Akdeniz'de korkutan deprem!
Akdeniz'de korkutan deprem!
İçeriği Görüntüle

Başta öykü olmak üzere roman, anlatı, monografi-araştırma, deneme ve şiir türlerinde elliden fazla eser kaleme alan Ali Haydar Haksal çalışmalarına Yedi İklim dergisinde devam ediyor. Sıcak ve samimi bir havada geçen programda Haksal’ın elli yıllık yol arkadaşı, aile dostu, yazar ve eleştirmen Âlim Kahraman, Dr. Mahmut Babacan ve şair, yazar Ömer Hatunoğlu birer konuşma yaptı. Haksal’ın 1970’li yılların sonlarına doğru ilk yazılarını ve şiirlerini Yasir Vurgun müstearıyla yayınladığı Yeni Devir gazetesi kültür sanat sayfası editörü, şair, yazar Şakir Kurtulmuş’un yönetimindeki programda yer yer duygusal anlar yaşandı. Kurtulmuş program boyunca Haksal metinlerinden kısa pasajlar da okudu.

Yazar, eleştirmen Âlim Kahraman: “Haksal öykülerini birkaç kez okumak gerekebilir.”

Âlim Kahraman yaptığı konuşmada Haksal ile dostluklarının üniversite yıllarına dayandığını, aralarındaki beş yaşa rağmen (Haksal ortaokula beş yıl geç başladığı için) abi-kardeş ilişkisinden ziyade arkadaşlığın, dostluğun, yoldaşlığın öne çıktığını dile getirdi. Önce mektuplaşmalarla başlayan dostluğun Mavera dergisinde birlikte yazmaya, Yedi İklim dergisini kurmaya hatta kapı komşuluğuna kadar ilerlediğini söyledi. Annelerinin de iyi birer dost olduğunu söyleyen Kahraman elli yıldır İstanbullu, Üsküdarlı olduklarını, bu şehre sonradan gelmelerine rağmen artık bu şehri iyice sahiplendiklerini dile getirdi. “Annelerimizi buraya defnettik ve çocuklarımız bu şehirde dünyaya geldi. Elli yıl, artık iyice buralı olduk.”diyen Kahraman bir şehirde üç nesil yaşamanın önemini ifade etti. Mavera dergisinde Cahit Zarifoğlu’nun kendisini eleştiriye; Haksal’ı da öyküye yönlendirdiğini ifade eden Kahraman konuşmasında şunlara temas etti: “Haksal her zaman çok çalışkan oldu. Okula geç başlamasının da etkisiyle çok okudu, çok çalıştı ve bugün Yedi İklim 426. sayısını çıkardıysa ve neredeyse 40 yıla yaklaşan bir yayın hayatı olduysa bunda başta Haksal’ın ve arkadaşlarımızın çok büyük emeği var. Eğer o da bizler gibi akademiye intisap etseydi yahut başka işlere yönelseydi bu başarılar gerçekleşmezdi. Onun kendine has bir öykü dili var. Bireyin iç dünyasının öne çıktığı bu öyküleri birkaç kez okumak gerekebilir. Çünkü bazen “ben dili”yle konuşanın kim olduğunu tespit etmek zor olabiliyor. Haksal ben derken bazen bir kadını yahut başkaca bir insanı konuşturuyor olabilir. Lirik bir dili var onun. Şairliği adeta öykücülüğünün içinde erimiş durumda. Yine ironi ön plana çıkıyor. Hatta gençliğimizde bir keresinde Çehov’un “Memur’un Ölümü” hikâyesini okumuş ve uzun süre bu hikâyeye gülüp durmuştu. Sonra biz de okuduk ve bu öyküyü çok sevdik. Yine Rasim Özdenören Haksal’ın öncüsü olmuştur öykü konusunda.”

Dr. Mahmut Babacan: “Bu entelektüel çaba çok önemli”

Mahmut Babacan da yaptığı konuşmada Haksal’ın düşünce olarak İslâm medeniyetini merkeze almakla birlikte özellikle Batılı ve Rus yazarların İslâm’a bakışlarını dört ciltlik Doğu Işığı adlı eserde bir araya getirdiğini ifade etti. İslâm’ın Batı üzerindeki etkisinin, Batılıların bazı ön yargılarının ve ikircikli tutumlarının masaya yatırıldığı eserlerde Donkişot, Cervantes, Kazancakis, Juan Goytisolo, Dostoyevski, Tolstoy, Voltaire, Gérard de Nerval, Ernest Renan, Victor Hugo, Montaigne gibi birçok ismin düşüncelerinin tahlile çalışıldığını dile getiren Babacan bu entelektüel çabanın önemine vurgu yaptı. Ayrıca Haksal öykülerinde bilinç akışı, iç diyalog, iç monolog gibi tekniklerin kullanıldığını dile getiren Babacan Haksal’ın modern insanın yaşadığı yalnızlık, bunalım, kentleşmenin doğurduğu sorunların bireyin iç dünyasındaki yansımaları gibi konulara değindiğini dile getirdi.

Şair, yazar Ömer Hatunoğlu: “Dergiciliğe dair birçok kritik noktayı burada öğrendik.”

Ömer Hatunoğlu ise konuşmasında 2015 yılından beri dergi mutfağında olduğunu, dergiciliğe dair birçok kritik noktayı, ayrımı burada öğrendiğini dile getirdi. Dergide öğrendiği en önemli şeyin bir ayağını kendi medeniyet değerlerimize dayandırırken bir ayağımızla da dünyaya açılmak olduğunu söyledi. Hatunoğlu yaptığı konuşmada “Tanzimat’tan bu yana yaşadığımız medeniyet krizi için belki de yegâne çözüm pergel metaforunda gizli. Bir ayağımızı İslâm medeniyetinde sabitleyerek bütün bir insanlığa açılabiliriz.” diyen Hatunoğlu sözlerine dergicilik konusuyla devam ederek şunları söyledi: “Burada çok önemli isimler tanıdık, çok önemli şeyler öğrendik. Osman Bayraktar’ın ciddi manada üzerimde emeği oldu. Bire bir, yüz yüze çok görüşmelerimiz oldu. Yine Mehmet Özger, Osman Koca, İsmail Demirel gibi çok değerli isimlerle burada tanıştık, birlikte güzel işler yaptık. Gençliğinde Haydar Abi nasıl ki Hareket, Hisar gibi birçok dergiyi, Cemil Meriç, Nurettin Topçu gibi birçok yazarı ve sol yayınları dışarıdan izlemekle, okumakla birlikte daha çok Sırat-ı Müstakim, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat ve Mavera çizgisine gönül vermişse ben de bir ayağımı hep Yedi İklim’de sabitledim. Diğer dergileri ve yazarları da dışarıdan takip etmeye çalıştım. Gençlere en önemli tavsiyemiz de budur. Burada usta-çırak ilişkisi var. Bir gelenek kuşaktan kuşağa devrediliyor burada.” Ali Haydar Haksal’ın şairliğine de değinen Hatunoğlu: “Haksal’ın şiirlerinde metafizik bir duyarlık var ve bunu kitap boyunca sürdürebiliyor. Bu şiir için hayli zordur. Örneğin İkinci Yeni şairleri sürekli somut alanda dolaşırlar. Somuta, maddeye dönük bir şiirdir İkinci Yeni. Bakışı, nazarısomuttan ziyade soyut âlemde gezdirmek bir şair olarak söylüyorum ki kolay bir iş değil ve Haydar Abi Sezai Karakoç örneğinde olduğu gibi bunu başarıyor. Somut soyutun içinde eriyor. Şairliği de bence öykücülüğü kadar önemlidir.” dedi. Haksal’ın Mehmet Âkif, Sezai Karakoç, Rasim Özdenören, Âkif İnan ve Cahit Zarifoğlu gibi isimlerle ilgili yaptığı monografi çalışmalarına da değinen Hatunoğlu bu kitapların önemine de vurgu yaptı.

Ali Haydar Haksal: “Nereden geldiğimizi hep aklımızda tutmaya çalıştık.”

Program sonunda bir teşekkür konuşması yapan Ali Haydar Haksal zaman zaman duygu dolu anlar yaşayarak şunları ifade etti: “Çok zor şartlar altında okuduk. Kardeşlerimle yetim büyüdük. Maddi zorluklardan beş yıl ortaokula geç başladım. Üniversite yıllarında Erzurum’da param bitince okulu bırakıp yeni başladığım imamlığa dönmek istedim, biletimi almış tam döneceğim sırada Orhan Okay Hoca bana burs çıkararak okumama aracılık etti. Sonra başka burslar bulduk ve okuduk çok şükür. Kardeşlerimle ticaret yaptık. Zorlu yollardan geçerek buralara kadar geldik. Nereden geldiğimizi hep aklımızda tutmaya çalışıyoruz. Ağır hastalık dönemlerim oldu. Ameliyatlar, kemoterapiler… Zaman zaman etrafımız dağıldı. Hastalık dönemimde üç ay gibi kısa bir sürede Hz. Ebubekir kitabını kaleme aldım. (Daha sonra dört halife serisini tamamlıyor.) Çok şükrediyorum. Herkese çok teşekkür ediyorum.” Toplu fotoğraf çekiminin ardından Haksal kitaplarını imzaladı.

Toplantılar Devam Ediyor

Her hafta cuma günleri Yedi İklim’de cuma sohbetleri ve cumartesi günleri de Yedi İklim Meva Kafe’de okur-yazar buluşmaları devam ediyor. Birçok yazarın ağırlandığı bu toplantılarda genç edebiyat meraklılarıyla usta yazarlar bir araya gelerek edebiyatın, sanatın, düşüncenin nabzını tutmaya devam ediyorlar.

Muhabir: Zülal Ceylan