Birinci Cihan Savaşı patlamadan evvel 1912 yılı olsa gerek, asrın Allamesi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Van'dan yola çıktı, Urfa'ya geldi, Suruç'a uğradı, sonra Kilise ve oradan da Şam'a gitti.
Birinci Cihan Savaşı patlamadan evvel
1912 yılı olsa gerek, asrın Allamesi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Van’dan
yola çıktı, Urfa’ya geldi, Suruç'a uğradı, sonra Kilise ve oradan da Şam’a gitti.
Şam’da binlerce insan
Bediüzzaman’ı dinlemek üzere Emevi Camisine akın etti.Bu insanların içinde
belki yüz kadar da büyük ulema vardı.Bedüzzamanın Şam’da verdiği bu hutbe bilhassa
ulema arasında büyük bir yankı uyandırdı ve Hutbe_i Şamiye adında bir kitap
olarak neşredildi.
O hutbe Alem-i İslam’ın hastalıkları ve bu hastalıklardan nasıl kurtulacağına dair İslami hakikatları
içermektedir.İslam Aleminde intişar eden altı hastalığa karşı altı ilacın ne olduğunu izah etmektedir.
Ben o kitabın içindeki yazılı detaylara
girmeyeceğim. Merak edenler bu
kitabı alıp okusunlar, bilhassa nur talebeleri bu kitabi daha dikkatli bir şekilde yeniden okuyarak anlamaya çalışsınlar.
O kitabın bazı yerlerinde " iki
kardeş olan Araplar ye’si
bırakıp ve İslamın kahraman ordusu
olan Türklerle hakiki bir tesanüd, ittifak ile ele ele verip Kur'anın bayrağını dünyanın her tarafında ilan edeceklerdir."
Bediüzzaman neden Halep’te bulunan Hz. Zekeriya
camisi, Hama veya Humus’ta bulunan bir camide hutbe irat etmeyip te Şam’da bulunan Emevi Camisinde bu hutbeyi irat etmesi ve o
tarihte yapmış olduğu bu seyahat asla boşuna değildir ve belki bir sevki ilahidir.
Takdiri ilahi konuşursa bütün esbap sükut eder.
13 gün içinde Suriye’nin adeta kalbini
fetheden, geçici hükümetinin Lideri ilk Cuma namazının hutbesini bizzat kendisi
Emevi Camisinde minbere çıkarak okumuştur.
Türkiye’den Şam’a giderek ve adeta büyük bir mesajı herkese veren Mit Başkanı İbrahim Kalın da, Emevi
Camisinde namaz kılmıştır. Bu Caminin yanı
başında büyük Kürt
Komutan ve cihanşümul bir adil olan
Selahhadin-i Eyyubi’nin mezarı şerifi vardır. Bu
camide namaz kılanların büyük bir çoğunluğu Selahhadin-i Eyyubi’nin de mezarını ziyaret ederek, fatiha
okumuş ve okumaktadırlar
Bugün Emevi Camisine uğramayan çok az Suriyeli vardır. Bu cami adeta Suriye halkı ve
hatta tüm Müslümanlar için, Baas rejiminden kurtulmanın bir merkezi gibi olmuştur.
Suriye rejiminin 13
gün gibi çok kısa bir sürede hiç umulmadık bir şekilde Zalim ve vahşi Baas rejiminin çökmesinden evvel herkesin kendine göre bir
hesabı vardı.
Türkiye nin hesabı Beşar Esat ile işbirliği yapmak, Esad’ın hesabı Suriye’nin başında kalmak, Rusya'nın, İran'ın ve daha başkalarının kendilerine göre hesapları vardı, amma hiç umulmadık
bir şekilde Türkiye'nin
yetiştirdiği ve donattığı Özgür Suriye Ordusu
harekete geçti.
Allah öyle hadiseler halk eyledi ki,Özgür
Suriye Ordusu’nun bu hareketi bütün hesapları alt üst etti.Suriye rejiminin
insanlara yaptığı zulüm ve vahşet bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı.
Evet "Takdiri Hüda kuvve-i bazu ile
dönmez, Bir şem'aki Mevla yaka
üflemekle sönmez." hakıkatı bütün dünyanın gözlerinin önüne serildi.Zaman
aynı yerde durmuyor , durmadan deveran ediyor.
Evet daha evvel Bediüzzaman’ı davet eden
muhteşem bir heyet kendisini
dinledikten sonra şöyle haykırıyor.
" Evet,ümitvar olunuz şu istikbal inkılabatı
içinde en yüksek gür seda İslamın sedası
olacaktır" demeleri asla ve asla boşuna söylenmiş bir söz değildir.
Kominizm ve kapitalizm
çöktü, insanlığı tarü mar etti İnsanlığa verecekleri hiç bir
mesajları artık yok.Dünya yeni bir
medeniyete muhtaçtır. Kur'anın sönmez ve söndürülmez bir güneş olduğu her geçen gün biraz
daha anlaşılacaktır.
Uhuvvetten beslenen ve
İslam birliğine doğru bir akış ve yapılanma mutlaka olacaktır. Çünkü bir uyanış var artık.Yeter ki bizler ahlakı İslamiye ile ahlaklanıp
insanlığa rehber ve örnek
olalım.
Kalın sağlıcakla.
Abdülkadir İKBAL