0
Geçtiğimiz hafta sağlıkla ilgili bazı örneklerle sizleri buluşturarak değerini kaybetmeden anlamanın yolunun nebevi tıp olduğunu belirtmiştim.Bugün biz sözü bırakalım ve Peygamber tıbbı ile sizi baş başa bırakalım değerli dostlar.
Nebevi tıp genel ilkeleri hedef edinmiştir. Detaylarla pek ilgilenmez. Şunu ye şunu yeme söyleminden çok az yemeyi ölçülü olmayı ve helal olup olmamasını önemser. Kuran da geçen gıdaları ve haram olan gıdaları hedef kitlesinde tutar. Nebevi tıpda zihin-ruh-beden üçgeninde modern tıbbın henüz çözemediği tedavi protokolleri vardır.
Manevi tedaviler denebilecek yardımseverlik ibadet tevbe istiğfar yaratandan af dileme iyilik yapma sıkıntısı olanların sıkıntısını giderme diğergamlık isar gibi bir çok tedavi stres ve gerilim kaynaklı psikosomatik hastalıkta tedavi aracı olarak kullanılmaktadır.
Beslenme hatalarının çok olduğu yani ağzımızdan girenlerin sansürlenmediği bir dönemde yaşıyoruz. Obezite diabet hipertansiyon kalp damar hastalıklarında yediklerimiz gerçekten sorgulanmalı. Bu hadislerden de anlaşılacağı üzere birçok hastalığın sebebi olarak fazla yiyip içme gösterilmektedir. Şöyle ki, solunum hastalıkları, damar tıkanıklığı ve sertliği, safra taşları, kalp yetmezliği, horlamalar, varis(damar genişlemesi) ve varis yaraları, karın fıtıkları, bağırsak hastalıkları, adet bozuklukları, kısırlık vb. daha pek çok hastalığın temel sebebi mideyi tıka basa doldurmaktır.
Gıdaların kimyasal zehirlerle ve katkı maddeleri ile ne kadar kirlendiği ve nasıl kazanıldığı bir çok hastalığın sebebi olmasına rağmen helal haram kavramları adeta tu kaka. Hatta nerede ise çağ dışı. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışırken yarını unutan yada unutturulan bir yaşam tarzı bize sağlık kazandırabilir mi?
Acıkmadan sofraya oturup midelerimizi çöp torbası gibi tıka basa doldurarak kendi ellerimizle kazdığımız kuyuya düşmemizi hangi tıp nasıl engelleyebilir? Doymak bilmeyen nefsani arzularımız manevi dinamikler olmadan nasıl dizginlenebilir ki? Tüm bu ve benzer sorunlarımızın çözümünde nebevi tıp adeta imdadımıza yetişiyor. Yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz evrensel kutsal emirden başka nefsimizi ne dizginleyebilir? Yada kazandıklarımızı harcarken dahi hesap vereceğimizi bize haber veren Rabbimizden gayri hangi güç bizi engelleyebilir?
Hastalık sebeplerinde ilk sırada hatırlanması gereken yaşam tarzımızdır.
Günümüz insanının ana sorunu kendi cahilane gayreti ile meydana getirdiği yaşam tarzı olarak görünüyor. Her şeyin başı ve aynı zamanda da sonu. Daha çok çalış daha çok üret ve sorumsuzca da tüket. Marazlan hasta ol .Adeta intihar manifestosu.
Hareketli olarak yaratılan ve aktif yaşamaya göre ayarlanan hücrelerimiz aldığı zehirli gıda ve takviyelerle kireçlenmekte fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde icra edemediği için paslanmakta. Tüm bu ve benzeri sorunların ortak paydası ise hastalık. Hastalanmadan yaşamak ise yukardaki aktarımlarıma göre kısmen mümkün. Nebevi tıp ise bu yolculuğun klavuzu. Klavuz kaptanını doğru ehil olanlardan seçerek sağlıklı mutlu yaşayabilir insan.
Peygamber'imizin sağlığa verdiği önemi, koruyucu hekimlik vetedavi edici hekimlik olarak ikiye ayırmak mümkündür. Koruyucu hekimliği, temizlik, sağlıklı ve helal beslenme, helal olan spor ve eğlenceler , zamanında ve yeterince istirahat, ibadetleri gereği gibi ve zamanında yerine getirmek, dua etmek ve haramlardan uzak durmak gibi yöntemler olarak görmekteyiz.
Tedavi konusunda ise şu esaslara dikkat edilmesinin tavsiye edildiğini görmekteyiz: Hastalığı da şifayı da veren Allah'tır. Hastalanınca şifa aranmalıdır. Şifa için başvurulacak çeşitli tedavi yolları ise, perhiz, kan aldırma,ilaç, tebdîl-i mekan, rukye, dua okunmuş su çeşitli bitkiler sirke aklımıza gelenler..Nazar yani gözle yayılan negatif enerjinin insan hücresinde yaptığı sarsıntıya karşı nazar ayetleri tıbbı tedavide zorlanılan bir çok hastalıkta ise okunmuş su ile şifa aranmalıdır.Peygamberimizin bu tedavileri tavsiye ettiği yıllarda suyun kristalleşen canlı ve dış ortamdan etkilenen yapısı olduğu bilinmiyordu.Günümüzde ise ilmen biliyoruz ki su kendisine söylenen olumlu olumsuz sözlerden etkilenecek kadar hassas ve olumlu telkinleri başka birisine aktaracak kadar da akıllı ve canlı aynı zaman da tedavi edici.
Kısa kısa maddeler halinde kulaklara küpe olacak notlar.
· Acıkmadan sofraya oturmayalım.
· Doymadan sofradan kalkalım.
· Lokmaları küçülterek ve iyice çiğneyerek yiyelim.
· Yemek başlangıcında dilimizin üzerine bir parça tuz alalım.
· Tatlıları aç karnına ve ölçülü yemeye çalışalım.
· Yediklerimizin çeşidini azaltalım.
· Yemek öncesi ve sonrası ellerimizi yıkayalım.
· Yemek sonrası dişlerimizi fırçalayalım.
· Stres gerilim sıkıntılı durumlarda abdest alarak negatif enerjilerden hücrelerimizi uzaklaştıralım.
· Oruç tutarak hücrelerimizin kirini pasını ayıklayabiliriz.
· Sık banyo ve duş alarak üzerimizdeki negatif enerjilerden kurtulabiliriz.
· Gıdalarımıza çörek otu ilave ederek bağışıklık sistemimizi güçlendirebiliriz.
· Yılda bir kez hacamat yaptırma ile genç ve zinde kalabiliriz.
· Diyetle tedavisi mümkün hastalıkları ilaçlarla tedavi etmemliyiz.
· Haram ile tedavi tıbbı nebevide tavsiye edilmemiştir.
· Diyet ve genel hijyen kurallarını ihmal etmemeliyiz
Yyukarıda kısmen ifade etmeye çalıştığım gibi tıbbî bilgilerimize nebevi tıp uygunluk göstermektedir. Bu hadisler, tıp sahasındaki bugünkü gelişmelerden asırlar önce ifade edildiği için, bir tıbbî hikmet, hatta tıbbî mucize olarak ta yorumlanabilir diye düşünüyorum. Ağzı olanın ulu orta bol keseden attığı bir zaman diliminde ben bol keseden atıp tutmadan hepimize faydalı olabilecek sağlıkla ilgili yitiklerimizi sizlerle paylaşmak istedim.Sağlık ve mutluluk dileklerimle.