Değerli okurlarım, nasıl dünyada her şey dört dörtlük olmuyorsa, insan hayatı da böyledir. Sözün daha doğrusu: Yaşamların bir tarafı tamsa, öbür tarafı eksiktir.
Örneğin gençsinizdir. Dolayısıyla, enerjiniz, gücünüz kuvvetiniz yerindedir. Ama hayatın baharında olduğunuz için, tecrübeniz eksiktir.
Örneğin olgun yaştasınızdır. Ancak... Vücut hayatın yükünü fazlaca çektiği için, sürekli uyarı vermektedir. Ayağınız eskisi gibi hızlı yürüyemez... Hareket ederken, birinin desteğine ihtiyacınız olur.
Gözünüz kulağınız deseniz, gençken ki keskinliklerini yitirmişlerdir. Yaşadığınız kronik hastalıklarda, yaşamınızı her geçen gün zorlaştırmaktadır.
Efendim bu satırlar, Bayramın 2. günü karşılaştığım Mustafa Abinin durumundan dolayı aklıma geldi. Mustafa Abi, yetmişin üzerinde Emekliliğe direnen bir esnaftır.
Kendisi yukarıda yazdığım olgun yaş alametlerinin çoğunu yaşamaktadır.
O yüzden, -"Mustafa Abi şu esnaflığı artık bırak" dedim. Ardından da-"Allah daha sana nasıl işaret versin" diye de ekledim.
O da bana: -" Ya çocuklar, bu işi benim gibi yapamazsalar, işyerinin hali nice olur?" sorusunu sordu.
Evet insanoğlunu Emekli olmaya direndiren işte bu sözdür. Maalesef bazı kişiler, hayatta her şeyin kendilerinden kaynaklandığını zannediyorlar.
Halbuki, dünyayı yaratıp kurallarını koyan (Allah) Hayatta tazelenme olsun diye, vücudu yaşlandırıyor. Takdir edersiniz ki, birileri gidecek, birileri de gelecek...
Hiç şüphesiz vücudun yaşlanması, dünyaya veda vaktinin geldiğinin bir işaretidir. O işareti alanlara Selam olsun...