0
1 Kasım Seçimleri nihayet yapıldı. Ve AK Parti yeniden tek başına iktidar oldu. Sonuçları itibariyle herkesi olumlu-olumsuz şaşırtmış durumda. Sanırım, 'Millet kükredi' desek yanılmış olmayız.7 Haziran öncesi yüksek oranda toplum, Ak Parti'nin tek başına iktidarı, 'yeniden' ele alacağını sandı. Birinci olmasına rağmen Ak Parti'nin almış olduğu % 41 oy şaşkınlık yaratmıştı. 1 Kasım öncesi, başta anket şirketleri olmak üzere AK Parti'nin alacağı % 45'lik oy bile büyük bir başarı olacaktı. Ancak sonuçlar beklenin üzerinde oldu. Tekrardan % 50'ye ulaştı.
Anlaşılan Milletçe şaşırmaya devam ediyoruz. 5 ay gibi kısa bir sürede olağanüstü bir durum olmadan Ak Parti, 4.5 milyon oyu hanesine yazdırdı.
İlk önce seçimlerin bir yarış olduğu ve yarış sonunda kazan(lar) olduğu gibi kaybeden(ler)inde olduğunu hatırlatmakta yarar var.
1 Kasım'ın şüphesiz galibi, Recep Tayyip Erdoğan, devamın da Ahmet Davutoğlu, Ak Parti bu bağlamda Türkiye'nin umudu olduğu Balkanlar, Kafkasya, Afrika, Orta Asya, Filistin, Gazze, Mısır, Bosna, Arakan, Doğu Türkistan, Latin Amerika ve Barzani diğer bir ifadeyle dünyanın dört bir tarafındaki mazlum halklar… Tabii Türkiye ümmetini de unutmamak lazım. Gizli kahramanlar birbirini çok fazla tanımayan 23 milyon kişi…
1 Kasım mağlupları, başta MHP ve HDP, bir kadim mağlup CHP, modern ihanet şebekesi Paralel Yapı… Devamında Anket Şirketleri, Merkez Medya, PKK, Kan-Dil, Esed, PYD sadece bunlar mı? Elbette değil Oy ve bilmem neyi, İsrail, ABD, Almanya, İran, İngiltere, Siyonist medya, Sisi, Irkçılık kaybetti. Aslında bu listeyi çok daha fazla isimde ekleyebiliriz…
Aslında Ak Parti'nin tekrar %50'yi forse etmesini birçok nedene dayandırabiliriz. Ancak en büyük etkenin milletinin " AK Partisizliğe' tercih etmeyişi üzerinden okumak daha doğru. Çünkü şu soruyu ilk sormak gerek "AK Parti, 7 Haziran'dan sonra neyi doğru yaptı?'' diye sorduğumuzda, aldığımız cevap 'hiçbir şey' olur.
Özellikle yeni oy kullana(n)cak genç jenerasyonun koalisyon, ekonomik istikrarsızlık ve belirsiz bir dönemi yaşaması bakımından 'minimal zamanda maksimum öğretinin' oluşması açısından önemli bir kazanım olarak görüyorum. Zira 5 ay yerine 10 yıllık bir süreç yaşanması durumunda, Türkiye'nin kaybedeceği başta ekonomik ve siyasi kazanımlar olmak üzere birçok kazanım sekteye uğrayabilirdi. Bu bağlamda, Erdoğan'ın ileriyi gören, erken genel seçim gibi riskli kararına ve ileriyi gören vizyonuna şapka çıkartmak lazım. Elbette Ahmet Davutoğlu'nun kadirşinas duruşu ve münevver üslubunu da unutmamak gerekir. Kimse kusura bakmasın bu AK Parti'nin başarısı değil, Türkiye halkının Erdoğan'a sahip çıkmasıdır. AK Parti, AKP'ye rağmen tek başına iktidar oldu diyebiliriz.
13 yıllık iktidar yorgunluğu, yolsuzluk suçlamaları, parti yöneticilerinin rehaveti, Ak Parti bürokrasinin şımarık ve kendini beğenmiş yaklaşımı, şehir milliyetçiliği, ahbap-çavuş ilişkisiyle istihdam, genç jenerasyonun ihtiyaçlarına cevap verememe… vs. şeklinde birçok neden sayabiliriz. Ayrıca Ak Parti, kültürel hegemonyasını da oluşturamadı.
Hattı zatındaAk Parti, özgürlükçü ve reformist kimliğiyle hala milletin en güvendiği parti durumunda.
Sonuç olarak, Ak Parti Türkiye'yi ekonomi, sağlık, askeri, altyapı, dış politika ve kalkınma alanlarında ciddi bir sıçrama yaşattı. Bu sonuçları iyi okumalı. Aleyhinde sarf edilen ithamları dikkate almalı. En önemlisi gereğini yapmalı.(Yani cezasını kesmeli) Yersiz övgüden uzak durulmalı. Türkiye'ye iyi bir şey gelecekse onu sadece Ak Parti yapabilir. Çünkü O vizyon sadece Ak Parti'de var.
Sonuçlar tekrar hayırlı olsun. Kazanan Türkiye olsun…
@HusamettinAslan
[email protected]