Bir önceki yazımda iki akademisyen arkadaşımızın muasır medeniyetten (çağdaş uygarlıktan) ekonomik gelişme veya maddî zenginlik anladığını ifade etmiştim. Bu yaklaşımı doğrusu ben pek isabetli bulamadım. Öyle ise nasıl oluyor da meslektaşlarım böyle bir sonuca varabiliyorlar? Meslektaşlarım, kaleme aldıkları kitabın 10. sayfasında tezlerini şu şekilde savunmaktadırlar: "Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 17 Şubat 1923 İzmir İktisat Kongresinde yapmış olduğu konuşmada ilk defa geçen bu ifade, daha sonra siyasetçi ve üst düzey bürokratlar tarafından sürekli olarak…telaffuz edilmektedir. Atatürk'ün aşağıdaki ifadeleri çağdaş medeniyet seviyesini tanımlamaktadır". (Not: 1923 tarihinde Mustafa Kemal Paşa'nın henüz bir soyismi yoktu. Atatürk soyismini alması 24 Kasım 1934'e dayanır. Dolayısıyla cümle biraz anakronistik olmuş). Bu cümlelerden ne anlıyoruz şimdi? "Muasır Medeniyet" kavramı ilk kez Mustafa Kemal Paşa tarafından İzmir İktisat Kongresinde dile getirilmiş. Öyle mi? O halde ilgili metni kitapta yazıldığı gibi birlikte okuyalım:

"Efendiler! Tarihimizi dolduran zaferler ve başarısızlıkların tümü, ekonomik durumumuzla yakinen ilgilidir. Yeni Türkiye'mizi, layık olduğu "Uygarlık Seviyesi"ne eriştirmek için, her ne olursa olsun ekonomimizi birinci planda tutarak, en çok bu konuya önem vermek zorundayız".

Arkadaşlar, Mustafa Kemal Paşa'nın, 1923 yılında kullandığı dil bu mudur? Yoksa okuduğumuz metin bugünün diline çevrilmiş hali midir? Elbette yapılan konuşma farklı idi. İşte buyurun size orijinal metin:

"Efendiler; Tarihimizi dolduran zaferler, yahut izmihlallerin kaffesi ahval-i iktisadiyemizle münasebettar ve alakadardır. Yeni Türkiye'mizi layık olduğu "mertebe-i resanete" isal edebilmek için, behemehal iktisadıyatımıza birinci derecede ve en çok ehemmiyet vermek mecburiyetindeyiz".

Şimdi arkadaşlar; metinde siz bir yerde"Uygarlık Seviyesi" anlamına gelebilecek "Muasır Medeniyet" kavramını okudunuz mu? Ben İzmir İktisat Kongresinde yapılan bütün konuşmayı baştan sonuna kadar orijinal haliyle okudum ama "Muasır Medeniyet" kavramına rastlayamadım. Bunun yerine hangi kavram kullanılmış? Gördüğünüz gibi Mustafa Kemal Paşa, "Mertebe-i Resanet" demiş. Yani "muhkem bir mertebe" veya "sağlam bir seviye" ifadesini kullanmış. Yani güçlü bir yere gelebilmek için Mustafa Kemal Paşa, iktisat bilimine önem vermemiz gerektiğini söylüyor. Dolayısıyla ekonomi, sağlam ve sürdürebilir kalkınmanın (mertebe-i resanetin) önemli bir vasıtasıdır. Ama (gerçi metinde geçmiyor) ne "Muasır Medeniyet" ne de "Mertebe-i Resanet" kendi başına ekonomidir veya iktisadî gelişmedir. Muasır Medeniyet, daha doğrusu Mertebe-i Resanet, iktisadiyatın da üzerinde ve daha kapsamlı, kalıcı ve ideal bir hedeftir. Netice itibariyle İzmir İktisat Kongresinde Mustafa Kemal Paşa iddia edildiği üzere "Muasır Medeniyet" kavramını kullanmamıştır.

Muasır Medeniyet Kavramı İlk Kez Nerede Kullanıldı?

Benim tespit ettiğime göre bu kavram, yine ekonomi (refah) bağlamında değil ama millî kültür ekseninde "Onuncu Yıl Nutku"nda yani 29 Ekim 1933 tarihinde kullanılmıştır. Buyurun yine beraber okuyalım:

"Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, "muasır medeniyet" seviyesinin üstüne çıkaracağız".

Mustafa Kemal Paşa'ya göre hangi millî unsurumuzu çağın medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız? Ekonomimizi mi yoksa millî kültürümüzü mü? Medeniyet dediğimizde akla ilk başta ekonomi mi gelir yoksa kültür mü gelir? Tabii ki kültür. Mustafa Kemal Paşa'ya göre kendi kültürümüzü dünya medeniyetlerinin seviyesinin üstüne çıkartabilirsek millî hedefimize ulaşmış olacağız. Tarihî süreç içinde ortaya çıkan ve bir millete niteliklerini veren ve başka milletlerden farklılık gösteren maddî ve manevî değerlerin bütünü olan millî kültürümüzü zenginleştirebilirsek bize ait medeniyetimizi de yüceltmiş oluruz. Haddizatında millî kültür, bir milletin vicdanında yaşayan 'kıymet hükümlerinin toplamıdır". Ziya Gökalp'e göre, sadece iktisat değil din, ahlak, hukuk, lisan, sanat, örf, fikir ve edebiyatla ilgili birikimler, o milletin kültürünü oluşturur. O halde millî kültürümüzü oluşturan bütün bu unsurların ileri bir boyuta getirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde çağımızın medenî ülkelerinin gerisinde kalmaya mahkûmuz. Bugün post-modern dünyada çağdaş uygarlık, toplumun kültürel ve sosyo-ekonomik gelişimi ile yakından ilgilidir. Çevre dostu sanayileşme, katılımcı demokrasi, çoğulculuk, bilgi toplumu oluşturma ve ileri teknolojiye sahip olmak, çağdaşlığın bir göstergesidir. Dolayısıyla Mustafa Kemal Paşa'nın bu sözleri bugün daha da ileri bir noktaya taşınarak sadece milli kültürümüzün değil, ileri demokrasi, insan hakları, hoşgörü, medeniyetler diyalogu ve uzlaşma kültürü gibi bize ait yeni değerlerin de çağdaş medeniyet seviyesinin üstünde seyredebilmelidir. Lider Türkiye olmak istiyorsak, küresel dünyaya hem ekonomik performansımızla, hem de manevî kazanımlarımızla katkı sağlayabilmeliyiz. Kısacası medeniyetlerin gelişmesinde zahirî yönleriyle, her ne kadar iktisadî kalkınma önemli bir rol oynuyorsa da, hakikî tezahüründe millî kültürün diğer manevî unsurlarının da ağırlığı vardır. Merkezinde ise, medeniyetin kalbi olan hür, bilgili, erdemli, vicdanlı, merhametli, cömert, cesur, insaflı ve sosyal sorumlu insan vardır.

Muhabir: Yazar Silinmiş