Birileri buldukları gündeme yakın meali olan ayetlere verdikleri ebced değerleriyle kendilerine lazım olan rakamları bulup büyük bir zevkle bunu sosyal medyada paylaşıyor.
Nisa Suresi 105. Ayet, 'Hainlerden taraf olma' mealinde…
Bazı uyanıklar bu ayetin ebcedini 16 Nisan 2017 olarak çıkarmışlar. Ve haliyle 'evet' demeyen herkesi de bu şekilde hain ilan etmiş oluyorlar.
Görüntüde çok hoş bir şey olabilir ama arka planına bakıldığında bu işlemi yapanlar ayette adı anılan hainlerin 'kafirler' olduğunu tabi ki sevinçlerinden göremiyorlar.
Bir defa Ebced Hesabının Kur'an'ın genel muhtevası ile ilgili hiçbir dini değeri ve anlamı olmadığı gibi çıkan rakamların Müslümanlar açısından da hiçbir bağlayıcılığı yoktur.
Kur'an'ın ne amaç ve maksatla gönderildiği ayetlerde açık açık belirtilmişken hurifilik yoluyla malum tarihlere ulaşma adına yakın anlamları olan ayetlerle hükümler çıkarmak kendi arzularına Allah'ı şahit kılmaktır ki bu Kur'an'ın yanısıra Allah'a da yapılmış en büyük iftiradır.
Kur'an'da bazı ayet ve kelimelerin belli sayıda geçmesi, belli oranlarda belli isimlerin tekrar edilmesi, mesela bazı elementlerin isminin ebced ile atom numarasının ortaya çıkarılması her ne kadar sevindirici ise de bu hesapların diğer adı zikredilen elementler için geçerli olmadığı da bir vakıadır.
Ebcedin ilk ortaya çıkışı kehanet amaçlıdır ve çıkış yeri Yahudilerin yoğunlukta olduğu Mısır'dır.
Mısır hiyerogliflerine dayanan ilk ebced zamanla İbrani, Arami ve Yunan alfabelerine uyarlanmış daha sonra da Arap alfabesinde kendine yer bulmuştur.
Yani ebced hesabı ile bir kimsenin cennetlik olması imkan dahilinde iken başka bir ebced hesabıyla cehennemlik ilan edilmesi de mümkündür.
Ebced uygulama itibariyle en son Arap alfabesine uyarlandığına göre asıl uygulama alanı bulan İncil ve Tevrat'ta hayrete şayan rakamların varlığı Kur'an'dan daha fazladır.
Muharref kitaplarda yapılan bu tür hesaplamalarla eğer gerçekler bulunacaksa Allah muhafaza Kur'an'ın varlığını dahi inkar veya yanında muharref İncil ve Tevrat'ı hak kitap görmek gibi bir yanlışa da düşülebilir.
Referandum tarihini tutturur şekilde ortaya konulan hesaplar bile ebced ile kendini avutan insanların içine düştüğü acziyeti ortaya koymaya yeter de artar bile.
Ayette sözü edilen 'hain' küfrü açık olan İslam düşmanlarıdır.
Elbette 'evet' demek birilerinin hoşuna gidebilir. Kendince büyük hayırlar murat edebilir. Ama bu nihayetinde alınan dünyevi bir karardır.
Bu karar, o kimsenin iman ve itikadının sağlamlığına delil olmadığı gibi 'hayır' diyen bir kimsenin de küfrüne delil değildir.
Bu mantıkla yola çıkılacaksa kıble ehlinden 'hayır' diyen Müslümanlar bu hesaba göre mürtetten de daha aşağı olan hain hükmüne mi muhatap olacaklardır?
Veya yine bu mantıkla küfrü apaçık ortada olan ama referandumda 'evet' diyen bir Yahudi, Hristiyan, Zerdüşt veya Ateist hain olmayıp cennetlik mi olmuş oluyor?
Dünyevi konularda doğru veya yanlış herkes kendinin daha haklı olduğu zannıyla bir tarafta yer alır ve alacaktır da…
Şiddet, iftira ve gayri islami unsurlara sarılmadıkça Müslümanın başka bir Müslümanı bu şekilde hainlikle itham etmesi büyük bir vebaldir.
Müslümanlar arasında şiddete dayalı hususlarda taraflar belirmişse bu konuda Müslümanların nasıl davranası gerektiği ebced ile değil Hucurat Suresi 9. Ayet ile net olarak açıklanmıştır.





