Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.88
Gram Altın
2440.37
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Şubat 2022

Sosyal patlama ve toplumsal yapı

Bu milletin hakikaten gelecekle ilgili umut ışığı gördüğünde yapamayacağı fedakârlık, katlanamayacağı eziyet, kaldıramayacağı ağırlık yoktur. Yeter ki katlanacağı cefanın, karşılaşacağı zorlukların, çekeceği sıkıntıların nedenleri, sebepleri, gerekçeleri doğru dürüstçe izah edilsin. Gizlenmesin, saklanmasın.

‘Ben yaptım oldu. Böyle gerekiyordu’ gibi, ‘Biz tedbirimizi alırız. Millet zamanla alışır’ gibi ‘Bu millet zaten her şeye razı olur. İki gerekçe söyleriz yeterli” gibi veya sessiz kalınan durumlar çare değildir. Bu anlayışla milletin çekmeye hazır olduğu fedakârlık, cefa ve sıkıntılar farkına bile varmadan büyük bir toplumsal kaos potansiyele dönüşür.

Toplumsal kaos potansiyeline dönüştükten sonra da bütün provokasyonlara, bütün istismarlara, bütün kötü niyetli, art niyetli kışkırtmalara meydan verirsin. Hele birde ülkenin önünde çok önemli bir Cumhurbaşkanlığı seçimi varsa her açıdan kullanılması kaçınılmaz hale gelir. Haklı veya haksız iktidarın oluşturduğu her türlü gerekçe muhalefet tarafından veya rakipler tarafından kullanılacaktır. Hatta garip olan muhalefetin böyle gerekçeleri eleştirmemesi varlık nedenini inkâr olur.

İktidar ve muhalefetin varlık gerekçeleri nedir zaten? Millet birine kendi ihtiyaçları, beklentileri ve sorunları ile paralel çözümler üretsin, hizmetleri yerine getirsin, projeler geliştirsin diye belli süreliğine yetki vermiş diğerine de benim adıma sorunların çözümü, ihtiyaçların giderilmesi beklentilerinin gerçekleşmesi konusunda denetleme görevi vermiştir. Aynı zamanda da iktidarın yanlış yaptığı, çözüm üremediği, hatta hiç yerine getiremediği görevleri konusunda muhalefete iktidara geldiğinde yağacakları konusunda hazırlık görevi vermiştir.

Geldiğimiz noktada Türkiye’nin yaşadığı ekonomi ağırlıklı ve milletin cebini ilgilendiren hayat pahalılığı yukarıda izah etmeye çalıştığım gerekçelerle toplumsal kaos potansiyelini doğurmaktadır. Yaşanan bu olumsuzlukların telafisi için iki önemli tedbir hızla alınmalıdır. Bunlardan ilki “Kervan yolda düzülür” anlayışından vazgeçilerek özellikle milletin cebini direk ilgilendiren elektrik, doğalgaz, akaryakıt ve diğer sabit faturaların artırılma gerekçeleri anlaşılır ve mantıklı şekilde topluma izah edilmek zorundadır. Serbest piyasada ortaya çıkan fiyat artışlarını özel sektöre mal ederek izah etmesi kolay. Fakat kamunun yetkisi dâhilinde olan fatura düzenlemelerinin izahı direk iktidarın geleceğini ilgilendirdiği ortadadır.

Bizler gerekçelerini biliyoruz. Ama bizim bilmemiz toplumsal tepkilerin anlamını yitirmez. ‘Bir ülkede döviz kuru artışları yaşanıyor ve dünyada petrol gibi doğalgaz gibi, enerji gibi vazgeçilmez girdilerin fiyatları elinizde olmadan yükseliyorsa tabiatı ile faturalara yansıyacaktır. Bu girdi fiyatlarındaki artışlar da hızlı şekilde bütün her şeye yansıyacaktır.’ Bu kadarlık izah dahi yetkililerin dilinden dökülse inanın toplumun önemli bir kesimi rahatlatacakken yapılmıyorsa büyük zaaflar doğuracaktır.

Bunlardan ikincisi karşı karşıya kaldığımız ekonomik kaos ortamından çıkış için alınan tedbirlerin yine millete anlaşılır ve şeffaf olarak anlatılması gerekmektedir. Üstün körü, izahtan uzak, anlaşılır ve şeffaf şekilde alınan tedbirler konusunda millete bilgi verilmemesi dünyanın en etkili tedbirlerini de alsanız toplumsal tepkilerin önünü alamazsınız.

İktidar bir taraftan yaşananları diğer taraftan yaşananlara karşı alınan tedbirleri topluma anlaşılır şekilde, şeffaf olarak anlatmalıdır.

Yoksa son günlerde bir taraftan Atatürk heykellerine karşı yaşanan provokasyon kokan saldırılar, diğer taraftan cep yakan elektrik, doğalgaz ve akaryakıt faturaları gibi gerekçelerle millet sosyal patlamaya açık hale gelmektedir.

Sonrasında iç güçler veya dış güçlerin oluşan ortamı kullanıp kullanmadığının bir önemi kalmayacaktır.

Kalın sağlıcakla…