0
Fransa, Paris saldırısının şokunu atlatamadan eski Fransız kolonisi Mali'nin başkenti Bamako'da radikal sözde İslamcı grupların saldırısına maruz kaldı.
Açıkçası, duygusal bir önem oluşturmasa da Fransa'nın bu saldırıyı ekonomik kazanım/risklerden ötürü içselleştirdiğini görebiliyoruz. Aslında "Mali devleti bu saldırıya maruz kaldı'' diye ifade etmemiz gerekirdi. Ancak, tüm dünya saldırıyı Fransa'ya yapılmış gibi yorumladı. Şahsi kanaatim de bu yorumdan farklı değil.
Meselenin arka planına geçmeden önce, Fransa eski devlet başkanı Mitterand'ın "Afrika olmadan, Fransa'nın 21. yüzyılda hiçbir geleceği olamaz" sözünü hatırlatmak isterim. Zira ABD ve İngiltere'nin, Fransa'nın, Suriye, Afrikave Latin Amerika'daki ekonomik çıkarlarına yapılan engellemeleri, Fransa direnerek, geleceği açısından bir 'var olma' meselesi olarak görmektedir.
Mali'nin kuzeyinde Tuareg'ler çoğunluğu oluşturuyor. Ülkenin kuzeyinde Arap-Berberi'ler, güneyinde ise siyahi Mande halkı yaşamaktadır. Ülkedeki yaygın din İslam (%90'ın üzerinde) Mali'nin Kuzeyi 2012 yılından beri fiilen İslamcı grupların kontrolünde. Öyle ki Kuzey'deki İslamcı gruplar, bağımsızlıklarını ilan edip, şeriat ilan ettikten sonra güneye doğru(Başkent Bamako'ya)harekata başladı. Bu sırada darbeci hükümet, Fransa'dan yardım iste(tril)di.
Fransa, 2013'de Mali'ye askeri bir müdahalede bulundu. 4 bin askerle, 15 milyonluk ülkeyi kontrol altına almaya çalıştı. Aslında Fransa'nın Mali'yi kontrol altına almak gibi bir amacı yoktu. Fransa'nın tek hedefi kuzeydeki çıkarlarını kontrol altına almak ve güvenliğini sağlamaktı.
Fransa, 60 nükleer reaktörünün hammaddesi olan Uranyum maden rezervlerini koruma altına almak istiyordu. Çünkü, Fransa elektriğinin % 80'i Uranyum hammaddesinden sağlıyordu. Sözde İslamcılar, diğer bir ifadeyle İslamcı grupları kullanan ve yöneten İngilizler, Fransızların kaynaklarına göz dikmişti.
Fransa'nın müdahale sonrası Mali'de tekrardan otorite sağlansa da en azından çıkarlarını korumaya aldı. Fakat ülkenin kuzeyinde İslamcı grupların etkisini kıramadığı gibi Fransız askerlerinin bölge halkında yaratmış olduğu infialden (tecavüz, hırsızlık ve adam öldürmek) ötürü Müslüman toplumda ciddi bir nefret birikimi oldu.
Başkent Bamako'daki Radisson Otel'de yaşanan rehine krizinin 'Nasıl?', 'Niye?' 'Niçin oldu?' soruları daha çok polisiye ve istihbarati meseleler, ancak bu saldırılar ile ülkenin sosyolojik, dini, kültürel ve pisko-sosyal dinamikleri üzerinden bir kısım radikal unsurları harekete geçirerek, Fransa'nın çıkarları hedef alındığı açık.
Elbette Fransızların da bu radikal unsurlar üzerinden 2012'de olduğu gibi Mali'ye veya diğer Afrika ülkelerine müdahale etmek için bir meşruiyet gerekçesi olarak kullandığını da unutmamak lazım.
FRANSA, AFRİKA'NIN KOLONYAL GEÇMİŞİ PEŞİNİ BIRAKMIYOR
Birçok Afrika ülkesi bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Fransa'ya bugüne kadar 'sömürge vergisi' ödemeye devam ediyor.
Fransız dili ve kültürünü 'Frankofon' denilen organizasyonla (çeşitli uydu ve bağlı kuruluşlarla) kültürel bir hegemonya kurmuştur. Bu oluşum(lar) Fransa Dışişleri Bakanı tarafından denetlenir. 14 Afrika ülkesi Fransa Maliye Bakanı kontrolünde. Bu ülkelerin döviz rezervlerinin % 85'i Fransa Merkez Bankası tarafından işletilir.
Şimdiye kadar 2014 yılında, Togo ve yaklaşık 13 diğer Afrika ülkeleri hala Fransa'ya sömürge borcunu ödemek zorunda ve ekonomileri Fransa'nın hizmetindedir. 1950 yılından günümüze kadar dageçerli olan bazı antlaşmalar ile Kolonizasyonu devam ettirmektedir. Afrika ülkeleri, Fransa Merkez Bankası'na kendi ulusal para rezervlerini yatırmak zorundadır.(Bu ülkeler: Benin, Burkina Faso, Gine-Bissau, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo, Ekvator Ginesi ve Gabon)
Fransa, Mali'de olduğu gibi birçok ülkede altın, elmas, uranyum ve benzeri cevherlerin işletme hakkını (40 yıl) elinde bulunduruyor. Ancak Nijer hükümeti son zamanlarda da bazı Afrika ülkeleri, uranyum madenlerinin işletme hakkını Çin, İngiltere, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya, ABD, Kanada, ve Avustralyalı şirketlere açtı.
Fransa, Afrika'dan çekilirken kendisine ve sistemine hizmet etmesi, yerleşik unsurların ülkeyi yönetmesi ve itaat için lüks yaşam tarzı ile ödüllendirilir. Aksi durumda ise Askeri darbelerle cezalandırılır.Son 50 yıl içinde, Afrika'da 26 ülkede 67 darbe oldu. (Bunun 32 tanesi Kongo(3), Çad(3), Orta Afrika(4), Burundi(4), Moritanya(4), Nijer(4), Burkina Faso(5), Komorlar(5) )
Sonuç olarak, Mali ve eski Fransız kolonilerinde iktisadi kıymetler Fransız şirketlerinin/gurbetçilerin elindedir. Fransız şirketleri önemli kamu hizmetleri, su, elektrik, telefon, ulaşım, askeri teçhizat, limanlar ve büyük bankalar, ticaret, inşaat ve tarım alanlarındaki üstünlüğünü kaybetmek istemediği gibi başta İngiltere ve ABD destekli radikal grupların da tehditi altındadır.
Afrika'da stratejik konumlarından ötürü Kamerun ve Nijerya, Uranyum madenlerinden ötürü Nijer ve Mali, önümüzdeki günlerde benzer radikal unsurların siyasi ve ekonomik manipülatif operasyonlarına açık.