İnsan rengini doğduğu topraklardan alır. Sadece rengini değil, evinin şeklini, malzemesini, yemeklerini, ticaretini belirler toprak... Duruşuna, davranışına, eğilimine, sevgisine ve nefretine nüfuz eder. Su da sebze-meyve de tadını topraktan alır. Dostunda ve düşmanında toprağın hatırı sayılır bir yeri vardır. Varlığımızda onun özü vardır. Hem anne, hem de babamız. Anne babanı seçemediğin gibi toprağını da seçemiyorsun. Bu yüzden doğduğun toprak karşısında çoğu zaman çaresiz kalırsın.
'Kafa'ya yabancıdır. Kafanın dayattığı plan programa daha güçlü bir dayatmayla karşılık verir. En mükemmel bildiğin sistemin, söz gelimi demokrasinin; muhteşem bildiğin ülkenin, mesela ABD'nin; barış sağlayıcı kuruluşların, örneğin BM'nin, Nato'nun kurbanlarına nihai sığınak da topraktan başka bir şey değildir.
Anne babanı seçemediğin gibi doğduğun toprağı da seçemiyorsun işte! Acıkırsın doyurur, kirlenirsin temizler, gururlanıp kibirlenirsin bağrında uyuttuğu gururlu kibirli nice insanla hizaya çeker seni. Mütevazılığa bir çağrıdır. Derdinin dermanı ondadır. Dermansız derde yakalandığında mühlet dolana değin döşek olup ağırlayandır. Boşuna gözünü toprak doyursun dememişler belli ki... "Benim sadık yarim kara topraktır" demiştir Aşık Veysel.
İnsanlığın en büyük arşivini mi arıyorsun, toprağa git! İnsanlık tarihinden daha eski bir geçmişi var onun. Gücünü anlamak için şu kadarını söyleyeyim, hafızasını silerse hafızasız kalırsın. Az biraz avucunu sıkarsan açlık ve susuzluk gelip bulur seni.
Toprak cömertliğiyle insana hizmet eder. Ama insan için bu hizmet yeterli değildir. Faydalı olanı kendimize ait kılmaya çalışırız. Dünya hepimize yetmesine rağmen toprak konulu kavgalara girişiriz. Düşünün ki, toprak kavgası diye bir kavramsallaştırma bile var. Toprağı kanla yoğura yoğura nereye varabiliriz ki! Evet, bu coğrafyada toprak sanki yağmurla değil, kanla ıslanıyor daha çok! Çünkü çiğ süt emmiş insan, karşısındakinin kanına mı girmeyecek? Bu yüzden toprağın fışkırdığı, her zaman canlılık değildir, ölüm de topraktan fışkırır. Bizim coğrafyada her mevsim ölüm fışkırıyor topraktan. Ve bu durum, hepimizin tabiatını belirliyor. Evet, "coğrafya kaderdir." Coğrafyanın kaderi sanki harf harf, kelime kelime toprağa yazılıyor. Sağ ve sol omzumuzda yazaduran melekler gibi...





