Muhammed suresi Medine döneminde nazil olmuştur. Muhammed suresi 38 ayeti kerimedir. Muhammed suresinde cihad olmak üzere başlıca, savaş, esirler, ganimetler ve münafıkların durumu konu edilmektedir. Peki Muhammed suresinin okunuşu nasıldır? Muhammed suresinin meali nasıldır? İşte Muhammed suresinin okunuşu ve anlamı...
Medine döneminde inmiştir. 38 ayettir. Sûre, adını Peygamber Efendimizin,ikinci ayette geçen adından almıştır. Sûre, ayrıca yirminci ayette geçen "elKıtal" kelimesinden dolayı "Kıtal sûresi", diye de anılmaktadır. Sûrede temel konu cihad olmak üzere başlıca, savaş, esirler, ganimetler ve münafıkların durumu konu edilmektedir. Sûre Medine'de, Bedir Savaşı'ndan sonra ve muhtemelen Uhud Savaşı esnasında, Hadîd sûresinin peşinden nazil olmuştur. Mekke'de indiğini söyleyenler, İbn Abbas'ın, 13. ayeti kastederek "Mekke'de, Hz. Peygamber oradan keder içinde ayrılırken gelmiştir" sözünü genelleştirerek yanılmışlardır (Kurtubî, XVI, 216; İbn Âşûr, XXVI, 71). Bu ayrılıştan maksat hicret ise, yalnızca 13. ayet Mekke'de inmiş demektir, Veda haccındaki ayrılış kastediliyorsa, o da Medine'de inenlere dahildir. Temel konusu, savaş belasından kurtulmak ve barışı devamlı kılabilmek için, barış düşmanlarının savaş gücünü yok edinceye kadar onlarla savaşmaya teşviktir. Bu temel konu çerçevesinde şu hususlara da temas edilmiştir: 1. İman edenler ile etmeyenlerin yapıp ettiklerinin, dünya ve ahiret hayatında işe yaraması ve Allah katındaki değer bakımından karşılaştırılması. 2. Allah'ın yardımı, ödüllendirmesi ve doğru düşünmeye muvaffak kılması bakımından iman edenler ile etmeyenlerin farkları. 3. Münafıkların tipik davranışları. 4. Dünya ve ahiret nimetlerinin karşılaştırılması. 5. Dünya hayatının imtihan hikmeti ile bağlantısı.
MUHAMMED SURESİNİN OKUNUŞU VE ANLAMI
Muhammed 1 (Mealleri Karşılaştır): Ellezîne keferû ve saddû an sebîlillahi edalle a'malehum.
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَصَدُّوا۟ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ أَضَلَّ أَعْمَٰلَهُمْ
İnkar edenler ve Allah yolundan alıkoyanlar var ya; işte, Allah onların bütün amellerini boşa çıkarmıştır.
Muhammed 2 (Mealleri Karşılaştır): Vellezîne amenû ve amilûs salihati ve amenû bi ma nuzzile ala muhammedin ve huvel hakku min rabbihim keffere anhum seyyiatihim ve asleha balehum.
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ وَءَامَنُوا۟ بِمَا نُزِّلَ عَلَىٰ مُحَمَّدٍ وَهُوَ ٱلْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ ۙ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَأَصْلَحَ بَالَهُمْ
İnanıp salih ameller işleyenlerin ve Muhammed'e indirilene -ki o Rablerinden gelen haktır- inananların ise Allah günahlarını örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.
Muhammed 3 (Mealleri Karşılaştır): Zalike bi ennellezîne keferûttebeûl batıle ve ennellezîne amenûttebeûl hakka min rabbihim, kezalike yadribullahu lin nasi emsalehum.
ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ ٱتَّبَعُوا۟ ٱلْبَٰطِلَ وَأَنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ٱتَّبَعُوا۟ ٱلْحَقَّ مِن رَّبِّهِمْ ۚ كَذَٰلِكَ يَضْرِبُ ٱللَّهُ لِلنَّاسِ أَمْثَٰلَهُمْ
Bu, inkar edenlerin batıla uymaları ve inananların Rablerinden gelen gerçeğe uymalarından dolayıdır. İşte Allah, onların örnek teşkil edecek durumlarını insanlara böyle anlatır.
Muhammed 4 (Mealleri Karşılaştır): Fe iza lekîtumullezîne keferû fe darber rikab(rikabi), hatta iza eshantumûhum fe şuddûl vesak(vesaka), fe imma mennen ba'du ve imma fidaen hatta tedaal harbu evzareha, zalik(zalike), ve lev yeşaullahu lentasara minhum ve lakin li yebluve ba'dakum bi ba'd(ba'din), vellezîne kutilû fî sebîlillahi fe len yudille a'malehum.
فَإِذَا لَقِيتُمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ فَضَرْبَ ٱلرِّقَابِ حَتَّىٰٓ إِذَآ أَثْخَنتُمُوهُمْ فَشُدُّوا۟ ٱلْوَثَاقَ فَإِمَّا مَنًّۢا بَعْدُ وَإِمَّا فِدَآءً حَتَّىٰ تَضَعَ ٱلْحَرْبُ أَوْزَارَهَا ۚ ذَٰلِكَ وَلَوْ يَشَآءُ ٱللَّهُ لَٱنتَصَرَ مِنْهُمْ وَلَٰكِن لِّيَبْلُوَا۟ بَعْضَكُم بِبَعْضٍ ۗ وَٱلَّذِينَ قُتِلُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ فَلَن يُضِلَّ أَعْمَٰلَهُمْ
(Savaşta) inkar edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip etkisiz hale getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.
Muhammed 5 (Mealleri Karşılaştır): Seyehdîhim ve yuslihu balehum.
سَيَهْدِيهِمْ وَيُصْلِحُ بَالَهُمْ
Onları doğruya ve güzele erdirecek ve durumlarını düzeltecektir.
Muhammed 6 (Mealleri Karşılaştır): Ve yudhıluhumul cennete arrefeha lehum.
وَيُدْخِلُهُمُ ٱلْجَنَّةَ عَرَّفَهَا لَهُمْ
Onları, kendilerine tanıttığı cennete koyacaktır.
Muhammed 7 (Mealleri Karşılaştır): Ya eyyuhellezîne amenû in tensurûllahe yensurkum ve yusebbit akdamekum.
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِن تَنصُرُوا۟ ٱللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ
Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.
Muhammed 8 (Mealleri Karşılaştır): Vellezîne keferû fe tağsen lehumve edalle a'malehum.
وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ فَتَعْسًا لَّهُمْ وَأَضَلَّ أَعْمَٰلَهُمْ
İnkar edenlere gelince, yıkım onlara! Allah, onların işlerini boşa çıkarmıştır.
Muhammed 9 (Mealleri Karşılaştır): Zalike bi ennehum kerihû ma enzelallahu fe ahbeta a'malehum.
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَرِهُوا۟ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ فَأَحْبَطَ أَعْمَٰلَهُمْ
Bu, Allah'ın indirdiğini beğenmemeleri, bu sebeple de Allah'ın onların amellerini boşa çıkarmasındandır.
Muhammed 10 (Mealleri Karşılaştır): E fe lem yesîrû fîl ardı fe yenzurû keyfe kane akıbetullezîne min kablihim, demmerallahu aleyhim ve lil kafirîne emsaluha.
۞ أَفَلَمْ يَسِيرُوا۟ فِى ٱلْأَرْضِ فَيَنظُرُوا۟ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۚ دَمَّرَ ٱللَّهُ عَلَيْهِمْ ۖ وَلِلْكَٰفِرِينَ أَمْثَٰلُهَا
Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Allah, onları yerle bir etmiştir. İnkar edenlere de bu akıbetin benzerleri vardır.
Muhammed 11 (Mealleri Karşılaştır): Zalike bi ennallahe mevlellezîne amenû ve ennel kafirîne la mevla lehum.
ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ مَوْلَى ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَأَنَّ ٱلْكَٰفِرِينَ لَا مَوْلَىٰ لَهُمْ
Bu, Allah'ın inananların yardımcısı olması, inkar edenlerin ise, hiçbir yardımcısı bulunmamasından dolayıdır.
Muhammed 12 (Mealleri Karşılaştır): İnnallahe yudhılullezîne amenû ve amilûs salihati cennatin tecrî min tahtihel enhar(enharu), vellezîne keferû yetemetteûne ve ye'kulûne kema te'kulul en'amu ven naru mesven lehum.
إِنَّ ٱللَّهَ يُدْخِلُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ جَنَّٰتٍ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ ۖ وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ ٱلْأَنْعَٰمُ وَٱلنَّارُ مَثْوًى لَّهُمْ
Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkar edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir.
Muhammed 13 (Mealleri Karşılaştır): Ve keeyyin min karyetin hiye eşeddu kuvveten min karyetikelletî ahrecetke, ehleknahum fe la nasıra lehum.
وَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍ هِىَ أَشَدُّ قُوَّةً مِّن قَرْيَتِكَ ٱلَّتِىٓ أَخْرَجَتْكَ أَهْلَكْنَٰهُمْ فَلَا نَاصِرَ لَهُمْ
(Ey Muhammed!) Seni çıkaran kendi memleket halkından daha güçlü nice memleket halkları vardı ki, biz onları helak ettik. Onların hiçbir yardımcısı da olmadı.
Muhammed 14 (Mealleri Karşılaştır): E fe men kane ala beyyinetin min rabbihî ke men zuyyine lehu sûu amelihî vettebeû ehvaehum.
أَفَمَن كَانَ عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّهِۦ كَمَن زُيِّنَ لَهُۥ سُوٓءُ عَمَلِهِۦ وَٱتَّبَعُوٓا۟ أَهْوَآءَهُم
Rabbinin katından açık bir belgesi olan kimse, kötü işleri kendisine güzel gösterilen ve nefislerinin arzularına uyan kimseler gibi midir?
Muhammed 15 (Mealleri Karşılaştır): Meselul cennetilletî vuidel muttekûn(muttekûne), fîha enharun min main gayri asin(asinin), ve enharun min lebenin lem yetegayyer ta'muh(ta'muhu), ve enharun min hamrin lezzetin liş şaribîn(şaribîne), ve enharun min aselin musaffa(musaffen), ve lehum fîha min kullis semerati ve magfiretun min rabbihim, ke men huve halidun fîn nari ve sukû maen hamîmen fe kattaa em'aehum.
مَّثَلُ ٱلْجَنَّةِ ٱلَّتِى وُعِدَ ٱلْمُتَّقُونَ ۖ فِيهَآ أَنْهَٰرٌ مِّن مَّآءٍ غَيْرِ ءَاسِنٍ وَأَنْهَٰرٌ مِّن لَّبَنٍ لَّمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُۥ وَأَنْهَٰرٌ مِّنْ خَمْرٍ لَّذَّةٍ لِّلشَّٰرِبِينَ وَأَنْهَٰرٌ مِّنْ عَسَلٍ مُّصَفًّى ۖ وَلَهُمْ فِيهَا مِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِ وَمَغْفِرَةٌ مِّن رَّبِّهِمْ ۖ كَمَنْ هُوَ خَٰلِدٌ فِى ٱلنَّارِ وَسُقُوا۟ مَآءً حَمِيمًا فَقَطَّعَ أَمْعَآءَهُمْ
Allah'a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlama vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?
Muhammed 16 (Mealleri Karşılaştır): Ve minhum men yestemiu ileyke, hatta iza harecû min indike kalû lillezîne ûtûl ilme maza kale anifa(anifen), ulaikellezîne tabaallahu ala kulûbihim vettebeû ehvaehum.
وَمِنْهُم مَّن يَسْتَمِعُ إِلَيْكَ حَتَّىٰٓ إِذَا خَرَجُوا۟ مِنْ عِندِكَ قَالُوا۟ لِلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْعِلْمَ مَاذَا قَالَ ءَانِفًا ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ طَبَعَ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ وَٱتَّبَعُوٓا۟ أَهْوَآءَهُمْ
Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıktıkları zaman (alay ederek), kendilerine bilgi verilmiş olanlara, "Az önce ne söyledi?" derler. İşte bunlar, Allah'ın, kalplerini mühürlediği ve nefislerinin arzularına uyan kimselerdir.
Muhammed 17 (Mealleri Karşılaştır): Vellezînehtedev zadehum huden ve atahum takvahum.
وَٱلَّذِينَ ٱهْتَدَوْا۟ زَادَهُمْ هُدًى وَءَاتَىٰهُمْ تَقْوَىٰهُمْ
Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini artırır. Onların Allah'a karşı gelmekten sakınmalarını sağlar.
Muhammed 18 (Mealleri Karşılaştır): Fe hel yenzurûne illes saate en te'tiyehum bagteh(bagteten), fe kad cae eşratuha, fe enna lehum iza caethum zikrahum.
فَهَلْ يَنظُرُونَ إِلَّا ٱلسَّاعَةَ أَن تَأْتِيَهُم بَغْتَةً ۖ فَقَدْ جَآءَ أَشْرَاطُهَا ۚ فَأَنَّىٰ لَهُمْ إِذَا جَآءَتْهُمْ ذِكْرَىٰهُمْ
Onlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey beklemiyorlar. Muhakkak onun alametleri gelmiştir (ama öğüt almıyorlar). Kıyamet kendilerine gelip çatınca öğüt almaları kendilerine ne fayda verecek?
Muhammed 19 (Mealleri Karşılaştır): Fa'lem ennehu la ilahe illallahu vestagfir li zenbike ve lil mu'minîne vel mu'minat(mû'minati), valla hu ya'lemu mutekallebekum ve mesvakum.
فَٱعْلَمْ أَنَّهُۥ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ وَٱسْتَغْفِرْ لِذَنۢبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَٱلْمُؤْمِنَٰتِ ۗ وَٱللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَىٰكُمْ
Bil ki Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Hem kendinin, hem de inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile! Allah, gezip dolaştığınız yeri de, içinde kalacağınız yeri de bilir.
Muhammed 20 (Mealleri Karşılaştır): Ve yekûlullezîne amenû lev la nuzzilet sûreh(sûretun), fe iza unzilet sûretun muhkemetun ve zukire fî hel kıtalu re'eytellezîne fî kulûbihim maradun yanzurûne ileyke nazaral magşiyyi aleyhi minel mevt(mevti), fe evla lehum.
وَيَقُولُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَوْلَا نُزِّلَتْ سُورَةٌ ۖ فَإِذَآ أُنزِلَتْ سُورَةٌ مُّحْكَمَةٌ وَذُكِرَ فِيهَا ٱلْقِتَالُ ۙ رَأَيْتَ ٱلَّذِينَ فِى قُلُوبِهِم مَّرَضٌ يَنظُرُونَ إِلَيْكَ نَظَرَ ٱلْمَغْشِىِّ عَلَيْهِ مِنَ ٱلْمَوْتِ ۖ فَأَوْلَىٰ لَهُمْ
İnananlar, "Keşke bir sûre indirilse!" derler. Fakat hükmü apaçık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince; kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. O da onlara pek yakındır.
Muhammed 21 (Mealleri Karşılaştır): Taatun ve kavlun ma'rûf(ma'rûfun), fe iza azemel emr(emru), fe lev sadekûllahe le kane hayran lehum.
طَاعَةٌ وَقَوْلٌ مَّعْرُوفٌ ۚ فَإِذَا عَزَمَ ٱلْأَمْرُ فَلَوْ صَدَقُوا۟ ٱللَّهَ لَكَانَ خَيْرًا لَّهُمْ
İtaat ve güzel bir söz onlar için daha hayırlıdır. İş ciddileşince Allah'a verdikleri söze bağlı kalsalardı, elbette kendileri için daha iyi olurdu.
Muhammed 22 (Mealleri Karşılaştır): Fe hel aseytum in tevelleytum en tufsidû fîl ardı ve tukattıû erhamekum.
فَهَلْ عَسَيْتُمْ إِن تَوَلَّيْتُمْ أَن تُفْسِدُوا۟ فِى ٱلْأَرْضِ وَتُقَطِّعُوٓا۟ أَرْحَامَكُمْ
Demek, yüz çevirdiğinizde yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarını koparacaksınız, öyle mi?
Muhammed 23 (Mealleri Karşılaştır): Ulaikellezîne leanehumullahu fe esammehum ve a'ma ebsarehum.
أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَعَنَهُمُ ٱللَّهُ فَأَصَمَّهُمْ وَأَعْمَىٰٓ أَبْصَٰرَهُمْ
İşte bunlar, Allah'ın lanetleyip, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.
Muhammed 24 (Mealleri Karşılaştır): E fe la yetedebberûnel kur'ane em ala kulûbin akfaluha.
أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ ٱلْقُرْءَانَ أَمْ عَلَىٰ قُلُوبٍ أَقْفَالُهَآ
Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?
Muhammed 25 (Mealleri Karşılaştır): İnnellezînerteddû ala edbarihim min ba'di ma tebeyyene lehumul hudeş şeytanu sevvele lehum ve emla lehum.
إِنَّ ٱلَّذِينَ ٱرْتَدُّوا۟ عَلَىٰٓ أَدْبَٰرِهِم مِّنۢ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ ٱلْهُدَى ۙ ٱلشَّيْطَٰنُ سَوَّلَ لَهُمْ وَأَمْلَىٰ لَهُمْ
Kendileri için hidayet yolu belli olduktan sonra gerisingeri dönenleri, şeytan aldatıp peşinden sürüklemiş ve kendilerini boş ümitlere düşürmüştür.
Muhammed 26 (Mealleri Karşılaştır): Zalike bi ennehum kalû lillezîne kerihû ma nezzelallahu senutîukum fî ba'dil emr(emri), vallahu ya'lemu israrehum.
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُوا۟ لِلَّذِينَ كَرِهُوا۟ مَا نَزَّلَ ٱللَّهُ سَنُطِيعُكُمْ فِى بَعْضِ ٱلْأَمْرِ ۖ وَٱللَّهُ يَعْلَمُ إِسْرَارَهُمْ
Bu, münafıkların, Allah'ın indirdiğini beğenmeyen kimselere, "Bazı işlerde size itaat edeceğiz" demelerindendir. Allah, onların gizlice konuşmalarını bilir.
Muhammed 27 (Mealleri Karşılaştır): Fe keyfe iza teveffethumul melaiketu yadribûne vucûhehum ve edbarehum.
فَكَيْفَ إِذَا تَوَفَّتْهُمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ يَضْرِبُونَ وُجُوهَهُمْ وَأَدْبَٰرَهُمْ
Melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken halleri nasıl olacak?
Muhammed 28 (Mealleri Karşılaştır): Zalike bi ennehumuttebeû ma eshatallahe ve kerihû rıdvanehu fe ahbeta a'malehum.
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمُ ٱتَّبَعُوا۟ مَآ أَسْخَطَ ٱللَّهَ وَكَرِهُوا۟ رِضْوَٰنَهُۥ فَأَحْبَطَ أَعْمَٰلَهُمْ
Bu, Allah'ı gazaplandıran şeylere uydukları ve O'nun hoşnut olduğu şeyleri beğenmedikleri içindir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Muhammed 29 (Mealleri Karşılaştır): Em hasibellezîne fî kulûbihim maradun en len yuhricallahu adganehum.
أَمْ حَسِبَ ٱلَّذِينَ فِى قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَن لَّن يُخْرِجَ ٱللَّهُ أَضْغَٰنَهُمْ
Yoksa, kalplerinde hastalık olanlar Allah'ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?
Muhammed 30 (Mealleri Karşılaştır): Ve lev neşau le ereynakehum fe le areftehum bi sîmahum ve le ta'rifennehum fî lahnil kavl(kavli), vallahu ya'lemu a'malekum.
وَلَوْ نَشَآءُ لَأَرَيْنَٰكَهُمْ فَلَعَرَفْتَهُم بِسِيمَٰهُمْ ۚ وَلَتَعْرِفَنَّهُمْ فِى لَحْنِ ٱلْقَوْلِ ۚ وَٱللَّهُ يَعْلَمُ أَعْمَٰلَكُمْ
Biz dileseydik, onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun, sen onları, konuşma tarzlarından da tanırsın. Allah, yaptıklarınızı bilir.
Muhammed 31 (Mealleri Karşılaştır): Ve le nebluvennekum hatta na'lemel mucahidîne minkum ves sabirîne ve nebluve ahbarekum.
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ حَتَّىٰ نَعْلَمَ ٱلْمُجَٰهِدِينَ مِنكُمْ وَٱلصَّٰبِرِينَ وَنَبْلُوَا۟ أَخْبَارَكُمْ
Andolsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye ve durumlarınızı ortaya koyuncaya kadar sizi deneyeceğiz.
Muhammed 32 (Mealleri Karşılaştır): İnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillahi ve şakkûr resûle min ba'di ma tebeyyene lehumul huda len yedurrûllahe şey'a(şey'en), ve seyuhbitu a'malehum.
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَصَدُّوا۟ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَشَآقُّوا۟ ٱلرَّسُولَ مِنۢ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ ٱلْهُدَىٰ لَن يَضُرُّوا۟ ٱللَّهَ شَيْـًٔا وَسَيُحْبِطُ أَعْمَٰلَهُمْ
İnkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet yolu belli olduktan sonra Peygamber'e karşı gelenler hiçbir şekilde Allah'a zarar veremezler. Allah, onların amellerini boşa çıkaracaktır.
Muhammed 33 (Mealleri Karşılaştır): Ya eyyuhellezîne amenû etîûllahe ve etîûr resûle ve la tubtılû a'malekum.
۞ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَطِيعُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُوا۟ ٱلرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُوٓا۟ أَعْمَٰلَكُمْ
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın.
Muhammed 34 (Mealleri Karşılaştır): İnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillahi summe matû ve hum kuffarun fe len yagfirallahu lehum.
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَصَدُّوا۟ عَ a





