0
Her yönüyle enteresan bir seçim dönemi yaşıyoruz. Bundan önceki seçimlerde, özellikle son Yerel Seçim ve Cumhurbaşkanı Seçimi'nde Ak Parti haricindeki diğer siyasi partilerin geçirgenliğini, birbirleriyle yaptıkları oportünist ittifakları yer yer görmüştük. Aslında bu davranış biçimi beklenen bir sonuçtu. Zira 2002'den bu yana, 10 yılı aşkın bir süredir bütün muhalefet partilerinin tamamının toplamından daha fazla oy alan bir iktidar var siyasi arenada. Bu tablo muhalefeti zorluyor. "Güçlü iktidar"ın varlığı, sistemi "güçlü bir muhalefet"e zorluyor. Bu doğal zorlama veya toplumsal ve siyasal baskı "İki Partili Sistem"i de doğallaştırıyor.
Ancak, bu seçim dönemindeki girift ilişkiler, antagonist yapıların birbirleriyle yaptıkları tuhaf işbirliği, muhalefet partilerinin ideolojilerini inkar edercesine kurdukları isimsiz ittifakın bugüne kadar hiçbir seçimde yaşanmadığını da not düşmek gerekiyor.
Sözgelimi, varlığı hep terör, kan ve gözyaşı üzerine pekişmiş ve sürekli Kürt Sorunu üzerinde sörf yapmış MHP, HDP'ye kampanya dönemi boyunca hiç söz söylemedi. Normal şartlarda, normal bir MHP, Batı'da Öcalan'ın posterleriyle mitingler yapan bir HDP'yi topa tutar, söylemediğini bırakmaz, seçim kampanyasını ve propagandasını HDP üzerine kurardı. Fakat olmadı. MHP, bu defa etliye sütlüye karışmadı.
Cumhuriyet Mitingleri'nde boy veren, Ergenekon, Balyoz gibi davalarda tutuklanan askerler için Paralel Yapı'ya ateş püskürten, Altı Ok'unu Cumhuriyet'in ötekileri olan Kürtlere, Kemalizm'in sarsılmaz motivasyonu ile fırlamakta hiçbir beis görmeyen CHP, günün sonunda kendisini kurumsal olarak Paralel Yapı'nın aklına teslim etti. Ulusalcılığını, örtük Türkçülük damarını ve ontolojisini inkar edercesine Kürtlerin yanında saf tuttu. HDP'den daha Kürtçü oldu. Seçim Kampanyası boyunca ne MHP'ye ne de HDP'ye tek bir söz söylemedi. Çözüm Süreci başladığı günden bu yana eleştiri ateşleri eden, sürecin bir parçası olan HDP'ye sürekli laf sokuşturan CHP, HDP'ye bağlı bir Sivil Toplum Kuruluşu haline geldi.
40 yıldır "Türkiye Türklerindir" mottosu ile çıkan, Kürtçe şarkı söylediği için Ahmet Kaya'yı linç eden, "vay şerefsiz" manşetleri atan "beyaz Türklerin" amiral gemisi Doğan Medyası ise, bu seçimlerde en büyük "Kürtçü" oldu.
"Dershaneler kapanırsa bölgedeki gençler PKK'ya katılır" diyen Paralel Yapı ise, bölgeye gidip, PKK'nın siyasi kanadı olan HDP'nin Belediye Başkanını arka kapıdan ziyaret etti.
New York Times, The Times, Pensilvanya, CHP, MHP, Saadet Partisi, BBP, HDP, Paralel Yapı'nın Türkiye'deki mensupları, Geziciler ve Marjinal Sol Örgütler, iktidarı devirmek için düne kadar savundukları fikirleri bir kenara bıraktılar, ideolojilerini halının altına süpürdüler, davalarını rafa kaldırdılar.
Eline cila alan, düne kadar eleştirdiği Demirtaş'ı parlatmaya başladı.
Eğer tanımasak, Nükleer Santral karşıtı, ekolojik, Çevreci, özgürlükçü bir Sendika'nın siyasi kanadının genel başkanı diye yutturacaklar Demirtaş'ı bize.
Belki de çizgi film kahramanı Pepee kadar günahsız, saf bir genel başkan…
Oysa daha 6-8 Ekim Olayları'nda insanları sokağa döken, Yasin Börü gibi çocukların da aralarında bulunduğu 50'den fazla kişinin ölümüne sebep olan ve bundan dolayı "hiçbir öz eleştiri yapmayan", Çözüm Süreci masasında "yarı oturur, yarı kalkar bir pozisyonda duran" bir genel başkan var hafızalarımızda.
Batı'da sevgi kelebeği gibi gösterilenlerin, bölgede diğer siyasi yapılara göz açtırmadığını, güçlü oldukları yerlerde ellerinde kılıçla, zayıf oldukları yerlerde ellerinde sazla dolaştıklarını kimden saklayabilirsiniz?
Şunu sormak lazım:
Hadi siz balık hafızalısınız, iktidarı devirme iştahınız size hafızanızı kaybettirdi.
Peki, bizi de mi balık hafızalı zannediyorsunuz? Veya halkı aptal mı sanıyorsunuz?
İnsanların gözlerinin içine baka baka yalan söylemekten utanmıyor musunuz?
Allah aşkına! Bu kadar farklı, geçmişte birbirine düşman olan yapı, STK, Siyasi Parti, Şirket, Kuruluş gerçekten sadece seçim çalışması mı yapıyor?
Amaç sadece basit bir iktidar değişikliği mi?
Yani sadece Ak Parti gidecek, yerine MHP, CHP, HDP ve her neyse mi gelecek?
Bu maymun iştah, bu mide bulandıran ittifakların sebebi sadece iktidardaki parti değişimi mi?
Hayır, değil!
Bunu anlamak için etrafınıza bakın. Suriye, Irak, Mısır'a bakın, İslam ülkelerine bakın.
Etraf kan gölü.
Uluslararası gladio, emperyalistler, Batı'nın oryantalistleri, Aydıncıkları, küresel sermaye, çok uluslu şirketler, İslam coğrafyasında ameliyat yapıyor.
Arap Baharı'nı tersine çevirdiler, Ortadoğu'yu dizayn ettiler. En son seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi'ye idam kararı verdiler.
Bu coğrafya'da "Dominonun Devrilmeyen Tek Taşı" Erdoğan ve Ak Parti'dir.
Yani Müslüman Türkiye halkıdır.!
Gezi'de denediler olmadı, 17-25 Aralık'ta denediler olmadı, Kobanê'de denediler olmadı.
İllegal yöntemlerle yaptıkları darbe planları tutmadı.
Türkiye, askeri darbe gördü, yargı darbesi gördü. Ama hiç "siyasal bir darbe" görmedi.
Şimdi, "legal görünümlü" bir darbe yapıyorlar.
Apoletlilere, üniformalılara ve cübbelilere yaptıramadıkları darbeyi şimdi "kravatlı siyasetçilere" yaptırmak istiyorlar.
Şüphesiz, düşünenler için ibretlerle dolu bir seçim…