İnsanın sahip olduğu  en değerli şey, bedenidir. Beden, hayatın, coşkunun, sevincin, hazzın,  değişimin  ve tutkunun kaynağıdır ve kendisidir. Bedenimizin   dingin, sakin, özgür ve barış içinde olması, sahip olabileceğimiz en değerli durumdur. Her zaman için bedenimizin özgürlüğünü, barışını ve  canlılığını korumak, hayattaki asli görevimizdir. Bedenimizin sağlığını, özgürlüğünü, şeklini ve muhtevasını oluşturmak ve korumak çok kolay olmamıştır. Uzun tecrübeler sonucunda   kazandığımız bedenimizin sağlığını, biçimini, özgünlüğünü ve özgürlüğünü  kolaylıkla kaybetmek mümkündür. Bedenimizde meydana gelen bir tahribatı, zayıflığı veya  rahatsızlığı  gidermek  çoğu zaman  mümkün olmamaktadır.

Hayat, sahip olduğumuz en değerli sermayedir. Hayatı, bedenimizle yaşarız. Dünya,   olağanüstü   ama kısa tecrübeler yaşadığımız muhteşem bir yerdir. Hayatın güzelliği  damlalar halinde dünyaya düştüğünde,  aynı zamanda bu onun kısa bir süre sonra  kaybolacağı anlamına gelmektedir.Muhteşem bir güzelliğe sahip olan bedenimizde çok kısa süre sonra  sır olup kaybolmaktadır.Beden olarak kendimizi  bulduğumuz ve varolduğumuz bu dünyada,  her an bedenimizi  canlı, diri, sağlıklı, mutlu ve barışçıl içinde tutmamız gerekmektedir. Barış, bedende başlar. Savaş, nefret, ayrımcılık, kin, çirkinlik, kabalık ve  gaddarlıkla dolu ruhlar ve kişiler, sürekli olarak kendilerinden farklı olanları,  bedensel olarak ortadan kaldırmayı hedeflerler. İnsanları  bedensel olarak imha edecek silahlar ve araçlar üretirler. Beden ve barış arasındaki ilişki kurulmadan, beden barışın yatağı  haline getirilmeden, dünya ve insanlık rahat yüzü görmeyecektir.

Doğa ve  hayat, insan ve  diğer canlıların bedenleriyle güzeldir, olağanüstüdür. Bir nisan gününde  yağmurun altında sokaklarda  bedenleriyle oynayan, halay çeken, şarkı söyleyen,  dans eden insanların oluşturduğu  olağanüstü tablo, olağanüstü bir güzelliğe sahiptir. İnsan, bedeniyle doğayı ve hayatı güzelleştirebilir. Dünyayı güzelleştirecek bir bedenin, kendini barışa, özgürlüğe, hayata ve doğaya adaması lazımdır.

İnsanın, bedeninden  korkmasına, utanmasına, kapatmasına, karartmasına, kabalaştırmasına  ve katılaştırmasına hiçbir gerek yoktur. İnsanın bedeniyle mutlu, huzurlu, coşkulu, sevinçli ve tutkulu olmayı öğrenmesi gerekmektedir. Bedenleriyle mutlu olmayanlar, olgunlaşamazlar.İnsanın bedeniyle  şarkı söylemeyi, sevinmeyi, sevmeyi,  keyif almayı ve  haz almayı öğrenmesi lazımdır. Bedeni  sağlıklı, huzurlu ve dingin tuttuğumuz sürece, kendimizi genç, dinamik,  diri ve  dayanıklı hissedebiliriz.Hayat dayanıklılığımız, büyük ölçüde bedenimizin yılmazlığına bağlıdır.

İnsanı kontrol etmek isteyen otoriter ve totaliter gelenekler, inançlar, çerçeveler ve  kurumlar, insan bedeniyle sürekli çatışma içindedirler. İnsan bedenini  bütün  kötülüklerin  kaynağı ve bedeni ruhun hapishanesi olarak  kurgulayan bütün hayat düşmanı yaklaşımlar,  bedeni kontrol etmek  ve ona tahakküm etmek için temelsiz, gereksiz ve yıkıcı kuralları, yasakları ve sınırlamaları dayatırlar. Bedenin,  dışarıdan bir otoritenin dayattığı  kurallara, emirlere ve   yasaklara ihtiyacı yoktur. Kendisiyle barış içinde olmayı gerçekleştirmeyi amaçlayan bir bedenin ihtiyaç duyduğu şey, özgürlüktür. Özgürlük olmadan barış  olmaz. Köleleştirilmiş bedenlerin, barışı gerçekleştirmesi mümkün değildir.

Bedene karşı sonu gelmez bir savaş açılmıştır. Şişman olduğu için bedeni hakkında olumsuz bir imaja sahip olanlar, sonu gelmez diyetlerle kendi bedenlerini düzeltmeye çalışmaktadırlar. Estetik operasyonlar bedenlerimizi daha  güzelleştireceğimiz  kuruntularıyla, bedenlerimizi her türlü müdahaleye açık hale getirmiş bulunuyoruz. İleri teknolojik  araçlarla girişilen savaş karşısında beden, çok savunmasız, çaresiz ve zayıf duruma gelmiştir. Bedenimize yapılan her türlü teknolojik ve tıbbi müdahale, bedenimizi sağlıklı hale getirmemekte, aksine bedenimizi sığlaştırmaktadır.  Bütün estetik müdahalelere rağmen insan bedeni, daha güzel, güçlü ve  gelişmiş bir duruma gelmemiştir. Bedenimize karşı giriştiğimiz bu çılgın savaşı bir an önce durdurup bedenimizle yeniden barışı gerçekleştireceğimiz üzerine ciddi olarak düşünmeliyiz.

Başkalarının  bedenimizle ilgili algılarından hareketle bedenlerimize karşı   verimsiz, gereksiz ve yıkıcı savaşlara girmeye gerek yüktur. İnce görünmek yerine bedenimizi  sağlıklı,  mutlu ve huzurlu tutmak önemlidir.Bedenimizden nefret etmek yerine  bedenimizi sevmeyi öğrenmeliyiz.