0

Hümanizm çok masum görülür Türk kültüründe. Çünkü "insan sevgisi" ve "insanı sevmek" gibi anlamlar ile birlikte anılmıştır hep.

Tabi kelime Latin-Grek kültüründen olunca şöyle bir anlam da çıkıyor buradan:

İnsan sevgisi ve insana saygı teoria olarak Batı kültüründe var bizde pek yok. Olsa olsa İslam dininin kendisinde değil İslam'ın bir yorumu olan Tasavvuf düşüncesinde vardır.

Tabi Hümanizm denince Türk kültüründe yetişen Yunus Emre ve Mevlana gibi tasavvufçuların dışındakilerden de söz edilmez.

Burada asıl amaç Cumhuriyet rejiminin İslam kültürüne karşı giriştiği Rönesans contr-atağının teorik temellerini hazırlamaktır.

Malum daha önce de söylediğimiz gibi "Türk Rönesansı"nın temel hedefi İslam ile buluşan Türklüğün bir kayıp dönemi olduğunu pekiştirmek ve İslam öncesi Türk kültürüne vurgu yapmaktır.

Bununla bağlantılı olarak da "insan sevgisi" içeren tasavvuf düşüncesinin en iyi ve belki de tek tarzı Türk tipi tasavvuftur vurgusu yapılır.

Hatırlayalım bir zamanlar 28 Şubat döneminin teorisi olan "Türk Müslümanlığı"nın temel tezi de bu yöndeydi. O dönemde Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre ve Mevlana inşa edilmek istenen ''Türk Müslümanlığı'' tezinde de vurgu yine hümanizm ve "insan sevgisi"ydi.

**

Şimdi burada başka bir soruyu hatırlayalım. Hümanizm insan sevgisi midir yoksa insanperestlik midir?

Ne demek "insanperestlik"? Bilindiği gibi Ortaçağ'a karşı Rönesansçıların teorisi Hıristiyanlık ve "İsa" merkezli hayatı red vardır.

Yerine aklı ve bilimi öncü etmiş bir "otonom insan" anlayışı vardır.

Artık İlkçağdaki Premoteos ideal insandır, Hz. İsa değil rönesansçılar için.

İlhamını Allah'tan alan ahlak, bilim, doğa, insan, devlet ve hukuk değil onun yerine İnsanın kendisinden ilham alan bir hayat felsefesi olmalıdır.

İddia böyle olunca haliyle bu "insan sevgisi" veya "insan severlik" değil "insan perestlik" olmuş oluyor.

**

Peki bu anlayış Anadolu'ya nasıl taşındı?

Mevlana'nın ve Yunus Emre'nin tezi Rab merkezli olmasına rağmen onların insana dair dini görüşlerinin "insan merkezli" bir din ve yaşam felsefesinin temeli olarak alınmasının temelinde bir bilinçli projenin var olduğunu düşünürüm hep.

Mevlana ve Yunus'ta insan sevgisi Allah sevgisinden ayrı dile getirilmez. Ama buna rağmen Tevhid düşüncesi insan sevgisinin gölgesinde yorumlanmıştır hep.

Amaç insan sevgisi değil insanı Tanrılaştırmaktır.

İnsanı değerlerin kaşifi değil mucidi olduğunu anlatmak.

Bu da insanın tanrılaştırılması demektir. Yani Humanizm söylemiyle amaçlanan şey yeni "insanlık dini" denilen dinin, tasavvuf üzerinden meşrulaştırılması girişiminden başka bir şey değildir.

O nedenle bir mü"minin "İslam hümanist bir dindir" gibi söylemleri dile getirmesini saflık olarak nitelendiririm.

@mustafacevikMC