İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
14 yıl boyunca Suriye'yi kan gölüne çeviren mezalim, 8 Aralık devrimi ile birlikte nihayet sona erdi ve Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara'nın dirayetli liderliğinde yeniden toparlanma sürecine girdi. Burada bir kez daha hürriyetleri için toprağa düşen Suriyeli kardeşlerimizi rahmetle yad ediyor, Rabbim mekanlarını cennet eylesin diyorum. Suriye'nin uzun bir aradan sonra İSEDAK Bakanlar Toplantısı'nda temsil edilmesinden büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim.
Türkiye olarak ulaştırmadan eğitime, güvenlikten ticarete, sağlıktan sosyal hizmetlere kadar Suriye halkına destek vermeye devam ediyoruz. Ülkenin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün korunması, tüm kesimleriyle Suriyeli kardeşlerimizin kalıcı refaha kavuşması noktasında teşkilatımızın ve İslam dünyasının desteği çok çok önemlidir. Suriye'nin bölge ekonomileriyle entegrasyonu hem Suriye'ye hem de bölgemize somut katkılar sunacaktır. Entegrasyonun en kritik ayağını teşkil eden ulaştırma projelerinin hayata geçirilmesi konusuna yoğunlaşmamız şüphesiz hayati öneme sahiptir.
"Suriye'ye yaptırımlar bizim de girişimimizle bir bir kalkıyor"
Şunu da büyük bir memnuniyetle ifade etmek istiyorum; Suriye'de ekonomik kalkınmanın önünde ciddi engel oluşturan yaptırımlar, bizim de gayretlerimizle hamdolsun peyderpey kalkıyor. Gelinen aşamada artık özel sektörün de yatırımlarını Suriye sahasına yönlendirmesini teşvik ediyoruz. Komşumuz Suriye'nin yeniden ayağa kalkması, bir an önce eski günlerine kavuşması temel önceliğimizdir. Bu doğrultuda, İSEDAK çatısı altında bugün Suriye'ye özel bir destek programını da başlatıyoruz. Beşeri ve kurumsal kapasitenin güçlendirilmesine katkı yapacak bu programla eğitim, uzman değişimi, ihtiyaç analizi ve fizibilite çalışmaları gibi alanlarda Suriye'ye proje destekleri sunacağız. Programın uygulama aşamasına üye ülkelerimizin inşallah çok kıymetli katkılar yapacağına inanıyorum.
"Kıbrıs Türk halkını asla yalnız bırakmayacağız"
Bugün ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden gelen kardeşlerimiz de aramızda. Kendilerine de tüm kalbimle hoş geldiniz diyorum. Kıbrıs Türk halkı, İslam dünyasının ayrılmaz parçasıdır. Özellikle bu kimliklerinden dolayı on yıllardır haksız, hukuksuz ve acımasız bir izolasyona tabi tutuldukları ne yazık ki bir hünarca gelişmedir. Ama buna rağmen Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz baskılara boyun eğmediler. Kendi vatanlarında onurluca yaşama iradesinden vazgeçmediler. Egemen eşitliklerini tartışma konusu yapmadılar. Bölgemizde kurgulanan yeni emperyalist oyunda Kıbrıs adasının da menüye eklenmek istendiğine dair güçlü sinyaller alıyoruz. Teşkilatımızın Kıbrıs Türk halkıyla dayanışmasını daha da artırmasını bu bakımdan çok önemli görüyorum. Sizlerden Kıbrıs Türklerinin iki devletli çözüm temelinde yürüttükleri hak, özgürlük ve adalet mücadelesine daha fazla omuz vermenizi bekliyorum. İnşallah anavatan ve garantör ülke olarak biz de Kıbrıs Türk halkını asla yalnız bırakmayacak, haklı davalarında daima yanlarında olacağız.
"Sorunların üzerine kararlılıkla gitmemiz gerekiyor"
İslam dünyası olarak vicdan ve dirayetimizin, basiret ve metanetimizin sınandığı çok zorlu bir dönemi tecrübe ediyoruz. Bu dönemde birbirimize daha sıkı kenetlenmemiz, hepimizi ilgilendiren sorunların üzerine kararlılıkla ve sağduyuyla gitmemiz gerekiyor. İnsanlığa rehber, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber-i zişan Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur, "Müslümanların diğer Müslümanlarla ilişkisi birbirine kenetlenmiş bina gibidir." Evet, aramızdaki münasebetleri öyle bir seviyeye ulaştıralım ki bu bina hep sağlam kalsın, sarsıntılardan, saldırılardan, kundaklamalardan hiçbir surette etkilenmesin.
"Gazze'de hala ulaşılamayan şehit cenazeleri var"
Bunu özellikle şunun için söylüyorum kardeşlerim. Biliyorsunuz, Gazze geçtiğimiz 2 yıl boyunca son asrın en vahşi, en barbar soykırımlarından birine sahne oldu. Çoğu çocuk ve kadın, 70 binden fazla Filistinli, İsrail işgal güçlerinin katliamına uğradı. 170 bin kardeşimiz yaralandı. Dev bir enkaz yığınına dönüşen Gazze'de hala ulaşılamayan şehit cenazeleri var. 10 milyarlarca doları bulan büyük bir yıkım söz konusu. Enkazlar kaldırılsa bile anne babaları gözlerinin önünde öldürülen masum çocukların yaşadığı travmanın izleri belki de hiçbir zaman silinmeyecek.
"Attığımız adımlarla zalimlerin karşısına dikildik"
Uluslararası kuruluşların kayıtsızlığının Gazzelilerin kalbinde açtığı yaralar belki hiçbir zaman tam manasıyla iyileşmeyecek. Bu gaddarlık ve soykırım hiçbir zaman unutulmayacak. Burada şunu da altını çizerek ifade etmek durumundayım; Türkiye, İsrail saldırılarının başladığı ilk günden itibaren bu soykırıma en güçlü tepkiyi veren ülkelerden birisi olmuştur. 102 bin tonun üzerindeki insani yardımlarımızla, uluslararası platformlardaki girişimlerimizle, beynelmilel hukuk zemininde attığımız adımlarla zalimlerin karşısına dikildik. Kalıcı ateşkesin temini ve adil bir barışın sağlanması yolunda büyük çaba sarf ettik. İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi Gazze Temas Grubu ve uluslararası toplumun vicdan sahibi üyeleri ile birlikte Gazze'deki kardeşlerimizin uğradığı bu mezalimi uluslararası toplumun gündeminde tuttuk.
Bu çabalarımızın olumlu neticelerini de hamdolsun almaya başladık. Bizim de katkı sağladığımız Mısır'ın ev sahipliğindeki Hamas-İsrail görüşmeleri ateşkesle sonuçlandı. Katar ve Mısır başta olmak üzere sürece destek veren bölge ülkelerinin tamamına bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.
Bu örnek dayanışmayı önümüzdeki dönemde çok daha güçlü bir şekilde kararlılıkla sürdüreceğimize inanıyorum. Aynı şekilde Amerikan Başkanı Sayın Trump'a da ateşkesin tesisinde ortaya koyduğu iradeden ötürü tekrar teşekkürlerimi iletiyorum.




