Cennet vatanımızda ve dünyada olup bitenlere, yaşananlara şaşı bakarak durumdan vazife çıkaranlara şaşmamak ne mümkün.

Gazze dendiğinde ibresi zerre kadar oynamayan ve hatta bana ne Gazze’den diyerek çemkiren azımsanmayacak kadar çok sayıda insanımsı yaratıkla birlikte yaşıyoruz.

Ben geliyorum diyen depreme karşı elini taşın altına koyması gerekenlerin bir araya gelmelerinden rahatsız olanlarla da birlikte yaşıyoruz.

Terörsüz Türkiye kelimesini duyduğunda vücut kimyası bozulan yüzbinlerce insanla da birlikte yaşıyoruz.

Ülke mozaiğimizin çeşitli renklerden oluşması aslında zenginlik ama bu durumdan da vazife çıkaranlar var.

Doğru arayışı elbette evrensel değerlerle olmalı ama evrensel değerlerde iğfale uğrayınca ortalık piçlere kaldı ve maalesef değerler dendiğinde hemen hangisi sorusu akla geliveriyor.

Böyle kaotik bir zamanda, hangi gündem gerçek sorusunu sormak ve cevaplamak zor olsa gerek.

Çünkü herkes kendi doğrusu peşinde ve başka doğrulara da kör ve sağır.

Nasreddin Hocanın yağmur fıkrası gibi yağsa biri yağmasa diğeri zor durumda.

Hangi gündem sorusunun cevabını sosyal medyada arayanların işi daha da zor.

Çünkü ağzı olanın konuştuğu ve yazdığı bir arena olmasından dolayı giderek daha da soysuzlaşan bu alandan uzak durmak aslında sadece akıl sağlığı açısından değil her yönden faydalı.

Soysuzlar arenasına dönen sosyal ve dijital medya yeteri kadar denetlenemiyor ve at hırsızı güruhun insafına terk edilmiş durumda. Ortaya atılan bir yalan öyle bir işlemden geçiriliyor ki sonunda sahibini dahi bu yalana inandıra biliyor.

Kişiselleştirerek hedef tahtasına oturmak ve reklamın iyisi kötüsü olmaz reklam reklamdır dememek

İçin örneklemelerim umumi.

Sahiplenenlere saygı duyarım ancak kimseye özel bir kastımın olmadığı açık ve net.

Son birkaç gün gündem olan gündemleri arasındaki tezat bile aklımızı süzgeç olarak kullanmadığımızın işareti.

Hükümet edenlerin gündemi Gazze, Hindistan-Pakistan gerilimi, terörsüz Türkiye için fesih ve silah bırakma, depreme hazırlık amaçlı yerel ve merkezi hükümetin ortak çalıştayı ve irili ufaklı onlarca ülkemiz hayrına meseleler.

Ana muhalefetin ise aylardır tek gündemi var.

Yolsuzluklara kılıf arama zemininde yapılması gerekenler…

Çuvala sığmayan mızrakla ilgili geceli gündüzlü karartma çabalamaları ve çalışmaları…

Bu tek gündem için her şey mübah. Ekonomiyi çökertmek, iç barışı bozmak, nümayişler yaparak yakıp yıkmak ve hatta devletimizi dış ülkelere şikâyet etmek, boykot vs…

Ana muhalefet liderine şaplaktan bile medet umanlar oldu. Bir psikopatın şaplağı üzerinden Osmanlı tokadı algısını pazarlayarak ortalığı karıştırmak isteyenlerin hevesleri kursaklarında kaldı ama bu işi pazarlayanlar ve görevli troller hedefledikleri her ne ise elde ettiler.

Bu şaplağın altından CHP çıkarsa hiç şaşırmam. Çünkü eski Türkiye günlerindeki tedhiş olaylarına oldukça benzer tarafları var. O karanlık günlerde ne rezaletlere şahit olmadık ki. Hatırlatmayı bile zül sayıyorum. Anlayanlar anladı bile. Anlamayanlar ise yakın geçmişteki faili meçhullere bir göz atabilir.

Dünya Jandarması iyice zıvanadan çıktı. Sabah başka akşam başka ne dediğini elbette biliyor. Oda başka bir görevli olabilir. Zulmün günümüz merkezlerinden birini daha yıkmakla görevli olabilir. Tıpkı Rusya’yı yıkanlar gibi bu zalimde ülkesini parçalanma görevini ifa ediyor olabilir.

Yaşadığımız coğrafyanın aynı zamanda kaderimiz olduğunu düşündüğümüzde her bir ferdin bu gerçeklik ışığında şapkasını önüne alarak iyi düşünüp akletmesi gerekir.

Ne mutlu akledenlere ne mutlu devlet ve millet için gecesini gündüzüne katıp çalışanlara.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.