“Umut”lu kişilerin hâlet-i rûhîyeleri daha düzgün, öz güvenleri daha yerinde ve mutluluk düzeyleri daha yüksektir. Her hal ve şartta “umut”lu olabilmek, insanın ruh dünyasını besleyen büyük bir güçtür. Kan, nasıl ki insanın bedenini sulayıp besliyorsa, “umut”lu olmak da aynı şekilde insanın ruhunu besler ve her türlü darboğazdan selametle çıkmaya yardımcı olur. Her şeye rağmen “umut”lu olmak, insan hayatında bu kadar mühim olduğu için, hem Kuran-ı kerimde hem de hadis-i şeriflerde yer almış ve tavsiye edilmiştir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “…Sakın Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kâfirlerden başkası Allah’ın rahmetinden umut kesmez!” (Yusuf 87)
Bu âyet-i kerimeye göre, hiçbir zaman Allahü Teâlâ’nın rahmetinden “umud”un kesilmemesi gerekir. Çünkü bu durum, bir iman ve inanç meselesidir. Yani içinde bulunduğumuz durum ne kadar vahim olursa olsun aslâ ve kat’â Allahü Teâlâ’nın rahmetinden “umud”umuzu kesmememiz gerekir. Zira Allahü Teâlâ her şeye kadirdir, bunda şek ve şüphe yoktur. Ayrıca yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Kesinlikle rahmetim, gazabımı geçmiştir!” (Buhari) Dolayısıyla başımıza gelen şey, ne kadar ağır olursa olsun, geleceğe “umut”la bakarak azimle mücadelemizi sürdürmemiz lazımdır.
“Umut”lu insan ile “umut”suz insan arasındaki fark çok büyüktür. Mesela denize düşen bir insan “umut”lu ise, telaş etmeden çırpınmaya ve bir şekilde boğulmaktan kurtulmaya çalışır. “Umut”suz ise, telaşlanır, hareket etmez ve çok kısa bir zamanda boğulup gider. Tarih, böylesi kritik durumlarda direnip çabalayanların kurtuluş, direnmeyip teslim olanların ise, yok oluş örnekleri ile doludur.
“Umut”lu olmak, dünya hayatı kadar âhiret için de gereklidir. Özellikle günah işleyen kulların; karamsarlığa düşmeden; hemen yaptıklarından pişman olmaları, samimi bir şekilde tevbe etmeleri ve işledikleri günahın affedilmesi için Allahü Teâlâ’ya yalvarıp yakarmaları icab eder. Çünkü âyet-i kerimede; sonsuz merhamet sahibi olan yüce Rabbimizin affedici olduğu haber verilmekte ve “umut”lu olmak gerektiği bildirilmektedir:
“De ki: ‘Ey günah işleyerek kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.” (Zümer 53) Konu ile alakalı bir hadis-i şerifte ise, şöyle buyurulmaktadır: “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” (Buhari)
Bu hadis-i şerife göre yüce dinimiz İslam’da zorlaştırma değil, kolaylaştırma ve nefret ettirme değil, müjdeleme düşüncesi hâkimdir. Dolayısıyla geleceğe güzel “umut”larla bakmalıyız. Çünkü “umut”suzluk ve karamsarlık, insanı hayattan bezdirir, bütün hayallerini yıkar ve hayatı çekilmez hale getirir.
“Umut”lu olmak; insanın hayal dünyasında güneşin parladığı, tabiatın şenlendiği, insanın mutluluk içinde gülümsediği yarınları canlandırır. Karamsarlık ise, insanın moralini bozar, yaşama şevkini kırar ve kendisine herşeyi kapkara gösterir.
Kara gün, kararıp kalmaz. Evet, bazen sıkıntılı ve zor günler yaşanır ancak bu kötü ve stresli günler sonsuza kadar sürmez. Eninde sonunda Allahü Teâlânın izniyle güzel ve ferah günler gelir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Her zorlukla beraber elbette bir kolaylık vardır. Evet, her zorlukla beraber elbet bir kolaylık vardır.” (İnşirah 5-6)
Zorlu şartlar altında yaşayan bireylerin özgüvenlerini tazelemeleri ve geleceğe “umut”la bakabilmeleri için; kendilerine anlamlı bir gaye ve hedef bulmaları gerekir. Çünkü varmak istediği bir hedefi olmayan ve hayatı anlamsız gören kişilerin geldiği nokta, son derece tehlikelidir. Genellikle intihar edenler, bu noktaya gelen insanlardır.
Unutmayalım ki; zaman zaman zorluklarla karşılaşmak, hayatın olağan akışı içinde var olan doğal bir durumdur. Aile, iş ve ticaret hayatımızda; komşuluk ve akrabalık ilişkilerimizde sıkıntılar yaşayabiliriz. Oysaki derdimiz ve sıkıntımız ne kadar büyük olursa olsun, Rabbimizin rahmeti daha büyüktür.
Kötülüğün yaygınlaştırılmak istendiği, iyiliğe dair “umut”ların, ideallerin ve hayallerin yok edilmeye çalışıldığı modern günümüz dünyasında bize düşen, hayatımızda “umut”suzluğa asla yer vermemek ve elimizden gelen gayreti sarf ettikten sonra yüce Rabbimizin rahmetine sığınmaktır…