0

Cennet berraklığındaki Muhammed suretinin, siret-i ifşası anne…

Çiçeklere ve gökyüzüne yaslanan şifa, seni kendime diyar bilişim…

Her saat her saniye hükümdar kudretiyle alevli, sana evladın sevdası…

Şiirlere sığmayan ahengin ilahi metafor halkası, senin içimde diktiği ruh…

Hakka yakınlığın ifşasıdır gözlerindeki hüzün sarmalı, seni anlayabilseydi insanlık…

Sana toz değsin istenmeyen bir kahrın evrensel ıstırabısın kalpleri presleyen…

Saçlarının ruhani hayal endamında bir diriliş senfonisinin en mutlu ikbalini yaşıyoruz seninle…

Bildim işte, adın tanrı destanlarının en soylu söylemlerinin divane tahtında nakışlı…

Anne, Rahmani doygunluğun merhamet tecellisi…

Sen nazarlara gelmeyecek kadar metafizik muhafızların emanetinde, melekler emrine ram, Cennet, ayaklarındaki derinin tozundaki zerreye milyar kere kurban…

Ana… İlahi ölçünün ahenk sümbülü…

Ağla ey yarası çetin yürek ağla, kıymet görmeyen anaya ağla…

Ağla ki Everest azap çeksin ey gönül, bir ''öf''ü hak etmeyen anneye ağla…

Bir anne evladına süt verdi, Cennet heyecan kesildi merhametten…

Bir şiir yazacaktım bir ömür bitmeyecek olan, ''anne de!'' ve ''sus!'' dedi anneyi yaratan ulu sanatkar…

Bir çocuk vefat makamına erince, bir anne düşünürüm, acısının tarifinin Allah'ça malum olduğu bir anne…

Oy bakışları gönüllere kandil yakan, soluk sıcaklığındaki mevsim…

***

Ay tenli pamuk yanağından süzülen mahzun yaşlara yazık…

Kente bombalar hüzün sürerken, sardığın çocuğunun dramına yazık…

Adamlar planlar huzursuzluğunu dünyanın, kadınlarsa bütünleşir tüm acılarla, ah yapay kaderlere yazık…

Pişirdiği çorbanın dalgasına kıvam vermeyi en mühim mesele sayıp, akşam erkeğinin ölüm haberini duyan kadının yaşını dindirmeye aday mendillere yazık…

Adamının, evinin direğinin pantolon ütüsüne verdiği titizlikten daha düz duran teneşirdeki bedenle yaptığı kıyası kim izah etsin, ah kahrolsun tanımsızlık… Sen de utan ey musalla…

Çamaşırdaki koyu mürekkep lekesini dert sayan kadının yüreğindeki kalp kanamasını kim durdursun…

Zamanın donukluğundaki hayal, bir kahır büstüsün ey anne, ya kadın, ya yar…

***

Filistin sokakları ve kaldırımları anne çığlıklarıyla boyalı, insanın içine basa basa çığlık…

Ve sen ey Anadolu, Rahmanın bulutlarıyla mistik bir edebe sarıyorsun annelerin dramını…

Bosna ovasında, Sırp canavarlarının diktiği şerefsizlik bayrağını hangi anne sindirsin…

Afrika, her neftse insanın içinden ömür eksilten, gir o Afrikalı annenin gönül dehlizine ki…

Ey Suriye bu ara sensin mahşer arşını, annelerin içine dağ gömen, ruh gömen…

Irak, ebediyete değin acı şiirlerinin nakaratıyla ezber yapan anne diyarı…

Ey Müslüman coğrafya sor bakayım haline, sor ki taşlardan gelsin cevap…

***

Bir şey var: her ömrün içinde bir anne yanıyor…

Sabır; sözlük manasıyla baş başa kalan… Gözyaşı; Büyük Okyanus'u utandıran…

Azap; anaların yüreğinden yanardağa kaynak olan… Yara; yaralı annelerle doruklara tırmanan… Açlık; çocuğu için memesiyle tarihin hiçbir deminde görülmeyen bir cenge girmesi annenin…

***

Ben de bir anne biliyorum, bir ömür kapısında köpek olmakla müşerref olabileceğim…

Anneee Cennet sana kurban, Cennet sana hayran…