NEREYE baksanız öfke, gerilim, şiddet. Sokaklar ve okullar… Her yer. Sosyal medya durumu abartıyor mu?

Eline cep telefonunu alan içerik üreticisi.

Bir yerde olay meydana geldiğinde anında kaydı alınıyor ve sosyal medyada paylaşılıyor.

Eskiden görünmez olan şiddet olayları önümüze dökülüyor. Bu durum, şiddet eğilimindeki artışı olduğundan çok daha fazla gösteriyor mutlaka.

İşin bir yönünde bu durum var ama bizler de, sizler de…

Hepimiz öfkenin, gerilimin, şiddetin arttığını görebiliyoruz.

Her gittiğimiz yerde görebiliyoruz.

Gençlerin rağbet ettiği kafeteryalarda güvenlik görevlisi çalıştırma uygulaması yayılıyor.

“Silah ruhsatı edinsem mi?” diyen insanlar görüyorum.

Onlara bunu yapmamalarını tavsiye etsem de, pek dinletemiyorum.

Okullardaki, özellikle de liselerdeki şiddet olayları alışıldık hale geldi.

Türkiye’nin en saygın okullarından İstanbul Lisesi’nde yaşananları bizim Youtube kanalımızdan da takip ettiniz.

İddiaya göre 9’uncu sınıf öğrencilerinden bir grup, İstanbul Erkek Lisesi’nin kız öğrencilerine cinsel taciz mesajları atmış.

Bu durumdan haberdar edilen 11’nci sınıf öğrencileri de, “Vayyy, bacılarımıza ha!” diyerek 9’ncı sınıf öğrencilerinin yatakhanesini basmış, feci halde dayak atmış!

Dayak yiyen öğrencilerin aileleri de okula gelmiş haliyle…

Ortalık karışmış…

İstanbul Erkek Lisesi’nde 850 öğrenci var, bunların yarı kadarı kız.

Öğrencilerin yarısı “kampüs”ün içerisindeki yurtta kalıyor, bunların da üçte biri kız.

Okul yönetimi epey süredir, bu türden olaylarla uğraşıyormuş meğer.

Her seferinde de, İstanbul Erkek Lisesi markasına zarar gelmesin diye bir şekilde örtülüyormuş olaylar.

Şimdi, Okul Müdürü açığa alındı, soruşturma sürüyor.

Lise’de yaşananlar adli vaka oldu.

Bizim dönemimizde de okullarda ufak tefek kavgalar olurdu ama böyle bir şeyi hiç görmedik.

İstanbul Erkek Lisesi ki, biri Türkiye’de, ikincisi de Almanya’da çok işe yarayan iki diploma veriyor.

Buraya en seçkin denilen öğrenciler girebiliyor.

Hesap edin böyle bir okulda bunlar yaşanıyorsa, başka başka yerlerde neler neler oluyordur?

Bunlardan bazıları düşüyor önümüze…

Öğretmenler arıyor, “Serdar Abi, inanın öğrencilerimizden korkar olduk!” diye.

Öğrencilerin bazıları da “sınıf-okul arkadaşlarından” çok korkuyor.

Eskiden yumruklaşmalar, erkek öğrenciler arasında görülürdü.

Şimdilerde, kızların kavgalarını görüyoruz.

Kızlar birbirlerine giriyor, bir kızı aralarına almış hep birlikte dövüyor.

Nedir bu öfke, neyi paylaşamıyorsunuz?

Ağız münakaşası neyinize yetmiyor?

Nelerin öfkesi dışa taşıyor?

Her kesimde psikolojik sıkıntılar var.

Zararlı madde kullanımı, kumar alışkanlığı artıyor, bunu da Yeşilay’ın bütün raporları ortaya koyuyor.

Depresif bir toplum olduk, çok depresif.

Bunu demişken, depresyon ilaçlarının kullanım rakamlarına baktım:

2013’te 37 milyon kutuymuş..

Her yıl arta arta, 2024 yılında 65.6 milyon kutuya ulaşmışız.

Kişi başına kullanım oranımız, ABD ve batının diğer gelişmiş ülkelerinden düşük çok şükür ama, kullanım artış hızımız daha yüksek.

Geçenlerde bir öğretmen, kendisinin ve birçok meslektaşının depresyon ilacı kullandığını söylemişti, dediğine göre birçok akademisyende de alışkanlık haline gelmiş bu durum.

Karşımızda duran tablonun birçok sebebi var…

Mesela boşanma sayılarındaki ve davalarındaki artış; psikolojik sıkıntıları arttıran bir faktör.

Anne baba boşanmışsa ya da boşanma aşamasındaysa, çocukların durumunu düşünün.

O çocuklar, bir de etraftan sürekli olarak “şiddet” mesajları alırsa, ne hale gelir?

Bir de televizyonlar şiddete yönlendirecek yayınlar yaparsa, işler nereye varır?

Üstüne sosyal medya etkisini de ekleyin..

Gelecek kaygısını arttıran faktörleri de ekleyin…

*

Bu durumda ne yapmak lâzım?

Ben, kimseden bir şey beklemiyorum artık.

Kendime dönmüş, kalbime gömülmüş haldeyim.

Kalabalıklar içinde de olsam uzletteyim!

Biraz yavaşlamak lâzım.

Durulmak…

*

İnsan hızlanınca, etrafını göremiyor. Yükseldiğini zannettikçe, zeminden kopuyor.

Sakin…

Minimalist.

Yavaş.

*

Acele edince kaza yapma ihtimalin artıyor. Bırakın, başkaları geçsin!

Önce varmanın hayırlı olacağını sen bilemezsin.

Yani, ben bilemem!