​Yolculuğumun en unutulmaz duraklarından biri, Karadeniz'in incisi Ayder Yaylası oldu. Doğanın tam ortasında, yeşilin bin bir tonunu barındıran bu sakin köy, adeta zamanı yavaşlatıyor. Ayder, yalnızca doğa severler için değil, huzur arayan herkes için bir cennet. Yüksek dağların eteklerinde, serin rüzgarın ve kuş cıvıltılarının eşlik ettiği bir sabaha uyanmak, yaşadığınız tüm yorgunluğu bir anda unutturuyor.

Yolculuğumun en unutulmaz duraklarından biri, Karadeniz’in incisi Ayder Yaylası oldu. Doğanın tam ortasında, yeşilin binbir tonunu barındıran bu sakin köy, adeta zamanı yavaşlatıyor. Ayder, yalnızca doğa severler için değil, huzur arayan herkes için bir cennet. Yüksek dağların eteklerinde, serin rüzgarın ve kuş cıvıltılarının eşlik ettiği bir sabaha uyanmak, yaşadığınız tüm yorgunluğu bir anda unutturuyor.

Yaylaya giden yol, engebeli ve dik olsa da, karşınıza çıkan manzara her kilometrede daha da büyülüyor. Ayder’in ünlü kaplıcaları ise, vücudu dinlendiren sıcak sularıyla adeta bir şifa kaynağı. Yaylada yürüyüş yaparken, çam ağaçlarının arasında kaybolmak, doğal yaşamla iç içe olmak insanın ruhunu yeniliyor.

Ayder’in büyüsüne kapıldıktan sonra, zorlu yürüyüş yollarına çıkıp, Bıçakçı Köyü’nün muazzam manzarasına tanık olmak, başka bir deneyim. Burada, doğanın gücüyle baş başa kalıp, şehrin gürültüsünden uzaklaşmak mümkün. Zamanın yavaş aktığı bu köy, huzuru ve doğanın saf halini keşfetmek isteyenler için vazgeçilmez bir adres. Ayder Yaylası, Karadeniz’in kalbinde bir masal gibi.