S-400 teslimatı, geçtiğimiz hafta itibarıyla başladı. NATO'nun; "endişeliyiz", Pentagon'un da; "pozisyonumuzda değişiklik yok" açıklamasının, ŞUAN İÇİN aşırı tonda seyretmediği aşikar. Lakin Trump'un G-20 zirvesinde söylediklerine rağmen, ABD'NİN NİHAİ TAVRINI kestirebilmek elbette ki zor. Zira Başkan Trump ve Pentagon'un, ayrı telden çaldığını defaten tecrübe ettik. Ne var ki "dengeleri hatırlatan ve Türkiye'yi küstürmemek gerektiğini" söyleyenlerin, içlerinde hala mevcut olması bir o kadar sevindirici…

Yani gelinen aşamayı, kısaca gelişen "dengelere" bağlamak kati surette göz ardı edilmemeli. Dengelerin denklemini ise Yeni Dünya Düzeninin yazılacağı AKDENİZ'İN BELİRLEDİĞİ aşikar… Öyle ki D. Akdeniz stratejik konumu haricinde, 3.5 trilyon metreküp doğalgaz ve 1.7 milyar varil petrole ev sahipliği yapmakta. Bu nedenle de Total, BP, ENİ, Shell gibi dev şirketlerin yanı sıra; ABD, İsrail, Mısır, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya, Libya, Katar ve Çin hadisenin merkezinde yer alıyor.

Hal böyleyken jeopolitik ve jeostratejik önemdeki Türkiye'ye, yaptırım uygulayarak bir yere varamayacaklarını iyi bildiklerini düşünüyorum. Örneğin bunun ilk yansımasını da, KISMEN AB üzerinden vermek mümkün. Kısmen diyorum, çünkü AB Komisyonu'nun Türkiye'ye karşı aldığı yaptırım kararı, daha çok bazı ülkelerin gazını almaya yönelik bir eylemi çağrıştırıyor. Kaldı ki geçenlerde BİR AB DİPLOMATININ, Reuters'a verdiği demeçler bizi doğrudan teyit eder nitelikte. Ne diyordu diplomat; "'Hassas bir denge tutturmaya çalışıyoruz. Göç, NATO ve terörle mücadelede Türkiye'nin işbirliğine ihtiyacımız var. Bazı üye ülkeler Türkiye'den geçen enerji nakil hatlarına muhtaç. Bu yüzden daha geniş ekonomik yaptırımlar beklemeyin''…

***

Anlayacağınız Akdeniz'deki dengeler birçok şeye gebe… Nasıl mı? Biraz daha açalım isterseniz. Mesela Akdeniz diziliminde, ABD'nin resmi herkesçe malum… Mısır, İsrail, BAE, Yunanistan ve G. Kıbrıs, işbirliği içerisinde… Fransa bile bölgede hesap yaparken, Almanya henüz kaçak güreşiyor. Türkiye ise tek başına da olsa, AZİM VE KARARLI bir şekilde mücadele veriyor. İyi ilişkiler kurduğumuz Rusya'yı sorarsanız, son tavrı oldukça manidar. Keza Rusya'nın D. Akdeniz hakkında; "Türkiye bu şekilde devam ederse, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğe itileceğinden endişe duyuyoruz" beyanı, çok su götüreceğe benziyor.

Fakat her ne kadar şuan tablo böyle cereyan etse de, DENKLEMİN GİDİŞATINA GÖRE DENGELERİN DEĞİŞMESİ de söz konusu. Bu durum aynı zamanda Rusya ile olan iyi ilişkilerimizin, tam manasıyla bir ittifak olmadığının da ispatı konumunda. Nitekim Milli Savunma Bakanımızın, "Patriotların tedarikini de değerlendiriyoruz" ifadesi, bahsettiğimiz DENGELER açısından fazla söze hacet bırakmıyor. Yani Rusya'nın yaklaşımından, Astana ve Soçi süreçlerinin ŞİMDİLİK Akdeniz'de hüküm sürmediğini çıkartabiliriz. Ama Rusya'nın olaya dahil olmasıyla, birçok şeyin EVİRİLECEĞİNİ ise tahmin etmek güç sayılmaz.

Bir kere Avrupa'ya enerji sağlayan Rusya, D. Akdeniz petrollerinin Avrupa'ya taşınmasıyla ekarte edileceğinin farkında. O yüzden İLK ETAPTA, Akdeniz'deki olası petrol ve gaz AKIŞINI BOZMAK için çabalayacağı sır değil. Hedefinde ise G. Kıbrıs'ta üs elde etmek gibi bir niyeti olduğu kuvvetle muhtemel… Şayet G. Kıbrıs buna razı olursa; Yunanistan, İsrail, Mısır, G. Kıbrıs ve ABD ortaklığının akıbetini varın siz söyleyin... Tabi tersi bir durumda, Rusya'nın yeniden Türkiye'ye yakınlaşması da kesinlikle yadsınamaz.

Hülasa Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de bayrak sallaması ve S-400'lerle gücünü pekiştirmesi, KAZANIMLARI BAKIMINDAN önemlidir. Hatta Ankara'nın elinde, yukarıda da belirtildiği gibi fazlasıyla koz mevcut… O cihetle ekonomik sıkıntılarla boğuşan Almanya ve Fransa'nın, "Akdeniz siyasetini, Türkiye ile kurmaktan başka bir seçeneğinin bulunmadığı" bariz. Bu minvalde Rusya'nın son açıklamasını da, D. Akdeniz'deki kesin konumu olarak yorumlamamak gerekir. Peki ya ABD…!? Denklem dedik, denge dedik… BAKALIM ABD İÇİNDEKİ DENGELER, NASIL CEVAP BULACAK? Bekleyip görelim…

Vesselam…