Bir önceki (ZEKÂT ve ÖNEMİ başlıklı) yazıda zekatın tanım ve önemini işlemiştik. Şimdi de hangi mallardan çıkarılacağını işleyeceğiz. Bilindiği üzere coğrafyamızda meşhur mezheplerden ikisi (Şafii ve Hanefi) revaçtadır. Biz de konumuzu bu iki mezhebe göre ele alacağız. İlmihali bakışa göre; belirli kişilerin, belirli kişilerin belirli mal(lar)ından, belli bir miktarı kabul etmesine zekat denir.
Kur'an, zekata ve tabi olan mallara genel olarak şöyle değinmiştir: "Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekat) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 9/103"
Hz. Peygamber (s.a.s.) de, zekat memurlarına verdiği emirle zekata tabi olan mallara, ne şekilde, nasıl ve kaçta kaç tahsil edileceğine değinmiştir.
Daha sonraki dönemde oluşan fıkıh doktrini de Hz. Peygamber (s.a.s.) ve sahabe uygulamalarından; bir malın zekata tabi olması için: "Tam mülk olması, artıcı özelliğe sahip olması, nisaba ulaşmış olması, tabii ihtiyaçlardan fazla olması ve üzerinden bir yıl geçmesi" şartlarının oluşmasını gerekli görmüşler.
Zekat, İslam'ın beş esası arasında yer alır, bu sebeple mükellefiyette aranan şartlar zekatta da aranır.
Konuya zekat verecek kişinin haiz olması gereken şartları açıklamakla başlamak isterim: Zekat verecek kimse, Müslüman, hür, akıllı ve büluğ çağına ermiş (malı/mülkü üzerinde tam yetkili) olmalıdır. Buna göre, Müslüman olmayanlar, köle ve cariyeler, mecnunlar (deliler) ve çocuklar zekat vermekle yükümlü değildir. Aynı şekilde gayri müslimler de zekat vermekle mükellef değildir.
Şafiîlere göre zekatı verilmesi gereken mallar.
1-Hayvanlardan evcil deve, inek ve keçi/koyunlarda vaciptir.
Zekata tabi hayvanlar; davar, sığır ve devedir. Bu hayvanlara, zekat düşmesi için, üzerlerinden bir senenin geçmesi, yıl boyunca merada parasız olarak otlanmaları gerekir. İş için, beslenen hayvanlara zekat düşmez.
2- Bunlar Gıda ve meyve olmak üzere ikiye ayrılır. Gıdalardan bazısında onda bir, bazılarında ise; (Kuyu vb. ile sulananlar) yirmide bir zekat düşer.
3-Altın ve gümüş paralar.
Altının "Nisab"ı yani zekatının verilmesi farz olan miktarı 20 miskaldir. 80 veya 85 gr.
4-Ticaret malı.
Ticareti yapılan her türlü; arazi, bina, araba, hayvan, yiyecek, ev eşyası ve diğerlerinin zekatı verilir. Ticaretin zekatı 40'ta bir (% 2.5) oranında verilir.
Şafii mezhebine göre bir kişiye zekatın farz olması için:
1- Müslüman olmak. Dolayısıyla kafir olanlara zekat vermek farz değildir. Şafiilerde büluğ şartı aranmaz, velisi tarafından verilir.
2- Hür olmak. Köle; zekat vermekle mükellef değildir. Çünkü kölenin elindeki malların tamamı, efendisinindir.
3- Tam mülkiyete sahip olmak. Bunun için; "Mükateb" olan köle, tayin edilen zaman içinde, kararlaştırılan miktardaki malı efendisine veremezse, azad olmaz ve elindeki malların tamamı efendisine geçer. İşte bu köle, tam mülkiyete sahip olmadığı için elindeki malların zekatını vermekle mükellef değildir.
4- Nisaba malik olmak. Yani zekata tabi olan malın, zekatın farz olması için aranan çokluğa ulaşmış olması gerekir. Mesela; altının 20 miskal yani 80 veya 85 gr. olması gibi. Nisabdan aşağıda olan mala zekat düşmez.
5- Malikin muayyen olması. Bunun için henüz doğmamış ceninin malında zekat yoktur. Yine vakıf olan malın zekatı yoktur. Çünkü bunun da sahibi belli değildir.
6- Bazı mallarda, havelan-ı havl. Yani zekata tabi olan malın üzerinden bir senenin geçmesi gerekir. Bunun için nisab miktarı kadar olduğu halde üzerinden bir sene geçmemiş mala zekat düşmez. Bu anlattıklarımız zekatın genel şartlarıdır. Bunların haricinde her malın kendisine mahsus şartlan da vardır.
Bunlar mallardan sekiz çeşit olup insanlardan sekiz sınıfa verilmek için farz kılınmıştır "Sadakalar (zekatlar), Allah'tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekat toplayan memurlar, kalpleri İslam'a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 9/60" [1]
Hanefilere göre zekatı verilmesi gereken mallar.
Hanefilere göre: Zekat görünen bir şekilde veya takdiri olarak fazlalaşan mallarda vaciptir.
Hanefîler'e göre; bir malda zekatın farz olabilmesi için, o malın hem sene başında ve hem de sene sonunda nisaba ulaşmış olması şarttır. Bir kimse sene başında nisab miktarına ulaşan bir mala sahip olsa, bu mal sene içinde nisabın altına düşse, hatta tamamen tüketilse, fakat sene sonunda yine nisab miktarına ulaşsa, sene sonu hesabıyla zekata tabi olur.
Borç sahibi olanın zekatı nasıl olur? Hanefilere göre borç üç kısma ayrılır; 1. Şahıslara olan borçlar. 2. Allah hakkı olarak vacip olup kullar tarafından istenen borçlar. Zekat bu nevidendir. 3. Kullar tarafından istenmeyen fakat Allah için yerine getirilmesi gereken borçlar. Nezir ve kefaret bu çeşit borçlardandır.
İlk iki grupta toplanan borçlar zekat mallarının nisabını düşürürlerse, bu mallarda zekat gerçekleşmez. Üçüncü grupta toplanan borçlar, zekatın gerçekleşmesine mani değildir. Ayrıca borç hangi neviden olursa olsun, toprak ürünlerinde zekatın vücûbuna mani değildir.
İmam Şafiî'ye göre borç hiçbir malda zekatın vücûbuna engel olmaz. İmam Malik'e göre ise sadece parada zekatın vücûbuna engeldir, nisabı düşürürse zekat farz olmaz.
Fakihler arasındaki bu ihtilaf, onların zekatın sırf ibadet mi yoksa malda fakir için gerçekleşen bir hak mı olduğu noktasında farklı değerlendirmelere sahip olmasından kaynaklanmaktadır.
Ebu Bekir er-Razi, zekat verilmesi geciktirilebilecek bir vaciptir bundan dolayı geciktirmek ile telef olan zekatın demaneti/kafaletinin olmadığını söylüyor. Fakat Kerhi, fevri yani derhal vermek gerektiğini söylüyor. Muhammed'den de fevriliğe delalet eden; zekat vermeyenin şehadeti kabul edilmez ve zekat mûhkem bir farzdır, terkinde müsaade yoktur diye rivayet de vardır. (El-İhtiyar c:1; s:99 )
Rahman'ın, tüm dini vecibeleri olması gerektiği gibi yerine getirmeyi ihsan etmesini dilediğimiz gibi, bu farzı da olması gerektiği gibi yerine getirmemizi ihsan etmesi dileğiyle…
[1] - Muğnil Muhtac c:1, s:268 Şeyh Muhammed Şirbinî el-Hatib





