Allah'in ipi, hidayet rehberimiz, nur, alemlere rahmet Hz. Muhammed'e (sav) indirilen Kur'an-ı Kerim'i okumada kolaylık sağlasın diye 560 senesinde kullanılmaya başlayan secavend işaretlerini öğrenmek, Kur'an okumada kolaylık sağlayabilir. Çünkü Kur'an okurken yanlış yerde durmak veya durmamak manayı bozar, bunu önlemek için secavend'den faydalanılabilir. İşte secavend işaretleri:
SECAVEND VAKF İŞARETLERİ
م) ) :Mim: Vakf-ı lazım işaretidir. Bu işaret nerede gelirse orada vakfetmek lazımdır. Vacibtir. Vakf terk edilemez. Çünkü kasd edilen mana bozulur. Hatta bu vakf, kasden terk edildiği taktirde, küfrü icab ettirmesinden korkulur. Mim İşareti, Kur'an-ı Kerim'de -84- yerde bulunmaktadır.
ط) ) :Tı: Vakf-ı mutlak alametidir. Bu işaretin bulunduğu yerde de vakf yapılması evla olmakla beraber, vasl da caizdir. Vakf yapılmazsa da bir şey lazım gelmez. Bu işaretin bulunduğu yerde durulur ve devam edilir.
ج) ) :Cim: Vakf-ı caiz alametidir. Vakf ile vasl ihtiyaridir. Ancak vakf evladır.
ص) ) :Sad: Vakf-ı ruhsat işaretidir. Vakfın yeri olmayan, fakat zarurete mebni vakf caiz olan mahal demektir. Vakf yapıldığı taktirde geriden almaya lüzum yoktur.
ز) ) :Ze: Vakf-ı mücevvez alametidir. Vakf caiz olmakla beraber vasl evladır. Vakf yapılırsa, geriden almak caizdir.
لا) ) :Lamelif: Vakfın caiz olmadığını gösterir. Durma, durulmaz demektir. Çünkü mana tamam olmamıştır. Vasl etmek lazımdır. Vakf yapılırsa geriden almak gerekir. Ancak ayetin sonunda olursa, tekrar geriden almak doğru değildir. Çünkü orası diğer bir ayetin başıdır.
ق) ) :Kaf: Vasl alametidir. Vakf caizse de vasl evladır.
قف) ) :Kıf: Vakf alametidir. Bu kelime üzerinde "vakf yap" demektir. Vasl da caizdir,
صلي) ) : Sılî: Vakfın caiz, vaslın efdal olduğuna işarettir.
ك) ) : Kef ( آذا ) veya ( آذلك ) kelimesinin kısaltılmış şekli olup, bir önceki işaret gibidir, demektir.
ع) ) :Ayın: Rükû alametidir. Namaz kılarken rukuya gitmenin güzel ve münasib olduğunu bildirir. Mevzu ve kıssa başıdır. Buna: "Aşr-ı şerif" işareti de denir.
س) ) : Sin ( سكته ): Sekte işaretidir.
( ): Bu üç noktalı işaretin birisinde durulunca ötekinde durulmaz. İkisinde de durulmazsa bir şey lazım gelmez.
خ ) ) : Hı; ( خمسة ) kelimesinden alınmış olup, 5 ayette bir konur.
مَدْ) ): Med işaretidir. Altında bu işaret bulunan harf uzatılır.
قَصْرٌ) ) : Kasr işaretidir. Altında bu işaret bulunan harf, uzatılmadan okunur.
NOT: ( أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ ) de ( لا) işareti varsa da, mezhebimize göre burası ayet sonudur. Binaenaleyh, burada vakf yapılır ve devam edilir. Geriden almaya veya vakfı terk etmeye gayret göstermeye lüzum yoktur. Bu secavend vakf işaretlerine riayet etmek gerekir. Riayet etmemek, durulacak yerde durmamakta, durulmayacak yerde de durmakta kerahet vardır. Hatta, manayı ifsad edecek yerde kasden durmak haramdır. Ümmü Seleme validemizden rivayete göre Peygamberimiz (S.A.V.) Fatiha-i şerife'nin her ayetinde vakfetmişlerdir.
Kıraata ilk defa başlamak veya vakf yaptıktan sonra kıraata devam etmek için tekrar başlamak diye tarif ettiğimiz "ibtida" esnasında da mananın tam olup-olmayacağına ve değişip-değişmeyeceğine çok dikkat etmek lazımdır. Çünkü bazı hatalı okuyuşlar manayı ifsad edebilir. Hele kasdî olursa, insanı küfre de sevk edebilir. Tevbe süresi, 30. ayetindeki;
"Uzeyr ALLAH'ın oğludur = ( عُزَيْرٌ ابْنُ اللهِ )" kısmından ibtida etmek gibi. Halbuki bunun makablindeki "(Ve Yahudiler dedi ki = "وَقَالَتِ اليَهُودُ kısmından başlamak lazımdır. Yine kıraat esasında: ( اِنِّي آَفَرْتُ ) üzerinde vakfedip, ilerisinden, yani ( بِمَا اَشْرَآْتُمُونِي ) den başlamak da böyledir. Maalesef, bu husustaki hatalı okuyuşlara sık sık rastlamaktayız. Kıraattan tamamen ayrılmak niyetiyle okumayı kesmek diye tabir ettiğimiz "Kat'" halinde de bu mana cihetine çok dikkat etmek gerekir. Okumaya devam edilmesi mana yönüyle zaruri olan yerlerde, ayet sonu cüz veya hizib sonu bile olsa kıraattan ayrılmak katiyyen doğru değildir. Arapça iyice bilinmeden, bu hususu bir takım kaidelere dökmek mümkün değildir, kanaatindeyiz. Şu kadar var ki, vakf hükümlerine riayet etmek, ibtida ve kat' esnasında insanı nisbeten hatadan kurtarır
VAKIF İŞARETLERİ
Muhammed b. Tayfûr es-Secavendî'nin (ö. 560/1165) taksimi ve koyduğu vakf alametleri daha fazla benimsenmiştir. Elimizdeki Mushaflarda koymuş olduğu esaslar tatbik edilmektedir. Lakabına uygun olarak bu alametlere Secaved (صجاوند) denmiştir. Bunlar beş tanedir. Daha sonra bunlara ilaveler yapılmıştır.
1. Vakf-ı Lazım (الوقف الازم):İşareti م harfidir. Kesinlikle durulması gerektiğini gösterir. Durulmadığı taktirde mananın bozulacağını gösterir. Kur'an-ı Kerim de 84 yerde yer almaktadır. Vakf yapmak vacip vasl yapmaksa haramdır.
وَمَا هُمْ بِمُؤْمِنينَ ﴿٨﴾ يُخَادِعُونَ اللّٰهَ de durmadan devam etmek gibi.
2. Vakf-ı Mutlak (الوقف المطلق):İşareti ط harfidir. Daha sonraki söz dizisi müstakil bir cümle olup öncesiyle irtibatı olmayan yerde durmaktır. Vakf yapılması evla olmakla birlikte vasl'da yapılabilir. Durulduğunda geriden alınmaz.
3. Vakf-ı Caiz (الوقف الجائز) : İşareti ج harfidir. Vakfın ve valsın caiz olabileceği bir yerde durmaktır. Ancak durmak geçmekten daha evladır.
4. Vakf-ı Mücevvez (الوقف المجوذ):İşareti ز harfidir. Vakıf caiz olmakla birlikte vasl evladır. Durulduğunda geriden alınmaz.
5. Vakf-ı Murahhas ( الوقف المرخص):İşareti صharfidir. Okuyucunun nefesinin yetişmediği yerde zarurete binaen müsaade edilen vakıftır. Zaruret olmadıkça kullanılmamalıdır. Durulduğu taktirde öncesinden almanın uygun olacağı söylense de daha sonra gelen cümlenin anlamının anlaşılması dolayısıyla geriden almaya gerek yoktur.
Kur'an-ı Kerim De Daha Başka İşaretler De Bulunmaktadır.
6. Vakf-ı La (لا ): Durma demektir. Eğer nefes tükenir de durmak mecburiyetinde kalınırsa geriden almak gerekir. Ancak bu işaret durak sonlarında bulunursa bir önceki ayetin manasının devam ettiğini ayetler arası ilginin devam ettiğini gösterir.Ayet sonlarında durmak da geçmek de caizdir. Durulunca geriden alınmaz.
7. قف Vakf alametidir. Bu kelime üzerinde vakf yap demektir. Vakf yapmak vasl yapmaktan evladır. Vasl da caizdir.
8.ق Vasl alametidir. Geçmek evla durmak caizdir. Durulduğunda geriden alınmaz.
9. ع Rukû alametidir. Namaz kılarken rukûa gitmenin güzel ve münasip olacağını göstermektedir. Hatim ile namaz kıldıranlar bu işaretlerde rüküya gitmelidirler. Bazı Mushaflarda on ayette bir konulmuş bazılarında da bunun yerine hemze konulmuştur. Kur'an-ı Kerimde 576 adet bulunmaktadır.
10. .. .. (الوقف المعانقة) Vakf-ı murakabe de denilmektedir. Bir veya birkaç kelime arayla peş peşe gelen bu üçer adetlik iki grup noktadan birincisinde durulduğu taktirde ikincisinde durulmadan geçilir. Her ikisinde birden durmak veya geçmek yoktur.
11. س Sekte kelimesinden alınmıştır. Bu yerlerde genelde kelimenin altına yerleştirilir.
Bazı Mushaflarda bunlara ilave olarak daha başka işaretlerde görülmektedir. Bunların ifade ettiği manalar genellikle o mushafın sonunda yer almaktadır.
VAKFIN HÜKÜMLERİ (özel durumlar)
1. Vakf esnasında hareke üzerinde durulmaz. Son hareke sakin kılınır.
2. Sonu sukünlü olan kelime olduğu gibi bırakılır. قل عصوا
3. Sonu üstünlü ise sakin kılınır. العالمين
4. Sonu esreli ise ya sükün üzerine durulur veya ravm ile durulur. الرحيمِ
5. Sonu ötreli olan kelimede sükün, ravm ve işmam üzerine durulabilir. نستعين
6. Sonu şeddeli ise şeddeye riayet edilerek sükün üzerine durulur. وتب
7. Sonu harekeli vav veya ya yahut da elif ise önceki harfin harekesi de kendi cinslerinden ise med üzerine durulur. هو لن ندعوا
8. Sonu iki ötre veya iki esre ile biten kelimelerde vakıf esnasında kelimenin son harfinin harekesinin düşmesiyle bu harfe eklenen zaid nunda düşmüş olacak dolayısıyla sükun üzerine okunacaktır. عذابُ من نحيل
9. Sonu iki üstün ile bitiyorsa o zaman tenvinden bedel olarak elif üzerinde vakıf yapılır. عليما
10. Son harf yuvarlak ta ise durulma esnasında he sesi ile durulur. رحمة
11. Son harf açık ta ise sükün üzerine okunur. في السماوات
12. Son harfi zamir olan kelimeler de sükün kılınırlar. اجتباه فيه
13. Sonu te'kid nunu ile biten Yusuf 32 وليكونا Alak 15 لنسفعا de durak elif üzerine yapılır.
14. انا kelimesinde vakıf elif üzerine yapılır.
15. Vakf için kelimenin sonundaki iki sakin harf birleştirilebilir. من قبل
16. Vasl halinde iki sakinin bir araya gelmesinden dolayı kelimenin sonundan lafzan hazfedilen med harfleri vakıf halinde isbat edilerek okunurlar. وقودها الناس
17. Kehf 18/38 da لكنا vakıf halinde çekilerek okunur. Vasl halinde Hafs ve bazı kıraat imamları çekmeden okumuşlardır.
18. Ahzap 33/10 الظنونا Hafs'a göre vakıf halinde çekilerek vasl halinde çekilmeden okunur.
19. Ahzap 33/66 الرسولا da vakıf halinde çekilerek vasıl halinde çekilmeden okunur.
20. İnsan 76/4 de سلا سلا vakıf hakinde çekerek veya çekmeden okunmuş vasıl halinde ise sadece çekmeden okunmuştur.
21. İnsan 76/15 قواريرا vakf halinde çekerek vasl halinde çekilmeden okunur.
GENEL OLARAK VAKIFLAR DÖRT KISMA AYRILIR
1. IZTIRÂRÎ VAKF:(الوقف الاضطراري)Tilavet esnasında meydana gelen, nefes kısılması, unutma veya devam etmeye güç yetmeme gibi herhangi bir zarûrî sebeple yapılan vakfa denir. Böyle durumda mana tamam olmasa bile vakf caizdir. Ancak başlanırken manaya uygun daha öncesinden başlamak gerekir.
2. IHTİYÂRÎ VAKF: ( الوقف الاختياري) Zaruri bir sebep bulunmadan isteğe bağlı olarak yapılan vakıftır.
3. İHBÂRÎ VAKF: (الوقف الاخباري) İmtihan esnasında hocanın herhangi bir kişinin kıraat bilgisini ölçmek için yaptırdığı vakftır.
4. İNZÂRİ VAKF: (الوقف الانظاري ) Bir kelime üzerinde, muhtelif rivayetleri cemettiğinde, başkasını ona atfetmek için yapılan vakıflara bu isim verilmiştir.
VAKFIN DİĞER ÇEŞİTLERİ
1. VAKF-I ĞUFRÂN:Peygamber efendimizin dua ve niyazda bulunmak maksadıyla yapmış olduğu vakıflardır. On yerde bulunduğu rivayet edilmektedir.
Bunlar Maide 51, En'am 36, Secde 18, Ya'sin 12, 30, 52, 61, 81, Mülk 19.
2. VAKF-I CİBRÎL:Vahy meleği olan Cebrail'in (a.s) vahy esnasında yapmış olduğu vakflara denir. Aynı zamanda bunlara vakf-ı münzel de denilmektedir. Sayıları konusunda ihtilaf bulunsa da meşhurları sekiz tanedir. Bunlar: Bakara 120, 276, Âl-i İmran 7, 95, Enam,36, 124, Araf, 187, Yasîn 51.
3. VAKF-I NEBÎ:Peygamber efendimizin vakf yaptığı yerlerdir. Bunların sayısı ihtilaflı da olsa dokuzu meşhur olmuştur. Bakara 148, Al-i İmra 7, Yunus 2, 52, Nahl 4, Kadr 2, 4, Nasr 3.
4. VAKF-I BEYÂN:Feth sûresi 9. ayetinde bir birini takip eden iki zamirden birincisinin Rasülüllah'a ait olduğunu göstermek için وتوقروه ifadesinde durulur. İkinci zamir de Allah'a döner. Tevbe sûresi 40. ayette de سكينته عليه ifadesinde zamiri Hz. Ebû Bekr'e döndüğü için durulması durumudur. Yine Yusuf sûresinin 27. ayetinde فكذبت ifadesinde Hz. Yusuf'un doğrulardan olduğunu vurgulamak için durulması vakf-ı beyandır.





