أَمُوتُ وَيَوْمَ أُبْعَثُ حَيًّا
"Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selam (esenlik verilmiştir)."
Meryem 34 (Mealleri Karşılaştır): Zalike îsebnu meryem(meryeme), kavlel hakkıllezî fîhi yemterûn(yemterûne).
ذَٰلِكَ عِيسَى ٱبْنُ مَرْيَمَ ۚ قَوْلَ ٱلْحَقِّ ٱلَّذِى فِيهِ يَمْتَرُونَ
Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa işte budur.
Meryem 35 (Mealleri Karşılaştır): Ma kane lillahi en yettehıze min veledin subhaneh(subhanehu), iza kada emren fe innema yekûlu lehu kun fe yekûn(yekûnu).
مَا كَانَ لِلَّهِ أَن يَتَّخِذَ مِن وَلَدٍ ۖ سُبْحَٰنَهُۥٓ ۚ إِذَا قَضَىٰٓ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ
Allah'ın çocuk edinmesi düşünülemez. O, bundan yücedir, uzaktır. Bir işe hükmettiği zaman ona sadece "ol!" der ve o da oluverir.
Meryem 36 (Mealleri Karşılaştır): Ve innallahe rabbî ve rabbukum fa'budûh(fa'budûhu), haza sıratun mustekîm(mustekîmun).
وَإِنَّ ٱللَّهَ رَبِّى وَرَبُّكُمْ فَٱعْبُدُوهُ ۚ هَٰذَا صِرَٰطٌ مُّسْتَقِيمٌ
Şüphesiz, Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse (yalnız) O'na kulluk edin. Bu, dosdoğru bir yoldur.
Meryem 37 (Mealleri Karşılaştır): Fahtelefel ahzabu min beynihim, fe veylun lillezîne keferû min meşhedi yevmin azîm(azîmin).
فَٱخْتَلَفَ ٱلْأَحْزَابُ مِنۢ بَيْنِهِمْ ۖ فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِن مَّشْهَدِ يَوْمٍ عَظِيمٍ
(Fakat hıristiyan) gruplar, aralarında ayrılığa düştüler. Büyük bir günü görüp yaşayacakları için vay kafirlerin haline!
Meryem 38 (Mealleri Karşılaştır): Esmi' bihim ve ebsır yevme ye'tûnena lakiniz zalimûnel yevme fî dalalin mubîn(mubînin).
أَسْمِعْ بِهِمْ وَأَبْصِرْ يَوْمَ يَأْتُونَنَا ۖ لَٰكِنِ ٱلظَّٰلِمُونَ ٱلْيَوْمَ فِى ضَلَٰلٍ مُّبِينٍ
Bize gelecekleri gün (gerçekleri) ne iyi işitip ne iyi görecekler! Ama zalimler bugün apaçık bir sapıklık içindedirler.
Meryem 39 (Mealleri Karşılaştır): Ve enzirhum yevmel hasreti iz kudıyel emr(emru), ve hum fî gafletin ve hum la yu'minûn(yu'minûne).
وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ ٱلْحَسْرَةِ إِذْ قُضِىَ ٱلْأَمْرُ وَهُمْ فِى غَفْلَةٍ وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Onları, gaflet içinde bulunup iman etmezlerken işin bitirileceği o pişmanlık günüyle uyar.
Meryem 40 (Mealleri Karşılaştır): İnna nahnu nerisul arda ve men aleyha ve ileyna yurceûn(yurceûne).
إِنَّا نَحْنُ نَرِثُ ٱلْأَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ
Şüphesiz yeryüzüne ve onun üzerindekilere biz varis olacağız, biz! Ancak bize döndürülecekler.
Meryem 41 (Mealleri Karşılaştır): Vezkur fîl kitabi ibrahîm(ibrahîme), innehu kane sıddîkan nebiyya(nebiyyen).
وَٱذْكُرْ فِى ٱلْكِتَٰبِ إِبْرَٰهِيمَ ۚ إِنَّهُۥ كَانَ صِدِّيقًا نَّبِيًّا
Kitap'ta İbrahim'i de an. Gerçekten o, son derece dürüst bir kimse, bir peygamber idi.
Meryem 42 (Mealleri Karşılaştır): İz kale li ebîhi, ya ebeti lime ta'budu ma la yesmau ve la yubsıru ve la yugnî anke şey'a(şey'en).
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ يَٰٓأَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْنِى عَنكَ شَيْـًٔا
Hani babasına şöyle demişti: "Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?"
Meryem 43 (Mealleri Karşılaştır): Ya ebeti innî kad caenî minel ilmi ma lem ye'tike fettebi'nî ehdike sıratan seviyya(seviyyen).
يَٰٓأَبَتِ إِنِّى قَدْ جَآ #156





