Âmâ olan biri, doğayı, dünyayı nasıl hayal eder? Duymayan bir engellinin nasıl bir dünyası vardır? Kolu, bacağı tutmayan birileri hayata nasıl tutunur? Hiç düşündünüz mü? ‘Engelliler Haftası’ndayız. İster istemez engellilerle ilgili pek çok konu gündeme geliyor, konuşuluyor, çözüm aranıyor. Şükürler olsun ki Türkiye’nin bu konularda hassas bir devlet başkanı var.

Çoğunuz okumuşsunuzdur. ABD’deki Brooklyn Köprüsü üzerinde dilenen âmânın önünde bir şair durur. Günlük kazancını sorar, “8 dolar” cevabını alır. Boynundaki tabelayı ters çevirerek üzerine bir şeyler yazar, haftaya uğrayacağını söyleyerek uzaklaşır. Tekrar uğradığında âmâ merak eder. “Bir haftada kazancım ikiye katlandı. Tabelaya ne yazdınız” diye sorar.

Şairin cevabı şöyledir: “Tabelada ‘Doğuştan âmâyım, yardım edin’ yazıyordu. Bense şunları yazdım: ‘Bahar gelecek, ama ben yine çiçekleri ve kuşları göremeyeceğim.” Görmek, okuyup bilgi edinmek Allah’ın büyük bir lütfu. Bilgiye erişim “yapay zeka” ile artık inanılmaz hızlara ulaştı. Ancak bu erişimin dışında kalanlar da var. Peki onlar için bir şeyler yapılamaz mı?

***

Görme engelliler nasıl okuyacak, nasıl anlayıp başaracak. Günümüzde artık bunun pratik yazılımları var. Dünyada büyük kütüphanelerin birer bölümü görme engelliler için ayrılmış durumda. Bunlara, “Tam Donanımlı Sesli, Büyütmeli ve Kabartmalı Çalışma İstasyonları” diyorlar. Türkiye’deki kütüphanelerde de beş üniteden oluşan bu istasyonlar kurulabilir.

Bu üniteler, bilgisayar veya laptop. Windows’un “JAWS Ekran Okuma Programı.” Az görenler için büyütme ve sesli okuma yazılımı “ZoomText Reader.” Braille alfabe ile dokunarak okuma ve yazma sağlayan “Focus 40 Kabartma Ekran.” Ve “Pearl Kitap Okuma Kamerası.” Bu sistemle dakikada 20 sayfa okuyup, sesli ve kabartmalı çıktı alabiliyorsunuz.

Bizim dev kütüphanelerde Aile Bakanlığı bu istasyonların yaygınlaşması için çaba gösteremez mi? Elbette gösterebilir. İmkânı olanlar bu sistemi temin ederek eğitimde, işte, sosyal hayatta görenlerle rekabet edebiliyor, hatta kendi programlarını yazıp satabiliyor. Peki ya imkânı olmayanlar? Onlar için de Aile Bakanlığı’nın birer sistem kurması gerekiyor.

***

Türkiye, teknolojide hızla ilerliyor. Yazılım artık popüler hale geldi. Peki biz görme engellileri birer yazılımcı yapamaz mıyız? Avrupa ve Amerika’da yıllardır devlet görme engellileri ücretsiz ya da çok düşük maliyetlerle doğrudan veya STK’lar yoluyla destekliyor. Görme engelliler bu şekilde kurumsal olarak desteklenerek birer yazılımcıya dönüştürülebilir.

Âmâların hem hayata bağlamları, hem ihtiyaçlarını karşılayacak ciddi bir gelir elde etmeleri sağlanır. Aile Bakanımızın doğup büyüdüğü Belçika’da bu sistem sigorta kapsamında sağlanıyor. Bölgesel hükümetler de finans desteği sağlıyor. Bizden söylemesi… Küçük bir dokunuş büyük bir dönüşümü beraberinde getirebilir. Haydi Mahihur Hanım…

Hükümet son çeyrek asırda engelliler için çok şey yaptı. Dileğimiz, nüfusun yüzde onunu oluşturan engelliler için yeni projelerin başlatılması… Bilgisayar artık günümüzün vazgeçilmezi. Görme engellilerin de adeta gören gözü. Türkiye’deki yaklaşık 215 bin görme engellinin bir kısmını bilişim sektörüne kazandırarak pekâla önemli bir engeli aşabiliriz.