0

7 Haziran Milletvekili Genel Seçimleri yapıldı. Ümmetimiz ve milletimiz için hayırlara vesile olur inşaAllah. Kampanya dönemi ve neticeleri itibariyle tarihi bir seçim oldu. Yaklaşık 13 yıldır ülkemizi başarıyla idare eden AK Parti, 18.5 milyon oy alarak açık ara birinci parti olmasına ve 258 milletvekili çıkarmasına rağmen, mecliste mutlak çoğunluğu kaybetti.

Bu seçimlerde milli unsurlarla, kökü, ipi dışarıda olan unsurlar mücadele etti desek abartmış olmayız. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN'ın ümmetçi yaklaşım ve icraatlarından rahatsız olan ırkçı emperyalist çevreler bu seçimlere doğrudan müdahale ettiler. Bunu açık açık, gizlemeden yaptılar. Zira özellikle son 5 yıllık performans, Judeo-Hristiyan çevreleri fazlasıyla ürküttü. Güçlü, kendi ayakları üzerinde duran, mazlumlara ses veren, bölgesel güç olmakla yetinmeyip, küresel meselelerde de söz sahibi olmaya başlayan bir Türkiye elbette kabul edilemezdi.

Bugün, bu satırlarda; ortaya çıkan bu meclis aritmetiğini ve seçim senaryolarını yazmak yerine; resmin bütününe bakarak manzarayı kısaca özetlemek istiyorum. Seçim değerlendirmemi Cumartesi yazımda ele alacağım.
Batı ve İsrail medyasının, seçim sonuçları karşısında attığı sevinç naraları; yerli işbirlikçi İslam düşmanlarının kutlama naraları aslında nasıl bir milli mücadele dönemi içinde olduğumuzu gösteriyor. 13 yıllık harika bir performansla Türkiye'yi lider ülke konumuna getirme yolunda büyük bir sıçramaya imza atan ERDOĞAN'a esaslı bir ders vermek istediler. Her türlü iftira kampanyasını yürüterek, O'nu dünyaya ceberut bir diktatör olarak lanse etmekten asla inhiraf etmediler. Bunu yaparlarken de adı Müslüman olan yapıları suiistimal ettiler.

ERDOĞAN'ı devirmeyince, Arap Baharı ile kendisine gelen ülkelerdeki Müslüman liderleri hedef seçtiler. Zira, daha evvel de ifade ettiğim gibi Arap Baharı'nın gerçek siyasi mimarları ERBAKAN ve ERDOĞAN'dır! Daha doğrusu ERBAKAN'ın tetiklediği siyasi mekanizmayı, ERDOĞAN hedefe kitlemiştir.Onun için, Yasemin Devrimi ile Arap Baharını ilk başlatan ülke olan Tunus En Nahda Hareketi lideri Raşid El GANNUŞİ, sorulan bir soru üzerine "Yolumuz ERDOĞAN'ın yolu olacaktır"demiştir.

Elbette bizim içeriden yaptığımız bu tespiti; İslam düşmanı ülkeler, düşünce kuruluşları, çeşitli lobiler, küresel köpekbalıkları ve ırkçı emperyalistler de pekala kendi zaviyelerinden görmekteler. Zira ERBAKAN'a nazaran daha tehlikesiz ve ehven-i şer olarak gördükleri ERDOĞAN sadece Araplara değil, tüm ezilen halklara ilham verme konumuna gelmiştir. Üstüne üstlük kırmızı çizgileri olan İsrail'e, amiyane tabirle sert bir biçimde postayı koymuş, ülkesini emperyal ve kolonyal talandan kurtarmak için somut adımlar atmaktadır.

Önce kendilerine göre "yılanın başı"olarak gördükleri ERDOĞAN'ı etkisiz hale getirmek maksadıyla, daha evvelki yazılarımda temas ettiğim üzere tamamen şer laboratuvarlarında ürettikleri İstanbul İsyanı komplosu ile alaşağı etmek, en azından ağır yaralamak üzere GEZİ Çapulculuğu planını entipüften sebeplerle devreye sokmuşlardır. Başbakanın güçlü liderliği, ekibinin feraset, dirayet ve basireti; daha evvel darbe heveslilerine ram olan ordunun sağduyulu tutumu ve halkın liderine sahip çıkması sonucu emellerine ulaşamayan şer güçler gözlerini bu sefer de Arapların amiral gemisi Mısır'a diktiler ve tertemiz bir seçimin ardından halkının tercihi ve iradesi ile Cumhurbaşkanı olan Prof. Dr. Muhammed MURSİ İsa El Eyyat'ı, kanlı bir darbe ile devirdiler ve dava arkadaşları ve mazlum on binlerle birlikte hapsederek, idama mahkum ettiler. Emperyalistler ve zalimler, bu kötülükleri yaparken yerli ve hatta dindar görünümlü tüm unsurlardan istifade ettiler. Ve Abdülfettah Said Hüseyin Halil El SİSİ, isimli bir kuklayı kullanarak masumların kanına girdiler.

İslam düşmanları, aynı kirli, kanlı ve karanlık planları uzun zamandır Türkiye için de yapmaktalar. Son seçim sonuçlarına İsrail, ABD ve AB'nin sevinmesinden, Siyonist medyanın bayram etmesinden bunu çok net anlıyoruz. ERDOĞAN'ı MURSİ durumuna düşürmek istiyorlar. Ancak, Allah'a hamd olsun ki bir SİSİ'leri yok. Allah bu masum ve mazlum ümmete acısın. Son ümidi olan bir lideri yıkmak isteyenlere fırsat vermesin. Amin. Yazımı, Kemal Burkay'ın, Sezen Aksu tarafından şarkılaştırılan Gülümse şiirinin son iki dizesini uyarlayarak bitiriyorum:
Bir SİSİ'niz bile yok, anlıyor musunuz?
İklim değişir, Hilafet olur, gülümseyin...

İKİ DOĞU ve İKİ BATI'NIN RABBİNE EMANET OLUN...