Güven dediğimiz o nadide mücevher, insan ilişkilerinin kubbesinde asılı durur. Onu elde etmek için çırpınırız da, onu hak etmek için neyi feda ettiğimizi pek konuşmayız. Oysa güvenilmek, insanın yeryüzündeki en kıymetli payesidir. Peki bu payeyi taşıyacak kadar ağır mıyız?
Güvenilir olmak, sıradan bir meziyet değildir. İçi boş sözlerin değil, sözün içini dolduran bir ahlakın adıdır. Verdiğin kelime, seni yatağından kaldıracak kadar kuvvetli mi? Birinin "ben sana güveniyorum" cümlesi, omuzlarında taş değil, taşıyabileceğin kadar yük mü?
Bu topraklarda güven; "söz" ile "öz"ün aynı kapıya çıktığı yerdir. Batılı düşünürlerin kılı kırk yaran teorilerine ihtiyacımız yok aslında. Dedemizin ceket cebine koyduğu borç pusulasındaki imza, tüm felsefeleri ezer geçer. Güven, bizde emanettir. Emanetse, gözünü kırpmadan uğruna can verdiğin şey.
Peki nasıl olacağız bu güvenilir insan? Üç temel direk üzerinde yükselir bu kubbe:
Bir: Yapamayacağın işe "evet" deme cesaretsizliğini göster. Güvenin temeli ehil olmaktır. Ehil değilsen, suskunluk en büyük erdemindir. Söz verdiğinde ise o sözü, alnının teriyle yoğur. "Olur" deyip arkasını dönme. Unutma ki insanlar sana değil, sözünün arkasındaki iradeye güvenir.
İki: Birinin sana itimat ettiğini bildiğinde, bunu yüreğinde bir çerağ gibi yak. "Bana emanet ettiğin bu güveni, kendi namusum bilirim" de. Bu cümle, karşındakine verdiğin en büyük sözden daha değerlidir. Zira güven, sözün değil sözü verenin kıymetidir.
Üç: O emanet seni yatağından kaldırsın! Birine verdiğin söz, gece yastığa baş koyduğunda vicdanında bir sızı olsun. "Falanca bana güvendi" düşüncesi, seni rahat koltuğundan fırlatacak bir kuvvet olsun. Nefsin mırıldansa da, yol çetin olsa da, o emaneti taşı! İşte gerçek güvenilirlik, sözünü değil söz vereni yüceltmektir.
Neticesi malum: Hiç kimse her kapıda aynı sadakati gösteremez. Mühim olan, hangi kapılarda "emanet şehri"nin bekçisi olacağına kalbinle karar vermendir. Güven, çarçur edilecek bir lütuf değildir. Onu hak etmek, ömür boyu süren bir muhasebedir.
Şimdi soralım kendimize, hangi sözlerimizin arkasında durabiliyoruz? Hangi "ben sana güveniyorum" cümlesini, alnımızın akıyla taşıyabiliyoruz? Unutmayalım ki insan, sözünün gölgesinde yaşar. Güvenilir olmak ise, o gölgeyi kendi bedeninden büyütmektir...
Kalbi Selametle...