Eğitim faaliyetleri çok boyutlu bir süreç. Bu sürecin zamansal ve fiziksel boyutun dışında paydaşlar olarak da karmaşık bir denklemi içerisinde barındırıyor. Öğretmeni, öğrencisi, velisi, çalışan personeli, servis şoförü, kantincisi, memuru başta olmak üzere eğitim faaliyetlerinin sağlıklı yürütülmesinde pek çok paydaşın işin içinde olduğu ve bu paydaşların neredeyse tamamının birbiri ile iletişimi/ilintisi olduğu, bu nedenle sorunların çözümünde veya karar almakta karmaşık bir denklemin yaşandığı bir süreç söz konusu.

Bu paydaşların tutumu, eğitim faaliyetlerine bakış açısı, faaliyetlerin yürütülmesindeki isteklilik durumu, mental yorgunlukları veya dinamik oluşları gibi pek çok faktör de eğitim faaliyetlerinin sağlıklı yürütülmesini etkiliyor. Bunların yanı sıra okulların veya eğitim kurumlarının fiziksel koşulları, eğitimin uygulanma zamanı ile birlikte sabah-öğle veya akşam gibi eğitimin hangi zaman diliminde uygulandığı, ekonomik durumlar gibi onlarca faktör de eğitimin sağlıklı olarak yürütülmesini etkiliyor. Ayrıca eğitim faaliyetlerinin sağlıklı yürütülmesini etkileyen STK’lar, dernekler ve vakıfların da tutumu söz konusu. Okul Aile Birliklerinin etkin yönetilmesi de kurumdaki eğitim faaliyetlerinin sağlıklı yürütülmesini etkiliyor.

Tüm bu parametreler ile paydaşların varlığını göz önünde bulundurup eğitim öğretim çıktısını değerlendirince eğitimde neden istenilen, arzulanan başarının elde edilmediği daha iyi okunabilir ve belki de bu kadar çok faktörün bir arada olmasından kaynaklı olduğu gibi bir sosyolojik sonuca varılabilir.

Bu kadar komplike bir denklemde eğitimde istenilen, arzulanan başarıya varmaya, pek çok paydaşın etkin yönetilmeye çalışıldığı bir eğitim öğretim faaliyetlerinde ön görülemeyen pek çok şey de ortaya çıkabiliyor ki bunu da normal karşılamak gerekiyor. Çoğu zaman sorun olarak ortaya çıkan ve çözülmeyi bekleyen bir durum olsa da bazen ön görülemeyen olumlu şeylerin de meydana geldiği durumlar olabiliyor. Bu ön görülemeyen kısımlar belki de eğitimin gizil(örtük) boyutunu oluşturuyor.

Eğitim faaliyetlerinde bulunup çocuklara bir şeyler öğretir iken ön görülemeyip ortaya çıkan onlarca belki de yüzlerce şey çocuklarımızın, öğrencilerimizin ve öğretmenler başta olmak üzere tüm eğitim paydaşlarını etkileyebilir ve hatta belki de kaderini belirleyebilecek derece önem teşkil ediyor olabilir. Öğretmenin sınıfında ön göremediği bir durum o sınıftaki öğrencilerin, okul idaresinin ön göremediği bir şey kendi okulundaki öğretmen ve öğrencilerin bu durumdan etkilenmesini ve kaderinin değişmesini meydana getirebilir. Genellikle bu ön görülemeyen durumlar olumsuz sonuçlar doğurur iken, nadiren de olsa olumlu sonuçlar meydana getirdiği durumlar da olabiliyor. Eğitim literatüründe böyle bir kavram var mı bilemiyorum ama ben bu ön görülemeyen durumların meydana gelmesi veya gelme ihtimalinin oluşmasını hukukta literatüründeki “hukuk kanunlarında ki boşluk” ifadesini anımsayarak “eğitimsel/öğretimsel boşluk” olarak değerlendiriyorum. Bu boşluklar doldurulabilir ve eğitime ön görülemeyen durumların meydana gelmesinin önüne geçilebilir mi diye sorulabilir haliyle.

İyi bir planlama, yönetimsel ilişkiler, sağlıklı ve isabetli gözlemlerin sonucunda tamamı olmazsa da öngörülemeyen bazı durumların ortaya çıkmasının önüne elbette geçilebilir veya ötelenebilir. Bazı durumlarda engellemek yerine ötelemek bile bir çözüm olabilir. O anki kriz anında meydana gelmesi ön görülemeyen bir olumsuz durumun ötelenmesi ileride belki de öngörülen ve engellene bir duruma dönüşecek. Bu nedenle öngörülemeyen bazı durumların veya olayların anında engellenmesi veya yok edilmesi söz konusu olamazsa bile bilerek veya isteyerek ya da iyi bir çalışma sonucunda olumsuz durumların ötelenmesi de başarılı bir adım sayılabilir. Eğitimde kaş yapayım derken göz çıkan durumlar çok sık yaşanır ki böylesi anlarda niyetin ne olduğu çok önemlidir. İyi niyetle hareket edilip ön görülemeyen sonuçların doğmasına neden olunmuş ise bu tolere edilebilir bir şeydir. Ama iyi niyetle olunmayıp birilerinin zarar görmesi söz konusu ise o vakit oturup neler yapılması gerektiği konuşulmalıdır.

Eğitime kafa yorup müfredatı, kılık kıyafeti, fiziksel ortamı, teneffüsü, atamaları vs gibi onlarca şeyi konuştuğumuz veya kafa yorduğumuz gibi eğitimde ön görülemeyip bu tür çalışmaları gölgede bırakan durumlar üzerine de kafa yormamız gerekiyor.

Eğitimde bir çok kişinin hayatına dokunup, iz bıraktığımız günlerde buluşmak umudu ve ümidi ile…