Yeni eğitim öğretim döneminin başlamasına Türkiye'de bir kaç hafta, burada (Malezya) ise bir kaç gün kaldı. Yeni dönemle birlikte eğitim hayatının da yeniden düşünülmeye, farklı vizyonlar geliştirilmeye ihtiyacı var.
Platon'un (Eflatun) Devlet adlı kitabını okumayanımız yoktur belki. Ona göre devlet canlı bir organizma gibidir. Bu organizmanın her bir organı kendi içinde görev ve sorumlulukları olduğu gibi bir bütünün parçalarıdır. Tek başlarına hiç bir anlam ifade etmezler, ölüdürler; cansız parçalardan oluşurlar. Devleti oluşturan organlar da böyledir...
Toplumu oluşturan bireyler de o toplumun ahengine uyum sağladıkları sürece varlıklarını devam ettirebilirler. Bütünden kopmuş bir bireyin yada kurumun o topluma yada kendisine yaşam vermesi mümkün değildir. Kökleri ile topraktan yaşam alan bir bitki gibi toplumu oluşturan bireyler, yada kurumlar da toplumun değerlerine bağlı oldukları sürece canlı kalabilirler.
Aynı metafor insan için de geçerlidir. Karşılıklı bir etkileşim, karşılıklı bir güç entegrasyonu vardır kendi aralarında. Birey toplumdan, toplum da bireyden yoksun kalamaz.
Platon'un tanımlamasına göre ideal devlet üç temel unsurdan oluşur. Bunlar işçiler, bekçiler ve yöneticiler. Bunların her birinin kendi çapında görevleri, yükümlülükleri vardır. Hiçbir sınıfın birbirinden üstünlüğü yoktur. Üstünlüğün sadece görev şuuru ve yükümlülüklerdeki samimiyetlerle ilgili olduğunu bilirler.
Bu açıdan bakıldığında işçiler görevleri icabı çalışırlar, devletin sağlıklı gelişmesinin sağlanması için üretime katkıda bulunurlar, toplumun ve devletin ihtiyaçlarını giderirler. Bunun yanında bekçiler de aynı şekilde kurulu düzenin iç ve dış tehditlere karşı korunmasını sağlarlar; halkın ve devletin asayişinin sağlanmasında aktif görevler alırlar. Yöneticiler ise her iki unsurun yani işçiler ve bekçilerin bir nizam üzerine yaşamlarını sürdürmeleri için kurallar koyarlar. O kuralların işleyişini sağlamak için kurumlarını işletirler.
Bir vücuda hastalık bulaştığı zaman nasıl ki ilaçlarla, gerekirse ameliyat ile o hastalık bertaraf edilirse, devlet de aynı şekilde toplumun huzurunu bozacak iç ve dış hastalıklara karşı zamanın şartlarına ve anlayışına göre gerekli tedavi yöntemlerini uygular ve operasyonlar yapar. Bunu yapmadığı zaman sağlıklı bir devletin varlığından söz edilemez.
Bu tedavi yöntemlerinin gerçekleştirilmesi için devleti oluşturan unsurların her bakımdan erdemli varlıklar olmaları gerekir. Yani devletin maddi ihtiyaçlarını karşılayan, ekonomiyi geliştirmekle yükümlü olan işçiler çalışkan ve dürüst olmalıdırlar. Bunun yanında bekçiler dediğimiz askerler, yada güvenlik güçleri cesaretli olmalı, Hak ve Hakikat için canını vermeye her daim hazır olmalıdırlar.
Bu iki unsurun birbirleri ile uyumlu hareket etmelerini sağlayacak olan yöneticilerin ise daha hassas değerlerle bezenmeye, hikmetle yoğrulmuş şahsiyetler olmaya ihtiyaçları vardır. Bir başka ifade ile bilge olmalıdırlar. Toplumun derdinden anlamayan, onların acılarına derman olmaktan yoksun, bilgelikten nasibi olmayan liderlerin, yöneticilerin toplumu ayakta tutmaları mümkün değildir.
Balık baştan kokar sözü ne kadar de yerinde bir söz. Yöneticiler bilge olmazsa, toplumu oluşturan diğer unsurların erdemli yada cesur olmaları bir anlam ifade etmez. Böylesi bir durumda ideal bir toplum varlığını pek fazla devam ettiremez.
Şimdi gelelim bu ideal toplumu toplum yapacak en önemli unsura.
O da hiç şüphesiz bilge yöneticilerin inşa edeceği eğitim kurumlarıdır.
Eğitim olmadan hiçbir gelişmenin, hiçbir ilerlemenin olmayacağı da malum. Buna ek olarak eğitimi temel değerlerimize uyumlu olarak zamanın şartlarına ayarlı yürütebilmek ise ayrı bir maharet gerektirir. Zamanı iyi okuyan, kendi değerlerimizin farkında olan, vizyon sahibi, hikmetle yoğrulmuş şahsiyetler ancak eğitim konusunda sağlıklı pratik eylemler üretebilir.
Özellikle Yüksek Öğrenimin üzerinde hassasiyetle durabilecek, şahsi ihtiraslardan uzak, sağduyu ile hareket edebilen bilgelere ihtiyacı vardı. Bu konu daha fazla ihmal edilmemelidir.
Eğitim kurumları sağlıklı olursa toplumu oluşturan unsurlar da sağlıklı, işçiler erdemli, askerler cesur ve yöneticiler de bilge olurlar.
Eğitime verilen ayar devleti güçlü yapar...