Tegabün suresinin okunuşu nasıldır? Tegabün suresinin meali nasıldır? Tegabün suresi Medine döneminde nazil olmuştur. Tegabün suresi 18 ayeti kerimedir. Tegabün suresinde bütün insanları Allah'ın yarattığı bildirilmektedir. Bunu inkar edenlere de iman edenlere de dünya hayatında imkan verildiği anlatılmaktadır. İşte Tegabün suresinin okunuşu ve anlamı...
Hakkında
Medine döneminde inmiştir. 18 ayettir. Sûre, adını 9. ayette geçen "etTeğabun"kelimesinden almıştır. Teğabun, aldanma demektir. İnanmayanlarınaldanışları, Kıyamet gününde açıkça ortaya çıkacağı için bugüne"Yevmü't-Teğabun (aldanma günü)" denmiştir. Sûrede, başlıca mü'min olsun,kafir olsun herkesin eksiklik ve kusurlarının kıyamet günü açığa çıkacağı konu edilmektedir.
Nuzül
Mushaftaki sıralamada altmış dördüncü, iniş sırasına göre yüz sekizinci sûredir. Tahrîm sûresinden sonra, Saf sûresinden önce Medine'de nazil olmuştur.
Konusu
Bütün insanları Allah yaratmış olduğu halde bu hakikati inkar edenlere de O'na iman edenlere de –dünya hayatının var ediliş hikmetinin genreği olarak– imkan ve fırsat verildiği belirtilmekte; sorumluluk sahibi bir varlık olarak insan, evrenin yaratılış hikmeti ve kendi özellikleri üzerinde düşünmeye çağırılmakta, ifadenin tabii akışı içinde İslam inancının temel unsurları üzerinde durulmaktadır. Sûrenin son bölümünde, Allah'a karşı kulluk görevini yerine getirmekten alıkoyabilecek faktörlerle örülü dünya hayatında hem bu vecîbenin düzgün ifası hem de beşerî ilişkilerin sağlıklı yürütülebilmesi için bazı altın öğütler verilmektedir.
TEGABÜN SURESİNİN TÜRKÇE VE ARAPÇA OKUNUŞU İLE MEALİ
Tegabun 1 (Mealleri Karşılaştır): Yusebbihu lillahi ma fîs semavati ve ma fîl ard(ardı), le hul mulku ve le hul hamdu ve huve ala kulli şey'in kadîr(kadîrun).
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ۖ لَهُ ٱلْمُلْكُ وَلَهُ ٱلْحَمْدُ ۖ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tespih eder. Mülk yalnızca O'nundur, hamd de O'na mahsustur. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Tegabun 2 (Mealleri Karşılaştır): Huvellezî halakakum fe minkum kafiru ve minkum mû´min(mû´minun), vallahu bima ta'melûne basîr(basîrun).
هُوَ ٱلَّذِى خَلَقَكُمْ فَمِنكُمْ كَافِرٌ وَمِنكُم مُّؤْمِنٌ ۚ وَٱللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
O, sizi yaratandır. Böyle iken kiminiz kafir, kiminiz mü'mindir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
Tegabun 3 (Mealleri Karşılaştır): Halakas semavati vel arda bil hakkı ve savverekum fe ahsene suverekum ve ileyhil masîr(masîru).
خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ بِٱلْحَقِّ وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ ۖ وَإِلَيْهِ ٱلْمَصِيرُ
Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş yalnız O'nadır.
Tegabun 4 (Mealleri Karşılaştır): Ya'lemu ma fîs semavati vel ardı ve ya'lemu ma tusirrûne ve ma tu'linûn(tu'linûne), vallahu alîmun bi zatis sudûr(sudûri).
يَعْلَمُ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَيَعْلَمُ مَا تُسِرُّونَ وَمَا تُعْلِنُونَ ۚ وَٱللَّهُ عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
Göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilir. Gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da bilir. Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.
Tegabun 5 (Mealleri Karşılaştır): E lem ye'tikum nebeûllezîne keferû min kablu fe zakû ve bale emrihim ve lehum azabun elîm(elîmun).
أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَؤُا۟ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِن قَبْلُ فَذَاقُوا۟ وَبَالَ أَمْرِهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Daha önce inkar edip de inkarlarının cezasını tadanların haberi size gelmedi mi? Onlar için elem dolu bir azap da vardır.
Tegabun 6 (Mealleri Karşılaştır): Zalike bi ennehu kanet te´tîhim rusuluhum bil beyyinati fe kalû e beşerun yehdûnena fe keferû ve tevellev vestagnallah(vestagnallahu), vallahu ganiyyun hamîd(hamîdun).
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُۥ كَانَت تَّأْتِيهِمْ رُسُلُهُم بِٱلْبَيِّنَٰتِ فَقَالُوٓا۟ أَبَشَرٌ يَهْدُونَنَا فَكَفَرُوا۟ وَتَوَلَّوا۟ ۚ وَّٱسْتَغْنَى ٱللَّهُ ۚ وَٱللَّهُ غَنِىٌّ حَمِيدٌ
Bu, peygamberlerinin, onlara apaçık mucizeler getirmeleri ve onların da, "(Bizim gibi) insanlar mı bizi doğru yola iletecekmiş?" deyip de inkar etmeleri ve yüz çevirmeleri sebebiyledir. Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını göstermiştir. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye layıktır.
Tegabun 7 (Mealleri Karşılaştır): Zeamellezîne keferû en len yub'asû, kul bela ve rabbî le tub'asunne summe le tunebbeunne bima amiltum, ve zalike alallahi yesîr(yesîrun).
زَعَمَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓا۟ أَن لَّن يُبْعَثُوا۟ ۚ قُلْ بَلَىٰ وَرَبِّى لَتُبْعَثُنَّ ثُمَّ لَتُنَبَّؤُنَّ بِمَا عَمِلْتُمْ ۚ وَذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرٌ
İnkar edenler, kesinlikle, öldükten sonra diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: "Hiç de öyle değil, Rabbime and olsun, mutlaka diriltileceksiniz, sonra da yaptıklarınız size elbette haber verilecektir. Bu, Allah'a kolaydır."
Tegabun 8 (Mealleri Karşılaştır): Fe amınû billahi ve resûlihî ven nûrillezî enzelna, vallahu bima ta'melûne habîr(habîrun).
فَـَٔامِنُوا۟ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَٱلنُّورِ ٱلَّذِىٓ أَنزَلْنَا ۚ وَٱللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
Artık siz Allah'a, peygamberine ve indirdiğimiz nûra (Kur'an'a) iman edin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
Tegabun 9 (Mealleri Karşılaştır): Yevme yecmeukum li yevmil cem'i zalike yevmut tegabun(tegabuni), ve men yû'min billahi ve ya'mel salihan yukeffir anhu seyyiatihî ve yudhılhu cennatin tecrî min tahtihel enharu halidîne fîha ebeda(ebeden), zalikel fevzul azîm(azîmu).
يَوْمَ يَجْمَعُكُمْ لِيَوْمِ ٱلْجَمْعِ ۖ ذَٰلِكَ يَوْمُ ٱلتَّغَابُنِ ۗ وَمَن يُؤْمِنۢ بِٱللَّهِ وَيَعْمَلْ صَٰلِحًا يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّـَٔاتِهِۦ وَيُدْخِلْهُ جَنَّٰتٍ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًا ۚ ذَٰلِكَ ٱلْفَوْزُ ٱلْعَظِيمُ
Toplanma vakti için Allah´ın sizi toplayacağı günü düşün. O gün aldanışın ortaya çıkacağı gündür. Kim Allah´a inanır ve salih amel işlerse, Allah onun kötülüklerini örter ve onu içinden ırmaklar akan, ebedî kalacakları cennetlere sokar. İşte bu büyük başarıdır.
Tegabun 10 (Mealleri Karşılaştır): Vellezîne keferû ve kezzebû bi ayatina ulaike ashabun nari halidîne fîha ve bi'sel masîr(masîru).
وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَكَذَّبُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَآ أُو۟لَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلنَّارِ خَٰلِدِينَ فِيهَا ۖ وَبِئْسَ ٱلْمَصِيرُ
İnkar eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar, içinde ebedî kalmak üzere cehennemliklerdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!
Tegabun 11 (Mealleri Karşılaştır): Ma esabe min musîbetin illa bi iznillah(bi iznillahi), ve men yu´min billahi yehdi kalbeh(kalbehu), vallahu bikulli şey´in alîm(alîmun).
مَآ أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ ٱللَّهِ ۗ وَمَن يُؤْمِنۢ بِٱللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُۥ ۚ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ
Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya iletir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
Tegabun 12 (Mealleri Karşılaştır): Ve etîûllahe ve etîûr resûl(resûle), fe in tevelleytum fe innema ala resûlinel belagul mubîn(mubînu).
وَأَطِيعُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُوا۟ ٱلرَّسُولَ ۚ فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَإِنَّمَا عَلَىٰ رَسُولِنَا ٱلْبَلَٰغُ ٱلْمُبِينُ
Allah'a itaat edin, peygambere de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki elçimize düşen sadece apaçık bir tebliğdir.
Tegabun 13 (Mealleri Karşılaştır): Allahu la ilahe illa huve, ve alallahi fel yetevekkelil mû'minûn(mû'minûne).
ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۚ وَعَلَى ٱللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ ٱلْمُؤْمِنُونَ
Allah, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayandır. Mü'minler yalnız Allah'a tevekkül etsinler.
Tegabun 14 (Mealleri Karşılaştır): Ya eyhuhellezîne amenû inne min ezvacikum ve evladikum aduvven lekum fahzerûhum, ve in ta'fû ve tasfehû ve tagfirû fe innallahe gafûrun rahîm(rahîmun).
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِنَّ مِنْ أَزْوَٰجِكُمْ وَأَوْلَٰدِكُمْ عَدُوًّا لَّكُمْ فَٱحْذَرُوهُمْ ۚ وَإِن تَعْفُوا۟ وَتَصْفَحُوا۟ وَتَغْفِرُوا۟ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olabilecekler vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, hoş görüp vazgeçer ve bağışlarsanız şüphe yok ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Tegabun 15 (Mealleri Karşılaştır): İnnema emvalukum ve evladukum fitneh(fitnetun), vallahu indehû ecrun azîm(azîmun).
إِنَّمَآ أَمْوَٰلُكُمْ وَأَوْلَٰدُكُمْ فِتْنَةٌ ۚ وَٱللَّهُ عِندَهُۥٓ أَجْرٌ عَظِيمٌ
Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır; Allah katında ise büyük bir mükafat vardır.
Tegabun 16 (Mealleri Karşılaştır): Fettekûllahe mesteta'tum vesmeû ve etîû ve enfikû hayren li enfusikum, ve men yûka şuhha nefsihî fe ulaike humul muflihûn(muflihûne).
فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ مَا ٱسْتَطَعْتُمْ وَٱسْمَعُوا۟ وَأَطِيعُوا۟ وَأَنفِقُوا۟ خَيْرًا لِّأَنفُسِكُمْ ۗ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِۦ فَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُفْلِحُونَ
O halde, gücünüz yettiği kadar Allah'a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Tegabun 17 (Mealleri Karşılaştır): İn tukridûllahe kardan hasenen yudaıfhu lekum ve yagfir lekum, vallahu şekûrun halîm(halîmun).
إِن تُقْرِضُوا۟ ٱللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَٰعِفْهُ لَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ۚ وَٱللَّهُ شَكُورٌ حَلِيمٌ
Eğer siz Allah'a güzel bir borç verirseniz, Allah onu size, kat kat öder ve sizi bağışlar. Allah, şükrün karşılığını verendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).
Tegabun 18 (Mealleri Karşılaştır): Âlimul gaybi veş şehadetil azîzul hakîm(hakîmu).
عَٰلِمُ ٱلْغَيْبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ
O, gaybı da görünen alemi de bilendir, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.





