Meslek liseleri yalnızca gençlere bir meslek öğretmiyor, aynı zamanda onlara bir hayat vizyonu kazandırıyor. Son günlerde bunun en canlı örneklerinden birine Zeytinburnu İDMİB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin katıldığı Avrupa’nın en büyük moda fuarı IFCO’da tanıklık ettik.
Daha 15-16 yaşındaki gençler, ellerinde iğne iplik, kalıp kâğıdı ve deriden doğan tasarımlarıyla dünya devlerinin arasında yer aldılar. Bu tablo, sadece birkaç öğrencinin başarısı değil, aslında Türkiye’nin geleceğine dair umut verici bir fotoğraftı.
Okul müdürü Zübeyde Adım Hanım ile yaptığım söyleşide şunu açıkça hissettim: Burada yalnızca ders anlatılmıyor, gençlerin hayatına yön veriliyor. Zübeyde hanımın sık sık dile getirdiği bir düstur var: “Sen değilsen kim, şimdi değilse ne zaman.”
Bu söz, aslında okulun ruhunu özetliyor. Öğrenciler daha 15-16 yaşında iken, büyük markaların stantlarında kendi ürünlerini sergileme cesaretini bu anlayışla buluyor. Öğretmenlerin ve müdürün rehberliği, gençlere yalnızca teknik beceri değil, aynı zamanda hayata karşı bir duruş kazandırıyor.
Dericiliğin Kalbinden Moda Dünyasına
Zeytinburnu’nun kadim dericilik geleneği, bu gençler sayesinde bambaşka bir boyut kazanıyor. Saraciye adı verilen çanta, kemer, cüzdan ve küçük deri aksesuarların üretimi, geçmişi yüzyıllara dayanan bir zanaat. Bugün bu zanaat, lise sıralarında yeniden filizleniyor.
Öğrenciler, yalnızca hazır ürünleri vitrine koymakla yetinmiyor. Fuarda canlı olarak cüzdan dikiyor, kemer işliyor, hatta deri üzerine ebru sanatı uygulayarak geleneksel ile moderni harmanlıyorlar. Bu yaratıcı yaklaşım, yalnızca ziyaretçilerin ilgisini çekmedi, aynı zamanda sektördeki profesyonellere de yeni ufuklar açtı.
Bakanlık Desteği ve Sektörel İlgi
Söyleşinin dikkat çeken noktalarından biri de öğrencilerin fuara katılım süreciydi. “Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın teveccühüyle, öğrencilerimiz için IFCO’da yer alma imkânı doğdu ve bu büyük fuar, onlar için unutulmaz bir tecrübe oldu. Öğrencilerin fuardaki performansları, hem bakanlık hem de sektör temsilcileri tarafından takdirle karşılandı.
Bir diğer önemli detay ise okulun aldığı kurumsal destek. İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB), atölyelerde kullanılan malzemeleri karşılarken, Saraciye Sanayicileri Derneği’de saraciye bölümündeki öğrencilerimize aylık 2000 TL burs sağlıyorlar. Dolayısıyla öğrencilerden herhangi bir malzeme talep edilmiyor. Okulumuzu sloganı :“Malzeme bizden, emek sizden.””
Fuarın herkesin tatilde olduğu bir dönemde, öğretmen ve öğrencinin ortak bir amaç etrafında bir araya gelmesine ayrıca takdir edilesi bir durum.
Öğrencilerin içindeki umut gözlerinden okunuyor.
“Üniversite okumasam da şu anda bir mesleğim hazır. Kendi tasarımlarımı yapmak ve markamı kurmak istiyorum.”
Bu cümle, aslında meslek liselerinin ruhunu özetliyor. Çocuklar daha lise sıralarında ellerine ekmek tutacak bir beceri kazanıyor.
Size okulun kalfalık ve ustalık belgesi alacak ilk kız öğrencisi Ceren Akyüz’den de bahsetmek istiyorum. Ceren 16 yaşında saraciye bölümü öğrencisi. Yarı zamanlı amcasının atölyesinde çalışıyor. En büyük hayali de bu mesleği kendisinden sonraki nesillere aktarmak.
“Ben 2 buçuk senedir yaklaşık bu sektördeyim.” Sözleriyle, henüz 16 yaşındayken sadece bir öğrenci değil, kendini sektördeki bir iş insanı olarak konumlandırmasını takdir ettim.
“İlk diktiğim anahtarlığı hâlâ saklıyorum; bana neyi başarabildiğimi hatırlatıyor. Üniversiteyi kazanmasam da ben zaten elimde mesleğimle mezun olacağım. Amcamın yanında çalışmayı, öğrendiklerimi bir sonraki nesle aktarmayı istiyorum. Tasarladığım bir çantayı bir kadının omzunda gördüğümde o zaman ‘işte oldu’ diyeceğim. “
Öğretmenlerin en çok üzerinde durduğu noktalardan biri şuydu: “Bir deri parçası, atölyeye girdiğinde sıradan bir ham madde iken, bir saat sonra ticari bir ürüne dönüşüyor.”
Bu cümle, mesleki eğitimin somut değerini anlatıyor. Öğrenci, yaptığı işin karşılığını elinde gördüğü anda öğrenmenin anlamı katlanıyor.
Zübeyde Hoca sözlerine şöyle devam etti:
“Bizim okulumuzda her öğrencinin emeği değerlidir. Onlara hep şunu söylüyorum: ‘Sen değilsen kim, şimdi değilse ne zaman.’ Çünkü bu yaşta eline mesleğini alan bir gencin özgüveni, hayat boyu yanında taşıyacağı bir pusuladır. Fuarlara katıldıklarında, sektörün devleriyle aynı ortamda nefes aldıklarında, sadece meslek öğrenmiş olmuyorlar, aynı zamanda hayata karşı dik durmayı öğreniyorlar. Benim en büyük gururum, öğrencilerimizin ürettikleriyle var olmaları, kendi alın terlerinin karşılığını genç yaşta görebilmeleridir.
Ayrıca biz sık sık sektörden bilir kişileri okulumuza davet ediyoruz, çünkü bir rol modelin etkisi, ders kitaplarından çok daha kalıcı oluyor. Çocuklar, alanında başarıya ulaşmış birini yakından görünce kendi geleceklerini orada hayal etmeye başlıyor. Ben inanıyorum ki meslek lisesi öğrencilerimizin yüzü mutlaka dünyaya dönmeli. İDMİB bu ay Milona’da ki fuarda okulumuzun ürünlerini sergiledi. Bu yüzden önümüzdeki hedefimiz, bizzat öğrencilerimizi de Milano Moda Fuarı’na götürmek. Onların uluslararası vizyon kazanması, ülkemizin geleceği açısından da hayati bir adım olacak.”
Sessiz Kahramanlara Daha Çok Ses Verilmeli
Bugün moda fuarlarında öğrencilerin eserlerini görmek belki küçük bir ayrıntı gibi görünebilir. Ancak aslında bu, Türkiye’nin eğitim politikaları, sanayi hedefleri ve gençliğin geleceği için büyük bir adımdır.
Çünkü bir gün, belki de dünyanın en ünlü moda markalarından birinin etiketinde “Made in Türkiye” yazarken, arkasında bu meslek lisesi sıralarından geçmiş gençlerin emeği olacak. Ve biz, o gençlerin hikâyesini bugün bu sayfalardan yazdığımız için gurur duyacağız.